Eğitimde değişiklik

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre 2019 yılında Türkiye’nin tamamında ikili eğitime son verilerek tam gün eğitime geçilecek. Konuya ilişkin eğitimci Fulya Varhan Süvarioğulları ile görüştük


  • Oluşturulma Tarihi : 18.09.2017 07:55
  • Güncelleme Tarihi : 18.09.2017 07:55
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Eğitimde değişiklik

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Tekin Kaynak, katıldığı bir etkinlikte 2019 yılında tam gün eğitime geçileceğini belirtmişti. Yapılan bu açıklama öğrencilerin ve velilerin tedirginlik yaşamasına neden oldu. Eğitime ilişkin kafalarda soru işareti bırakan konuyu eğitimci Fulya Varhan Süvarioğulları ile konuştuk. Gazetemize konuşan Süvarioğulları, tam gün eğitimin ve ikili eğitimin ne olduğunu, tam gün eğitime geçişle birlikte neler yaşanabileceğini, öğrencilerin tam gün eğitimle beraber nasıl bir değişime gireceklerini değerlendirdi.

İKİLİ EĞİTİM NEDİR?

Süvarioğulları, ikili eğitimin ne olduğundan bahsederek sözlerine şöyle başladı: “Derslerin sabah 06.40 gibi başlayıp, 11.45 gibi sona erdiği veya derslerin 11.50 gibi başlayıp, 16.55 gibi bittiği, teneffüslerin 10’ar dakika olduğu eğitim türüdür. Dersler ilkokul ve ortaokul olmak üzere, türlerine göre 06.40’da başlayıp, akşam 19.20 ‘ye kadar sürüyor. Yani aynı okulda ayrı öğrenci gruplarıyla sabah ve öğleden sonra yapılan eğitim ve öğretimdir.”

İkili eğitimin kent okullarında, köy okullarına oranla daha yaygın olduğunu belirten Süvarioğulları, “Büyük kentlerde yaygın olmak üzere ikili eğitim uygulaması ve kalabalık sınıflar, fiziki alt yapı ve insan gücü eksiklikleri eğitimin kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. İkili eğitim kent okullarında köy okullarına oranla daha yaygın. Okullarda ikili eğitim uygulaması, öğrencilerin eğitsel amaçlı sosyal etkinlikler içerisine girmesini de engelleyici bir etken olarak ortaya çıkarıyor, öğrencinin ders dışı etkinliklerini oldukça kısıtlıyor. İkili eğitimden dolayı kısalan teneffüs süreleri temel eğitim öğrencilerinin fiziksel ihtiyaçlarını gidermelerine, akranları ile etkileşime girmelerine ve derslik dışındaki birimlerden yararlanmalarına yetmiyor. Bu durum özellikle ilkokul öğrencilerinin okuldan soğumalarına ve başarılarının düşmesine neden oluyor” dedi.

İKİLİ EĞİTİMİ ZORUNLU KILAN FAKTÖRLER

İkili eğitimin zaman içerisinde şu faktörlerden dolayı zorunlu hale geldiğini söyleyen Süvarioğulları, “Sıralayabileceğim birçok faktör var. Ama öncelikli olarak şunları ekleyebilirim. Birincisi elbette derslik sayısının yetersizliği. Türkiye genelinde şehirlerdeki okullarda büyük oranda ikili eğitim yapılması, şehirlerdeki derslik ihtiyacının ne kadar fazla olduğunu gösteriyor. Bu okullarda derslik başına düşen öğrenci sayısı OECD ortalamalarının çok üstünde. İkincisi göç olgusu. Şehirlerdeki nüfus artışıyla beraber, okulların ağırlıklı olarak şehirlerde olmasından dolayı şehirler sürekli göç alıyor. Böylelikle eğitime talep artmakta ve derslik yetersizliğinden kaynaklanan ikili eğitim uygulaması sürekliliğini korumakta. Üçüncüsü okula ekonomik katkısı. Özellikle anasınıflarının kurum için ekonomik katkı sağlayan bir özelliğinin bulunmasından dolayı, yöneticiler anasınıfındaki öğrenci sayısını artırmak için ikili eğitime yöneliyor. Öğrenci velilerinden bağış, katkı payı gibi değişik adlarla ücretler alınıyor. Bu nedenle okuldaki öğrenci sayısındaki artış okul idaresi tarafından artı gelir kaynağı olarak düşünülebiliyor. Bir diğer faktör ise velinin seçiciliği. Velilerdeki okul ve öğretmen seçiciliği günümüzde giderek artmış durumda. Bu nedenle de bazı okullar için ikili eğitimden vazgeçmek mümkün değil. Okul yönetimine üst makamlar veya hatırı sayılır kişilerin baskısı ile okulun kayıt bölgesi olarak belirlenmiş çevre dışında başka çevrelerden öğrenci alınması sonucu maalesef okul ikili eğitime ve kalabalık sınıflara sahip duruma geliyor” dedi.

