Eskiyörük'ten Süt Kuzusu Çıkışı: Dışlandık

Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, İzmir’de yaklaşık 3 aydır duran Süt Kuzusu Projesi ile ilgili ilk defa konuştu. Süt Kuzusu projesinde Büyükşehir Belediyesi’nce dışarıda bırakıldıklarını vurgulayan Eskiyörük “Şu an ki süreçte süt kuzusuyla ilgili neler yapıldığını bilmiyoruz. Bizi nedense dışladılar” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 02.03.2022 10:05
  • Güncelleme Tarihi : 02.03.2022 10:05
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Eskiyörük'ten Süt Kuzusu Çıkışı: Dışlandık haberinin görseli

Ege'ye Bakış'ın haberine göre; 2005 yılında 240 okulda 210 bin çocuğa başarıyla süt dağıtılmasıyla başlayan ve İzmir genelinde 1-5 yaş arası çocuklara haftada 8 litre süt dağıtılmasıyla devam eden İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye’ye örnek projesi Süt Kuzusu 3 aydır durmuş vaziyette. Çok sayıda vatandaş projenin yeniden başlamasını beklerken, projenin başlatıcılarından ve en büyük taraflarından Tire Süt’ün Başkanı Mahmut Eskiyörük Süt Kuzusu projesinde Büyükşehir Belediyesi tarafından dışarıda bırakıldıklarını belirterek şu an neler yapıldığını bilmediklerini söyledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Aziz Kocaoğlu ile birlikte oluşturdukları İzmir Modeli’nin yıkıldığını dile getiren Eskiyörük, “’Bu projeyi sadece biz yürütüyorduk. Aziz Başkanla birlikte geliştirdiğimiz bir projeydi. İzmir Modeli’ydi. Her ilçeye ünlü bir marka yapalım diye yolda çıkıldı. Tire sütüyle, Bayındır çiçeğiyle, Ödemiş fidanıyla, Selçuk narenciyesiyle...Belediye tarımla ilgili alt yapısını kurdu, üretim yolları asfaltlandı. Bu çok önemliydi. Sırada Bergama vardı.  Bergama’da şu an Büyükşehir Belediyesi’nin BAY-SAN şirketi aracılığıyla yapılan iş kooperatifle yapılacaktı. Bergama tulumunu aynı Ezine peyniri gibi raflara koymak gibi bir plan vardı. Ama şimdiki belediye başkanımız konuya daha farklı baktı. Sütü bir yerden değil, her kooperatiften az az alarak 5-10 kooperatif yerine daha fazla kooperatifi destekleyeceğiz dedi. Sonra kendi şirketini çıkırdı. Bizim dediğimiz o model yıkıldı’’ dedi.

ARTIK KÖY-KOOP’LA SÜRDÜYORLAR
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sütü yalnız Tire Süt’ten almayı bıraktığının altını çizen Eskiyörük, ‘’Kınık’tan, Bergama’dan, Kiraz’dan ve bir miktar da bizden alıyor. Biz süt kuzusu için çok büyük yatırımlar yaptık. Bütün köylere soğutma tankları kurduk. Bugünün parasıyla 15 milyon liralık yatırımdı. 62 tane sıfır araç aldık. Sonra belediye bunları dağıtınca her 6 aylık dönemde azaldıkça araçlarımız boşta kaldı. Şu an alım 3’te 1’e düştü ve 9 aracımız boşta kaldı. Umarım sonuç alınır.  Şu an ki süreçte süt kuzusuyla ilgili neler yapıldığını bilmiyoruz. Bizi nedense dışladılar. Artık onlar belediyenin tarımla ilgili uygulamalarını Köy- Koop. ile sürdürüyorlar. Başında Neptün hanım var. İlgilenmiyorum da. Biz işimize bakıyoruz” dedi.

