- Gündem
- 15.04.2025 15:11
Ege Çevre ve Kültür Platformu’nun (EGEÇEP) 19’uncu Kurultay Sonuç Bildirgesi’nde, çevre kirliliğine ilişkin tespitler anlatıldı. Ayrıca bildirgede, Harmandalı çöp toplama alanına ilişkin çağrı yapıldı ve iktidar da eleştirildi.
Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), 19’uncu Kurultay Sonuç Bildirgesi’ni yayımladı. Doğaya ve çevre kirliliğine ilişkin değerlendirmeler sonucunda yapılan tespitlerin paylaşıldığı bildirgede, “EGEÇEP’in 20. yaşına girmiş olmasının coşkusuyla toplanan ve tüm Ege bölgesindeki çevre ve ekoloji sorunlarının bileşenlerimiz tarafından dile getirildiği Kurultayımızda, bu sorunlara karşı yerel ve ülke çapında mücadeleyi ilk günkü gibi sürdürme kararlılığı dile getirilmiştir. Kapitalizmin yaşam alanlarımıza ve doğaya yönelik gittikçe artan saldırılarına karşı mücadele kararlılığı bir kez daha vurgulanmıştır” denildi.
İktidarın eleştirildiği bildirgenin devamında şu ifadelere yer verildi: “AKP-MHP iktidarı ekonomik krizden çıkış yolu ve yandaş bir sermaye kesimini zenginleştirme yöntemi olarak doğanın yağmalanması ve ekolojik yıkım projelerini kesintisiz sürdürmektedir. Türkiye’nin dört bir tarafında doğayı ve yaşam alanlarını talan ederek altın ve diğer metalik madenler, nükleer veya termik santraller, HES’ler ve sözde ‘yeşil’ enerji santralleri açarak, neredeyse bütün ülkeyi maden arama ve enerji ruhsat alanı haline getirerek, halka ait kıyı bölgelerini ekosistemi tahrip edecek ölçekte turizm inşaatlarına açarak, yaşadığımız coğrafyayı yerli ve yabancı sermaye şirketlerine teslim etmektedir. Buna karşı yerel mücadeleleri desteklemek ve büyütmenin yanı sıra, ekokırımın insanlığa karşı bir suç olarak tanımlanması için hukuki bir dayanak sağlayacak bir ‘Ekokırım Yasası’ için mücadelemiz de sürmelidir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan İklim Kanunu Teklifi’ne de değinilen açıklamada şunlar kaydedildi: “Ne pahasına olursa olsun kalkınma ve büyüme anlayışındaki kapitalist sistem yeryüzündeki yaşamı tüketirken, iklim krizi karşısındaki tutumumuz da bir varlık/yokluk meselesi halini almıştır. Buna karşın sözde iklim değişikliği ile mücadele amacıyla hazırlandığı iddia edilen ancak gerçekte kurduğu karbon pazarıyla sermayeye hizmet eden bir ‘İklim Kanunu Teklifi’ Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştur, tüm itirazlara rağmen Çevre Komisyonu’nda aynen kabul edilmiştir ve yasa olarak geçmesi an meselesidir. İklim değişikliğinin failleriyle ortaklaşa hazırlanan Karbon Piyasası Kanunu niteliğindeki bu kanun ile iklim korunamaz. Bu teklif acilen geri çekilmeli, çevre örgütlerinin, sermayeden değil doğadan yana biliminsanları ve uzmanların görüş ve önerileriyle bilimi, iklim adaletini ve toplumsal ortak faydayı önceleyen bir perspektife uygun olarak, yeni bir kanun teklifi hazırlanmalıdır. Yaşamı, doğayı, iklim adaletini ve insan haklarını savunan, katılımcı bir süreçle hazırlanacak gerçek bir İklim Kanunu istiyoruz ve bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz.”
Açıklamaya şöyle devam edildi: “İzmir’in ürettiği günlük yaklaşık 5 milyon ton çöpün büyük çoğunluğu, çoktan ömrünü tamamlamış olmasına rağmen hâlen Harmandalı çöp toplama alanına dökülmektedir. Harmandalı daha önce acı bir şekilde tecrübe edildiği gibi, aşırı yağış ya da depremin tetikleyeceği bir heyelan tehdidi altındadır. Bu bir çevre sorunu olduğu kadar, bir kent adaleti sorunudur. Harmandalı’nın İzmir’in çöp alanı olmaktan kurtarılması ve doğa tahribatına yol açmayacak bir yerde ve uygun teknolojinin kullanıldığı atık tesislerinin devreye sokulması için, katılımcı bir biçimde hazırlanıp uygulanacak acil bir eylem planı hayata geçirmelidir. Bu noktada mahkeme kararlarına rağmen hem yerel yönetim hem hükümet nezdinde yaşanan duyarsızlığa karşı mücadeleye devam edeceğiz. Ayrıca atık yönetimi ve geri dönüşüm uygulamaları konusunda yerel yönetimleri destekleme ve toplumu bilinçlendirme yönünde çalışmalar sürdürecek ve ülkemizin çöplüğe dönüşmesine neden olan çöp ithalatının durdurulması için kararlılıkla çalışacağız. Dünyanın en verimli ovalarından birisini barındıran Gediz havzası, bir yandan kurşun fabrikası, bir yandan nikel madenleri, bir yandan biyokütle santralleri tarafından hızla kirletilmekteyken, son dönemde gündeme gelen sanayi yatırımları ve toryum, zirkonyum gibi nadir toprak elementleri için sürdürülecek madencilik faaliyetleri havzanın tümü için felaket anlamına gelecektir. Bu kabul edilemez girişimin önlenmesi için EGEÇEP, bölgedeki bileşenleriyle birlikte yöre halkı ve diğer çevre örgütleriyle dayanışma içinde mücadeleye devam edecektir.”
Yaban hayatının ve ekosistemlerin korunması için demokratik ve hukuki mücadeleden vazgeçilmeyeceğinin vurgulandığı açıklama, “EGEÇEP ve bileşenleri olarak, doğanın sahibi değil yalnızca bir parçası olduğumuzun bilinciyle hareket ediyoruz. İnsanlar kadar diğer canlıların da yaşama hakkı olduğunu kabul ediyor ve yaban hayatının, ekosistemlerin korunması için toplumsal, demokratik ve hukuki mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz” ifadeleriyle sonlandırıldı.