- Gündem
- 17.06.2025 18:07
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) kuruluşunun 14. yılını bir basın açıklaması gerçekleştirerek kutladı. Konak’ta düzenlenen etkinlikte ilk günün heyecanı yaşandı
SULTAN GÜMÜŞ
“14. yaşımızı ilk günün heyecanı, Köy Enstitülerinin olgunluğuyla karşılıyoruz” diyerek Konak’ta bir basın açıklaması düzenleyen Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş), kuruluşunun 14. yılını kendilerine destek veren eğitim gönüllüleriyle kutladı.
Basın açıklamasını okuyan Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım, öncelikle şunları söyledi: “Mustafa Necati’nin devrimciliğinden, TÖS'ten, TÖB-DER'den, Köy Enstitülerinden, Fakir Baykurt’tan devraldığımız azim ve mücadeleyle kurulan Eğitim-İş'imiz 14. yaşını geride bırakmıştır. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet'i, onun değerlerini ve öğretilerini, laik, bilimsel, demokratik ve ulusal eğitimi korumak ve geliştirme uğraşıyla geçen bu 14 yıl, eğitim emekçilerinin haklı mücadelesinde yüz akı olmuştur.”
“EĞİTİM ÇALIŞANLARINI KUCAKLAMIŞ”
Yıldırım, “Ülkenin yine çıkmazlara sokulduğu 2005 yılının zor koşullarında eğitim emekçilerine umut vaat ederek doğan sendikamız, yurdun her bir köşesindeki eğitim çalışanlarını kucaklamış, bu ülkenin hiçbir eğitim neferinin yalnız kalmayacağının ispatı olmuştur. Aradan geçen 14 yıl, coşkumuzun dinginlikle değil, tecrübeyle buluştuğu bir manzara yaratmakta, mücadelemizde daha güçlü adımlar atmamızı sağlamaktadır. Eğitim-İş ilk günün heyecanı ile Köy Enstitülerinin olgunluğunu buluşturan ortak bir çatı haline gelmiştir. Bu 14 yıl içerisinde ülkemizde çok vahim; ve hatta, başka ülkelerde yaşansa bir asır konuşulacak hadiseler/saldırılar yaşanmış ve Eğitim-İş, bu her kritik dönemeçte tarihsel bir tutum sergilemeyi başarmıştır. Ülkemiz, Cumhuriyet'e ve değerlerine saldırılara, terör örgütlerinin tehditlerine, FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz hain darbe girişimine ve daha sayısız acı olaya yakın tarihte maruz kalmış, bu ülkede kalbi vatanıyla atan her yurttaş kendi ve ülkesinin geleceğinden endişe duymuştur” dedi.
“HEP İÇİNDE, HEP ÖNÜNDE OLMUŞTUR”
“Tüm bu olumsuzluklara karşın örgütümüz emek, demokrasi, özgürlük ve ülkeye sahip çıkma mücadelesinin hep içinde, hep önünde olmuştur” sözlerini kullanan Yıldırım, şöyle devam etti: “Eğitim-İş’in böyle bir süreçte mücadele alanı içinde olması, emeğimiz, ülkemiz ve ulusumuz açısından çok büyük bir anlam ve önem taşımaktadır. Bilindiği üzere; kamu emekçilerinin iş güvencesinin elinden alınmak istenmesi, taşeronlaştırmanın, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaşması, işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının giderek ağırlaşmasına yönelik yasal düzenlemeler ve atılan fiili adımlar sürmektedir. Cumhuriyet'imize, emeğimize, demokrasimize saldırıların daha da arttığı bu günlerde, mirasçısı olduğumuz devrimci mücadele geleneğinin omuzlarımıza daha fazla sorumluluk yüklediğinin bilincindeyiz.”
YARINLAR İÇİN DİRENENLER…
Yıldırım, son olarak, “Emperyalistlere, faşistlere, bölücülere karşı sarsılmadan sergilediğimiz dik duruş, bizim tarihsel sorumluluğumuzdur. Eğitim-İş, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim neferlerinin kalesidir. Ve bu kale dimdik ayakta kaldığı sürece Cumhuriyet'in aydınlanma devrimlerine içten ve dıştan yapılan hiçbir saldırı amacına ulaşamayacaktır. Mücadelemiz, ilk kuruluş gününün heyecanı ve yarın ne olacağının bilinciyle sürecektir; şairin dediği gibi: ‘Saraylar saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter. Menekşeler de açılır üstümüzde, leylaklar da güler. Bugünlerden geriye, bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler...’ Yaşasın örgütlü mücadelemiz. Yaşasın Eğitim-İş. Yaşasın Birleşik Kamu-İş” açıklamalarında bulundu.