- Gündem
- 28.04.2025 20:35
Türkiye’nin 2040 yılında yüksek su stresiyle karşı karşıya kalacağını vurgulayan Hakan Ürün, “Deniz suyu arıtma, yağmur suyu toplama gibi alternatif kaynakları İzmir’de hayata geçirmeliyiz. Avşa’da bu başarıldıysa, biz neden başaramayalım?” dedi
KEMAL ÖZKURT/ Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Nisan Ayı Olağan Meclis Toplantısı Meclis Başkan Yardımcısı Işın Yılmaz idarsinde, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Ürün ve meclis üyesi sanayicilerin katılımıyla gerçekleşti. Güncel ekonomik değerlendirmelerde bulunan Ürün, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ev sahipliğinde düzenlenen Bölgesel İstişare Tolantısında, finansmana erişimde yaşanan zorluklar, zirai don ve artan girdi maliyetleri gibi 3 ana sorunun öne çıktığını belirterek üretici ve ihracatçıyı etkileyen bu sorunların icedilikle çözülmesini umut ettiklerini söyledi. Öte yandan, azalan su kaynakları için önlemler alınması gerektiğine dikkat çeken Ürün, çözüm olarak deniz suyu arıtma, yağmur suyu toplama gibi alternatif çözümlere ağırlık verilmesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ev sahipliğinde düzenlenen Bölgesel İstişare Tolantısında, finansmana erişimde yaşanan zorluklar, zirai don ve artan girdi maliyetleri gibi 3 ana sorunun öne çıktığını söyleyen Ürün, "Bugün yüzde 49’a artırılan politika faizi karşısında ticari kredi faiz oranı en az 10 puan artmıştır. Bunun işverene maliyeti ise yüzde 75’lere varmıştır. Bu oranlarla üretim adeta imkansızlaştırılıyor. Üstelik artan faize rağmen kredi çekmek istesek ve bu maliyete razı olsak bile istediğimiz miktarı da çekemiyoruz. Ekonomide dengeler yerine gelmediği sürece bizlerin finansman talebi devam edecektir. Şu artık görülmelidir: enflasyonla mücadele süresi uzadıkça, reel sektörün dayanıklılığı da giderek azalıyor. O nedenle, üretici ve ihracatçı nezdinde finansmana erişim ivedilikle kolaylaştırılmalı ve maliyetler makul seviyelere çekilmelidir. Zirai don felaketi tarımsal üretime adeta darbe vurmuş. Bu yaz, ceviz, kiraz, üzüm, kayısı gibi birçok meyve ciddi zarar görmüş durumda" dedi.
Konuşmasının devamında azalan su kaynakları ve alternatif çözümler hakkında değerlendirmelerde bulunan Ürün, "Küresel İklim değişimi de, Türkiye’nin kuraklık haritası da daha fazla planlamayı zorunlu kılmaktadır. Özellikle içinde İzmir’in de yer aldığı şiddetli kuraklık seviyesi için verimliliğin de ötesinde acil somut adımlara ihtiyaç vardır. Uluslararası yapılan bir çalışmada, 2040 yılında Türkiye’nin su stres seviyesi kırmızı renkte yani yüksek seviyede seyredeceği öngörülmektedir. Peki, kuraklık gerçeği ortada ve yağış rejimi değişirken, kaynaklarımız tükenirken ve su tüketimi nüfustan daha hızlı artıyor iken, baraj dışında neler yapılabilir? Öncelikle suyun verimli kullanılması gerekiyor. Bakanlık tarafından açıklanan veriler de göstermektedir ki, yüzde 77 oranında suyun tüketilmesinde ilk sırayı tarım almaktadır. Bizim artık, doğru ürün ve yönteme geçmemiz şarttır. Su stresini azaltmaya karşı ikinci bir önlem, su ayak izini küçültmek. Üçüncüsü ise, alternatif su kaynaklarına yönelmektir. Yani, deniz suyu arıtma, yağmur suyu toplama, gri su toplama, atık suyu arıtma gibi yöntemleri daha aktif kullanmaktır. Deniz suyu arıtma tesislerini, başta Ortadoğu olmak üzere, Amerika’dan Avrupa’ya kadar birçok ülke tercih etmektedir. Türkiye’nin ilk ve en büyük deniz suyu arıtma tesisi Avşa’dadır. Avşa örneği, aslında deniz suyundan su üretebileceğimizin en somut kanıtıdır. Bu proje Avşa’da bu başarıldıysa, biz neden İzmir’de başarmayalım?" diye konuştu.
Meclis konuşmasında çocuk istismarı, çocuk ölümleri ve çocuk istihdamı rakamlarının her geçen gün arttığını belirten Yılmaz, "Adalet Bakanlığı verilerine göre; 2024 yılında çocukların cinsel istismarı suçuna ilişkin 39.555 dosyada 42.644 şüpheli yer alırken, 13 bin 628 dosya için kamu davası açılmış. TÜİK verilerine göre; 15-17 yaş grubundaki her 4 çocuktan 1’i çalışıyor. 16-17 yaş grubunda 617 erkek damat 9 bin 354 çocuk gelin olmuş ki, bunlar 2024 yılı için kayıtlara geçenler. Çocuklarımız bizim mirasımızdır. Bu verileri, yaşanan dramları, kaybedilen hayatları, şiddeti içimize sindirmemiz mümkün değildir. Çocuklarımızın yeri toprağın altı, evlilik, iş makineleri veya sokaklar değildir; evleri, okulları ve oyun bahçeleri olmalıdır. Çocuklar siyaset üstü bir konudur. Bu nedenle çocuklara yönelik her adım, her mağduriyet, hepimizin sorumluluğundadır. Bu konuda Yönetim Kurulu Başkanımıza, Meclis Başkanımıza ve sizlere teşekkür ediyorum. Ancak ülkemizdeki tüm işveren dostlarımıza, özellikle çocuk işçiliğine müsama göstermemeleri yönünde ricada bulunuyorum. Hepimiz işlerimizin yürümesini istiyoruz ama çocuklarımız çalışmak zorundaysa güvenli ortamlarda çalışmalıdır. Bu konuda ceza sistemi daha caydırıcı olabilir." ifadelerini kullandı.