Sayfa Yükleniyor...
İzmir Bayraklı Belediyesi Engelliler Merkezinin üyelerinden bedensel ve zihinsel engelli Hülya Erdemin azmi herkesi kendisine hayran bırakıyor. Erdem, annesi ile beraber tüm engelleri aşıyor
Doğumu sırasında oksijensiz kalan, ayağının kırılmasının ardından alçının yanlış yapılmasından dolayı vücudunda bozukluk oluşan, 18 yaşında içtiği bir ilaç nedeniyle her şeyi unutan ve hayata sıfırdan başlayan Hülya Erdem (30), annesi Songül Erdemin desteğiyle yaşama sevinciyle herkese örnek oluyor. Anne-kız önlerine çıkan tüm engelleri birlikte aşıyor.
İzmirin Bayraklı İlçesinde oturan yüzde 79 bedensel ve zihinsel engelli Hülya Erdemin verdiği mücadele herkesi kendisine hayran bırakırken, hayat hikayesi ise göz yaşartıyor. Hayat hikayelerini anlatan Hülyanın annesi Songül Erdem (49), İzmirin Bergama İlçesinde oturdukları dönemde hamile kaldığını ifade ederek, Sancım oldu, hastaneye gittik. Doktor gece 00.00a kadar beni bekletti. Gelip muayene etti, ben bu doğumu yapamam. Çocuk ters geliyor dedi. İzmire sevk etti. İlk önce ambulans yok dediler. Sonra Bir ambulans bulduk. Ama içerisinde bir turist var. Ona bineceksiniz dediler, kabul ettik. Turist kaza yapmış, hastaneye götürüyorlar. Araca bindik. Turist, Benim kaza yerinde çantam kaldı. İçerisinde paralarım var. Oraya gidelim diye ortalığı yıkıyor. Eşim, Hanım doğuracak sonra alalım diyor ama kadın yıkıyor ortalığı. Sonra ambulans olay yerine gidiyor. Orada çanta yok. Bu sefer araç askeriye gidiyor. Çantayı alıyorlar. İzmire öyle gidiyoruz. Tabi ben bunları sonradan öğreniyorum. Ambulanstan indikten hemen sonra doğum yaptım. Hemen Hülyayı oksijen çadırına koydular ve Çocuk Hastanesine sevk ettiler. 5 gün orada kaldı. Elimize bir kağıt verip çıkardılar. Ama hiçbir bilgi vermediler. Sadece, Çocuk emmediği için burada kaldı dediler. Halbuki çocukta doğum esnasında sıkıntı olmuş dedi.
HALA SAKLARIM
Aldıkları raporu başka bir doktora gösterdiklerini ve tüm gerçeği bu esnada öğrendiklerini anlatan anne Songül Erdem, sözlerine şöyle devam etti: Gittiğimiz doktor, Zamanla arayı kapatır. Geç konuşur. Eğitimle her şey olur dedi. O zaman anladık. Ağladık, üzüldük. Ama hiç boş vermedik. Tedavilerimiz hep devam etti. Başka bir doktor, Çocuğun zeka özürlü. Bu çocuk gelişemez. Belki konuşur. Ama bu çocuğu adam edemezsin dedi. Dünya başıma yıkıldı. 6 yaşına kadar yoğun tedavi sonuç verdi. Anasınıfına gittiğinde, istemediler. Sonra özel eğitime verdik. 8. sınıfa kadar gitti. Her şeyi öğrendi. Hatta defterini hala saklarım, o doktora göstermek için. Hülya son senesinde servisten indikten sonra düştü ve aşağını kırdı. Hastaneye götürdük. Alçı yapıldı. Ama bacağı yamuk kaynadı. Şekil bozukluğu oldu. Bu bozukluk çok ilerledi. Ama ortaokuldan mezun oldu. Hülya 18 yaşına gelince doktoru, Artık benden çıktı. Size iki isim vereceğim. Birine gidin dedi. Gittik. Yeni doktoru, Hülyanın ilaçlarını değiştireceğiz dedi. Ben de, Daha önce dediğiniz ilaç verildi işe yaramadı dememe rağmen ilacı değiştirdi. İlacı içer içmez kızım değişmeye başladı. Hırçınlaştı. Sabredeceksiniz dedi. Ama çocuk daha fena oldu. Bir gün hastaneye kaldırdık. Çocuk ölüyordu. 25 gün yoğun bakımda kaldı.
HEP BERABER BÜYÜDÜK
Hülyanın gözlerini açmasıyla hayatlarının da yeniden başladığını ifade eden anne Songül Erdem, O ilaç bizim hayatımızı yine değiştirdi. Çocuk 25 gün sonra uyandı. Hiçbir şey hatırlamıyor. Okuma yazmayı unuttu. Siyaha beyaz beyaza siyah diyor. Biz resmen başa döndük. Yeniden bebeklik dönemine döndü. Yeniden bebek büyüttük. 3 yıl uğraştık. Ama okuma yazmayı unuttu, hatırlamadı. Bize sodyum potasyum eksikliğinden olduğunu söylediler. İki kardeşi oldu. Hep beraber büyüdük. Hep beraber gittik, hep beraber geldik. Özel eğitim devam etti. Yoğun bakım gördü. Şimdi kendi işini kendi yapabiliyor dedi.
Hülyanın iki gün özel eğitime gittiğini belirten Erdem, Hülyanın Gülşah ve İpek isimli iki kız kardeşi var. Kardeşleri üniversiteye gidiyor. Bayraklı Belediyesi Engelliler Merkezi olmasa bir amacımız olmayacaktı. Evde ne yapacaksın ki? Hülya buraya gelmeden önce, engelliler merkezine gideceğiz, yarın ne giyeceğim, şu ojemi süreceğim diye düşünüyor. Bu benim için büyük bir şey. O yatalak olabilirdi. Bunların hiçbirini söyleyemeyebilirdi. Burası olmasa nereye gidecektik. Komşuya gidip ne yapacaktık. Üretkenlik olmayacaktı. Burada çok mutlu oluyor. Arkadaşları var. Hocalarıyla birlikte oyunlar oynuyorlar, farklı etkinlikler gerçekleştiriyorlar. Şimdi bir müzik grubu oluşturuldu. Hocası Hülyaya orkestra şefi olma görevini verdi diye konuştu. (İHA/İZMİR)
Haber Merkezi