Sayfa Yükleniyor...
Ülke genelinde hemen her şeyin fiyatının cep değil can yakar hale geldiğini kaydeden Eğitim-İş’ten Başkan Yıldırım, tüm sendikalara mücadele çağrısında bulunarak, “Gerçekler cana yetti” dedi
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı ve Birleşik Kamu-İş İzmir Temsilcisi Adem Yıldırım, açıklanan son enflasyon rakamlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. TÜİK’in aylık gıda enflasyonunu yüzde 13.38 olarak açıklamasının ardından üyesi oldukları Konfederasyonun araştırmasını kamuoyuyla paylaşan Yıldırım, “Konfederasyonumuza göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için gereken aylık harcama tutarı Nisan ayında 6 bin 170 liraya çıkmıştır” dedi.
Ülke genelinde hemen her şeyin fiyatının cep değil can yakar hale geldiğini kaydeden Yıldırım, tüm sendikalara mücadele çağrısında bulunarak, “Yalanlar yüzde yedi, gerçekler cana yetti… Ders vermenin günüdür” sözlerini kullandı.
KARA BİR BULUT GİBİ ÇÖKTÜ
Yıldırım, sözlerine şöyle başladı: “Ekonomi bilimiyle zıtlaşarak uygulanan politikalar, kamu yararını hiçe sayan rant eksenli hamleler, milli üretimi baltalayıp dışarıdan tüketimi dayatan ve bu yüzden bizleri döviz kuruna endeksli yaşar hale getiren anlayış nedeniyle ülkece derin bir yoksulluğa itilmiş bulunmaktayız.” “Ülkemizde zengini daha zengin, orta sınıfı yoksul, yoksulu ise sefil hale getiren bu kaotik ekonomik tablo, emek cephesinin üzerine kara bir bulut gibi çökmüştür” diyen Yıldırım, “Ülkenin çalışma yaşı grubundaki nüfusunun büyük bir kısmı düzenli bir iş bulamamakta, bir işte çalışanların çok büyük bir kısmı ise hayatını idame ettirecek insanca ücret alamamaktadır. Kiraların birkaç yıl öncesinin ev taksidi fiyatlarına ulaştığı, halkın artık meyve/sebzeyi taneyle hatta yarım yarım aldığı, evde ikinci bir odada lambayı yakmanın bile lüks haline geldiği ülkemizde yetkililer, canımızın sıkılmasının yersiz olduğundan bahsetmektedir” açıklamasında bulundu.
CEP DEĞİL, CAN YAKIYOR!
Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “Bu absürt komedi halinde Türk lirasından daha hızlı değer kaybeden tek şey ise TÜİK’in sözü olmuştur. TÜİK’in sözünün üstüne söz söylenmemesi, başka kimsenin enflasyon oranı açıklamaması için iktidarın giriştiği yasal düzenleme de halihazırda bu değer kaybının sağlaması olmuştur. Ülke genelinde hemen her şeyin fiyatı cep değil can yakar hale gelmişken TÜİK yine Nisan ayı enflasyonunu paralel evrendeki Türkiye’den bildirir gibi yüzde 7.25 ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 69.97 olarak açıklamıştır. İyi bir yalanın bile bir miktar gerçeğe dayanmak zorunda olduğundan habersiz olarak rakam açıklayan TÜİK’i konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in araştırmaları da çürütmektedir.”
ÜLKEDE YAŞANAN AĞIR SEFALET…
Konfederasyonlarının yaptığı araştırmayı da kamuoyuyla paylaşan Başkan Yıldırım, “TÜİK aylık gıda enflasyonunu yüzde 13.38 olarak açıklarken, konfederasyonumuz sebzelerin bir önceki aya göre yüzde 28.7, meyvenin ise 47.4 artış gösterdiğini ortaya koymuştur. Konfederasyonumuza göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için gereken aylık harcama tutarı Nisan ayında 6 bin 170 liraya çıkmıştır. Aynı aile, insan onuruna yaraşır ve yoksulluk hissi çekmeden yaşayabilmek için gıda dışındaki ihtiyaçlara 12 bin 500 lira harcamak zorundadır. Üstelik hemen her sektörün içinde nakliye ve ulaşım olduğu düşünülürse benzine ardı arkası olmaksızın gelecek zamların, tüm ihtiyaç kalemlerindeki fiyat artışını daha da tepelere çıkaracağı açıktır. Simidin bile 4 lira olduğu bu ülkede yaşanan ağır sefaleti artık Lozan Anlaşması’nın hiç var olmayan gizli maddeleri ya da şehir efsanesine dönen sürpriz doğalgaz rezervleri gibi gaipten müjdelerle kamufle etmek mümkün değildir” dedi.
TÜM SENDİKALAR SESSİZLİĞE GÖMÜLÜRKEN…
“Tüm işçi sınıfı gibi eğitim emekçileri için de bıçak kemikte, ekmek aslanın midesindedir” ifadelerini kullanan Başkan Yıldırım, “Eğitim-İş olarak, diğer tüm sendikalar sessizliğe gömülürken, bir günlük iş bırakma eylemi düzenlemiş ve eğitim emekçileri olarak bize reva görüle sefalete karşı sessiz kalmayacağımızı göstermiştik. Sözümüzün ve haklı taleplerimizin arkasındayız. Eğitim emekçilerinin bu haklı talepleri kısa sürede karşılanmazsa üretimden gelen gücümüzü ortaya koyacağımızı ilan ediyoruz. İnsan yetiştirip ülkenin geleceğini şekillendirecek kadar hayati bir mesleği icra eden, Başöğretmen’in gelecek nesilleri emanet edecek kadar güvendiği eğitim emekçilerinin sessiz ve kimsesiz olmadığının altını çiziyoruz. Eğitim alanında faaliyet gösteren tüm sendikaları da bu kararlılıkta buluşmaya, üyelerinin hakları için irade göstermeye çağırıyoruz. Gün sessiz kalıp boyun eğmenin değil üstat Fakir Baykurt’un dediği gibi ‘Ders vermenin günüdür!’” bilgisini paylaştı.
Haber Merkezi