Emlak simsarlığı yapıyorlar!

İzmir Emlak Kulübü Başkanı Rıdvan Akgün, son dönemde sayıları artan ve vatandaşı faizsiz bir şekilde konut almaya yönlendiren şirketler hakkında önemli uyarılarda bulundu


  • Oluşturulma Tarihi : 29.07.2019 08:10
  • Güncelleme Tarihi : 29.07.2019 08:10
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Emlak simsarlığı yapıyorlar!

BURCU YANAR/ÖZEL HABER
“Faizsiz ev alma sisteminin mucidi”, “Faizsiz bir evin olsun” gibi sloganlarla son dönemde gerek internet ortamında gerekse sokakta karşımıza çıkan her yerde giderek yayılan bir sistem var. Bu sistemin henüz tam olarak nasıl işlediği bilinmemekle birlikte vatandaşları peşinatsız ve faizsiz ev sahibi yapmakla ilgili iddiaları var. İzmir Emlak Kulübü Başkanı Rıdvan Akgün, son dönemde sayıları artan ve vatandaşı faizsiz bir şekilde konut almaya yönlendiren şirketler hakkında önemli uyarılarda bulunarak “Bu konuya nereden bakarsanız bakın her türlü sıkıntı, sorun, mağduriyet vb. şeyler çıkabilir. Daha önceki yıllarda kooperatif zedeler vardı, inşaat zedeler, bankerzedeler, çiftlik bank zedeler hatta geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan ve bir dolandırıcılık olayı olan Zeynep Bankzedeler de vardı. Bu tip mağduriyetlerin ortaya çıkmaması için çok dikkatli olmak gerekiyor. Bu tip firmalar her an sırra kadem basarak ortadan kaybolabilirler” dedi.



