Egeli çiftçinin yüzde 97’sinde pazarlama sıkıntısı var

Ege Üniversitesinin Ege Bölgesi tarımı üzerine yaptıkları araştırma ilginç sonuçlar ortaya çıkardı. Araştırmada üreticinin yüzde 97’sinin pazarlama sorununun olması dikkat çekti


  • Oluşturulma Tarihi : 09.05.2019 07:40
  • Güncelleme Tarihi : 09.05.2019 07:40
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Egeli çiftçinin yüzde 97’sinde pazarlama sıkıntısı var haberinin görseli

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Türkiye’nin tarımsal üretim açısından en önemli merkezlerden birisi ve ülke ekonomisine çok büyük katkısı olan Ege Bölgesi tarım arazileri, araştırmaların konusu olmaya devam ediyor. Ülke tarımının büyük bir kısmının karşılandığı Ege Bölgesi’nin tarım alanları, Türkiye için hayli önem taşısa da yapılan bu araştırmaların çiftçinin daha çok desteklenmesi gerektiği sonucunu bir kez daha ortaya koydu. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Boyacı, ziraat fakültesi öğrencileriyle birlikte Ege Bölgesi’nin farklı kentlerinde yaptıkları bilimsel araştırma sonuçlarını gazetemizle paylaştı. Araştırmanın, üreticilerin yüzde 97’sinin pazarlama sorunu olduğunu ortaya çıkardığını belirten Boyacı, Ege Bölgesi’nde bulunan 8 kentte de gittiklerini söyledi. Çiftçinin ürünlerini satarken ciddi sıkıntılar yaşadığını bildiren Boyacı, “Ege Bölgesi’nde bulunan 8 kenti de ziyaret ettik. Buralarda örnekleme yöntemiyle 601 çiftçiyle bilimsel olarak görüştük. Onlara başta ‘Pazarlama sorununuz var mı?’ şeklinde olmak üzere çok sayıda soru sorduk. Üreticilerimiz de bu sorularımızı içtenlikle cevapladılar. ‘Hiçbir pazarlama sorunum yok’ seçeneğini söyleyenler sadece yüzde 3’lük bir kesim. Onun dışında geriye kalan bütün çiftçilerin yani yüzde 97’si ‘Pazarlama sorunum var’ dedi. Bu sonuç bizim için de çok şaşırtıcı oldu” diye konuştu. Ege Bölgesi’nin en çok dikkat çekici sıkıntılardan bir tanesinin de sattığı ürününün parasını alamamak olduğunun altını çizen Boyacı, çiftçileri aldatan kişilerin çokluğuna dikkat çekti. Boyacı, “Çiftçiler ürününü satarken sıkıntılar yaşıyor. Uzun uğraşlar sonunda ürettiği ürününü bu gibi sebeplerden dolayı satamıyor ve ürünleri ellerinde kalıyor. Bunun dışında kalan üreticilerin bir kısmı da ürününü düşük fiyattan satıyor. Dolayısıyla üretim yerlerinde; kar edememe sıkıntısı var. Kimi çiftçi de aldatılıyor. Ürününü satıyor fakat parasını alamıyor. Bu insanların aldatılması üretimi ciddi şekilde etkiliyor” ifadelerini kullandı.
KÖYLÜLER YENİLİĞİ BENİMSEMİYOR
Araştırmanın asıl amacının inovasyon olduğunu aktaran Boyacı, köylülerin yüzde 48’inin yeniliği benimsemediğini savundu. Üreticinin para kazanamadığı için yeniliği kabul etmediğini dile getiren Boyacı, “Araştırmamızın bir sonucu da köylülerin yüzde 48’inin yeniliği benimsemiyor olması. Araştırmamızın asıl amacı da buydu, yani tarımda inovasyon. Üretici yenilikleri benimsiyor mu? Yeniliklerin benimsenmesiyle ilgili sıkıntılar var. İnsanlar para kazanamayınca yeni şeyleri kabul etmiyor. Ancak para kazanmak istiyorsanız yeni şeyleri kabul etmek zorundasınız. Çiftçilerimizin yeniliği kabul etmemelerinin en büyük nedeni karlı bulmamak, üretimin maliyetli olması. Öncelikli hedef maliyetlerin düşmesi. Üretici, “Eğer maliyet düşük olursa ben her şeyi yetiştiririm” diyor. Enerji maliyetleri yüksek. Enerji dediğimiz şey ise sulamada kullanılan elektrik. Traktörün mazot giderleri. İşçi maliyetleri çok büyük bir sıkıntı. İşçi bulamıyorlar. Köylerde genç bulamıyorsunuz. Suriyeliler eleştiriliyor ama bazı yerlerde Suriyeli olmazsa üreticimiz hasat yapamayacak” şeklinde konuştu.
ÖNCELİKLER MUTLAKA TANIMLANMALI
Araştırmanın bir diğer ilginç sonucunu da paylaşan Boyacı, kırsalda yaşayan ve tarımla ilgilenen bireylere özgür reçetelerin verilmediğini açıkladı. Üreticinin önceliklerinin tanımlanması gerektiğini söyleyen Boyacı, “Bireylere özgür reçeteler vermemiz gerekiyor. Reçetelerimiz şu, mesela diyelim ki bir öneriniz var; herkesin bu önerinizi uygulamasını istiyorsunuz. Ancak herkes bunu uygulamayabilir. Biri domates üretiyordur, biri ürettiği domatesi sofralık yapıyordur. Başkası salçalık yapıyordur. Bu nedenle önceliklerini tanımlamanız gerekiyor. Tarım başta olmak üzere aslında her alanda bu böyle olmaya başladı. İhtiyaca göre hareket etmek. Diyelim ki İzmir’in Bornova İlçesi’ni kalkındırmaya başladığınızda her bölgenin, mahallenin farklı bir beklentisi olur. O zaman reçeteleri de ona göre hazırlamalısınız. Birinde hayvansal üretim vardır, diğerinde ise bitkisel üretim vardır. Biz ikisine de tarım diyoruz. Kimi büyük çiftçidir, kimi küçük çiftçidir, büyük çiftçinin de küçük çiftçinin de beklentileri farklıdır. Bu farklılıklara göre hareket edilmesi gerekiyor. Aksi halde ne ürettiğimizi bilmeden üretim yapmış oluruz” diye konuştu.