TAM GÜN EĞİTİM NEDİR?

2019’da uygulamaya konacak olan tam gün eğitimin ne olduğuna dair bilgiler veren Süvarioğulları, “Derslerin sabah 08.30 gibi normal bir saatte başlayıp, öğleden sonra 15.00 gibi sona erdiği; teneffüslerin 15’er dakika olduğu ve 70 dakika gibi uzun öğlen tatilinin olduğu eğitim türüne tam gün eğitim denir. Tam gün eğitim uygulamasına nüfusun seyrek olduğu ilçe ve köylerde daha fazla rastlanır. Nüfus bakımdan daha yoğun olan illerin bazı ilçelerinde de tam gün eğitim yapan eğitim kurumları bulunuyor. Şehir merkezlerinde ve özellikle büyük şehirlerde bu öğretim şekli daha az görülmekte. İlgili eğitim yönetmeliğine göre bu tür okulların ders başlama ve dersten çıkış saatlerinin belirlenmesi valiliklere bırakılmıştır” diye konuştu.

OLUŞABİLECEK OLASI SORUNLAR

Tam gün eğitime geçilmesiyle birlikte oluşabilecek olası sorunlara da değinen Süvarioğulları, “Temizlik problemi kaçamayacağımız bir sorun olacak. Çocuklar tam gün okulda vakit geçirecekleri için temizlik problemleri de baş gösterecektir. Bu sistemde okullarda yemekhane sorunu da yaşanacaktır. İkili sistemde öğrenciler öğlene kadar ders görüp öğle yemeğini okul dışında yer. Tam gün eğitim sistemine geçildiğinde öğrenciler sabahtan akşama kadar okulda olacaklar. Fakat okullarda öğrencilerin öğle yemeklerini sağlayacak yemekhaneler ve bütçe sorunu baş gösterecek. Güvenlik sorunuyla sınıf sorununu da göz ardı edemeyiz. Öğrencilerin tam gün bir arada olmaları ve öğle aralarını nerede nasıl geçirecekleri de bir takım güvenlik ve şiddet sorunlarına yol açabilir. Tam gün eğitime geçilirken sınıf sorunu da çözülmeden geçilerse, kalabalık sınıflarda hem akademik başarı azalacaktır, hem öğretmenin dersi anlatması zorlaşacaktır. Ayrıca kalabalık okul ve sınıflarda akran zorbalığı vb. şiddet olayları da artacaktır. Öğrencinin sosyal faaliyet ve yaşam alanları ihtiyacı da geliştirilmelidir. Çünkü tam gün eğitimde öğrencinin okulda geçireceği süre de artacağından yemekhane, kütüphane, spor salonu benzeri ortak alanlara duyulan ihtiyacı da artacaktır” cümlelerini kullandı.

SOMUT YOL HARİTASI ÇİZİLMELİ

“Milli Eğitim Bakanlığımız tam gün eğitimi gerçekten birinci öncelik olarak ele almalıdır” diyen Süvarioğulları, “MEB tam gün eğitime geçişle ilgili somut yol haritasını kamuoyuyla paylaşmalıdır. Unutmayalım ki toplumların kalkınmaları, barışı, geleceği eğitime bağlıdır. Eğitimin maliyeti ne olursa olsun cahil bir topluma kıyasla bedeli daha az olur. Tam güne geçiyoruz diye, yeterli okul, derslik ve alt yapı oluşturulmadan sınıf mevcutları artırılmamalıdır. Tam gün eğitim gerçekçi, ayakları yere basar bir vaziyette uygulanmalıdır. Tam gün eğitime geçilirken artan öğrenci sayısını karşılamak için okul kütüphaneleri, sosyal etkinliklerin düzenlendiği çok amaçlı salonlar kapatılarak dersliklere dönüştürülmemelidir. Çözüm için yerel yönetimler mutlaka daha aktif bir şekilde sürecin içine dâhil edilmelidir. Ayrıca öğle arası çocukların nerede vakit geçireceğinin net olarak ortaya konulması gerekir. Bu da öğrenci güvenliği sorununu gündeme getirir. Ders türlerinde resim, müzik, beden eğitimi, drama, tiyatro, felsefe, satranç gibi derslere ağırlık verilerek öğrenciler daha fazla sanata ve düşünmeye yönlendirilmelidir.

Haber Merkezi