BDDK’NIN KONTROLÜNDE DEĞİL
Bu tip firmaların Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) kontrolünde olmadığının altını çizen Rıdvan Akgün, “Eğer böyle bir şey söylüyorlarsa muhtemelen yalan söylüyorlardır. Bunlar birer şirket olarak insanları çekiliş sistemi ile konut sahibi yapmaya çalışan ve buradan rant elde eden şirketlerdir. Bu şirketlerin sayısı Türkiye’de gün geçtikçe artmaktadır. Vatandaşlara faizsiz sistem diyerek onlardan para topluyorlar. ‘Belirli bir süre içerisinde sizi konut sahibi yapacağız ve çekilen kura size çıkarsa süreç içerisinde kira bedellerini biz ödeyeceğiz’ diye vaatler sunuyorlar. Bu şirketler birer peşinat veya ara ödemeler şeklinde vatandaştan resmen para topluyor. Bankacılık usulüne uygun bir yasal sürece girmemişler ama yaptıkları işlemleri sanki bankacılık sistemine uygunmuş gibi göstererek çok fazla vatandaşın duygularından para kazanıyorlar” dedi. “İddialara göre; bu bahsettiğimiz firmaların -özellikle Türkiye’de birkaç tanesi çok ön planda-sadece doğal akışına göre bakacak olursak, ‘Ne güzel iş yapıyorlar, herkes az para veriyor toplu para vermiyor, az imkanlarla kura usulü ve faizsiz sistemle para ödeniyor ve insanlar ev sahibi yapılıyor. Bunlar cennetlik mi’ dersiniz. Ama baktığınız zaman bunun altından farklı bir organizasyon ortaya çıkıyor” diyen Akgün, “Bu organizasyonda da şöyle bir şey ortaya çıkıyor” diyerek şu açıklamalarda bulundu: “Burada toplanan para ve miktarının bedelini firma organize edip bilmekle beraber ve bu konuda da şeffaf bir şekilde çalıştıklarını iddia etmelerine rağmen, alınacak konutlarla ilgili X firmalarla anlaşıyorlar. Çeşitli şehirlerde anlaşmalar yapıyorlar. Bir de bu organizasyon dışında konut satışlarından da gelir elde ediyorlar. Şöyle açıklayacak olursak belki 500 bin liralık bir konut bizim karşımıza 600 bin TL olarak çıkıyor, 300 bin liralık bir konut 400 bin lira olarak karşımıza çıkıyor. Bunlar resmen emlak komisyonculuğu yapıyorlar. Bu resmen emlak simsarlığı ve korsan emlakçılıktır” diye konuştu.
DENETİMİ KİM YAPIYOR?
Bu şirketlere denetim yapılıyor gibi gözükmekle beraber hangi kurumun denetlediğinin ise büyük bir merak konusu olduğunu vurgulayan Akgün, “Vergi mükellefi olmakla, ticaret odasına üye olmakla veya ilgili birtakım odalara üye olmakla bunların tamamının legal bir şekilde çalıştığı söylenemez. Onun için de özellikle dar gelirli vatandaşlarımızın rahat bir şekilde konut sahibi olayım diye 10 bin lira, 20 bin lira gibi peşinatla ya da aylık 3 bin lira, 5 bin lira ödemeyle kuranın hemen size çıkmasıyla işler bitmiyor. Öncelikle evinize ipotek geliyor. Borcunuzun tamamı bitene kadar evinizi satamazsınız şerhi konuluyor. Yani bağımsız bir hale gelemiyorsunuz. Bu işi organize edenlerin istemiş oldukları katılım bedelleri de üzerine ilave edildiği zaman fiyatların daha pahalıya denk geldiğini görüyoruz. Vatandaş bu konuda bilinçli olmalıdır. Bu tip şirketlerin ve organizasyonların tuzaklarına düşmemelidir. Günümüzde çiftlik banka 120 bin ‘akıllı insan’ para vermiştir ve bu akıllıların parası toplamda yaklaşık 1 milyar 300 milyonun üzerindedir. Vatandaşın duygusal olarak kişinin tipine, konumuna, organizasyonlarına ve davranış biçimlerine, ağırladıkları mekanlara kanıp hemen ellerini ceplerine atarak bu paraları vermemeleri gerekiyor” şeklinde konuştu.
FAİZ İŞLETİLİYOR
Akgün, en güzel akıllı tasarrufun, görerek almak ve tapuyu alarak olduğunu da sözlerine ekleyerek “Bunu yapmadığınız sürece hiçbir şey cazip değildir. Burada şunu baz alıyor şirketler; devletin özellikle son zamanlarda katılım bankacılığını özendirmeye çalışması, Vakıf Katılım, Ziraat Katılım veya diğer katılım bankaları gibi bu katılım bankacılıklarında faiz sistemini aslında işletiyorlar. Vatandaşın konut edinmesi devletin görevidir ve bunun güvenli bir şekilde olması için de keza Toplu Konut İdaresi Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olarak kurulmuştur, vatandaşın konut edinimi gerçekleşebilsin diye. Bu bağlamda bakacak olursak devlet vatandaşın güvenli konut edinmesinde bir numaralı mükelleftir ve aradaki aracıların para kapma sistemine engel olmak zorundadır. Bu sistem en ince ayrıntılarına kadar incelenmeli eğer çok başarılıysa Türkiye’nin her yerinde yaygınlaştırılmalıdır” dedi. Akgün, “Emlakçılar ise hala neredeyse Osmanlı döneminden kalma kanunlara bağlıdırlar. İlgili kanunun 404 ve 409. maddelerinde emlakçılar hala timsaliye ve tellaliye diye isimlendiriliyor. Hala yasal statüsüne doğru düzgün bir biçimde kavuşmuş değiller. Göstermelik emlak komisyoncuları odaları, başta İzmir Emlak Komisyoncuları Odası başarısız, niteliksiz, üyelerine hizmet veremeyen fakat veriyor gibi gözüken bir konumdadır. Böyle olunca da emlakçılar daha kendileri ile ilgili olan sorunları çözemedikleri için, henüz daha tam olarak algılayamadıkları bu sistemi de sorgulayamıyorlar” diye belirtti.
TÜKETİCİLERE ÖNERİ
“Benim tüketicilere önerim ceplerindeki nakit paranın değerini çok iyi bilip, gözleriyle gördükleri net şeylere paralarını harcamaları” diyen Akgün, “İnternette fotoğraftan görmek ile ev satın alınmaz. Buz dağının arkasında görünmeyen şeylere para vermemeleri lazım. Bu konuda bizde uzman konumunda olarak uyarıyoruz. Vatandaşlar paralarını kaptırdıkları ve dikkatli olmadıkları sürece yaşanan olumsuzluklarda yasal sürece girmenin de bir anlamı yoktur. Biz uyarılarımızı takrar tekrar yapıyoruz. Bu şirketlerin asıl hedefleri bankadan kredi alamayacak durumda olan vatandaşları kendilerine çekerek, ekonomik anlamda sicili bozuk insanların buradan konut edinmelerini sağlamaktır ve yapılan araştırmalarda bunlar ortaya çıkmaktadır” sözlerine yer verdi.