KORKUSUNU AÇIKLADI
Rusya-Ukrayna savaşının Türkiye tarımına etkileri hakkında da açıklamalarda bulunan Eskiyörük, “Dünya da yaşanan krizin yansımaları sonucunda üretici de tüketici de büyük mağduriyet yaşıyor. Üretici ağlıyor. Bugünkü özellikle hayvancılıkla uğraşanlar, sadece yem değil hayvanın karnını doyurmak için kaba yem üretiminde anormal artışlar yaşandı. Şu anki fiyatlarla para kazanamıyor. 40 yıllık çiftçiyim, üretici en zor günlerini yaşıyor. Mağdur durumda. Üretici ağlıyor dönüp tüketiciye bakıyorsun o da bağırıyor. Ben çocuğuma peynir, yoğurt, et gibi temel gıdaları alamıyorum. Üretici de tüketici de haklı. Türkiye’de tüketim düştü. Değer kazanmıyor. Tek umudumuz turizmdi. Bugün yabancılar için Türkiye bir tatil cenneti. Yurtdışında kazanıp Türkiye’de harcayanlar anormal bir refaha ulaşıyorlar. Yaz sezonunda bir patlama olacak, tüketim artacak talep artacak üretici kazanacak diye bekliyorduk. Sadece çiftçinin değil esnafında yüzü gülecekti. Tabi bu savaş olumsuz etkileyecek. O bizi korkutuyor. Umarım kısa sürede anlaşma sağlanır. Türkiye’nin beklentisi gerçekleşir” diye konuştu.

‘GÜBRE ATAMAZ HALE GELDİK’
Üreticinin artan maliyetlerine de değinen Eskiyörük, “Anormal fiyat artışlarıyla buğdayına gübre atamaz hale geldi. Gübre atamazsa ne olur? Üretim düşer! Türkiye, 85 Milyonun karnını doyurabilecek zenginliklere sahip. Ama nasıl üretecek bu fiyatlarla. Gübre atmazsa verim düşer, verim düşerse de ithalat yapmak zorunda kalırız. Kısa vadeli olarak devletin üreticiyi düşünmesi gerekiyor. Şu an desteklenmesi gerekiyor. Uzun vade de ise ihtiyacımız olan her şeyi üretilecek toprak ve iklime sahibiz. Verimliliğin artırılması, üreticinin maliyetlerinin düşürülmesi ve gıda güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Ama birinci sırada üretimin planlanması gerekiyor” ifadesini kullandı.

TEK ÇÖZÜM KOOPERATİFLEŞME
Kooperatifleşmenin öneminin altını çizen Başkan Eskiyörük, “Türkiye’nin şartları kooperatifleşmeyi zorunlu kılıyor. Biz küçük üreticiyi tasfiye ederek, tarımı şirketler yapsın dersek ülkeye dinamit koymuş oluruz. Bizim bir gerçeğimiz var; köylümüz! Bugün bir sorun gibi bakılıyor. Onların sorunlarını yerinde yaşam alanlarının ve üretimlerinin devamını sağlamalıyız. Eğer tersi yapılırsa Türkiye yaşanmaz duruma gelir. Köylüler çaresizlikten göç ediyor. Ama biz onları güvence altına alırsak göç durur. Üretiminden uzaklaşırsalar, tüketici olurlar. Köylümüzü nasıl yaşatabiliriz sorusunun yanıtını aramalıyız. Tek bir çözüm vardır o da kooperatifleşmedir. Tire Süt Kooperatifi, Türk tarımının öncelikli politikası olmalıdır. Her ilçede bir kooperatif yaratırsak başarılı oluruz” dedi.

ŞİRKET TARIMCILIĞI DEĞİL
Eskiyörük, “Devlet öncelikle yol haritasında benim önceliğim tekelleşme değil kooperatifleşme olacak demelidir. Bunu dediği an yüzde 13’lerde olan kooperatifçiliği Avrupa’da olduğu gibi yüzde 80’lere ulaştırabiliriz. Hem de bir yıl içerisinde yapabiliriz. Bunun somut örneği de İzmir’de yüzde 30’un üzerinde olmasıdır. Aziz Kocaoğlu’nun omuz vermesiyle kooperatifçilik bir ivme kazandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, kooperatifi destekledi biz de 2 bin üreticiyi destekledik. 1 lira ucuza mazot, yarı fiyatına makine desteği veriyoruz. İşte burada elde edilen sonuçlar, desteğin önemini gösteriyor. Biz bir marka olduk.  Bugün gıdaya aç olan ülke yarın ihraç eden bir konuma gelebilir. İthalat politikasından Türkiye vazgeçmelidir. Geleceğini tehlikeye atıyor. Elin yabancısı yok veremiyorum derse biz ne yiyeceğiz? Soya ile ineklerimizin protein ihtiyacını karşılıyoruz. Onu da ithal ediyoruz, yarın veremiyoruz derseler ne yapacağız? Yerli üretime dönmeliyiz. Türkiye’yi kurtaracak olan yerli tarımdır. Şirket tarımcılığı değildir” diye konuştu.

Eskiyörük, “Küçük üreticiyi teknolojiyle buluşturmak zorundayız. Yurtdışı ile rekabet için bu şart. Bugün tarım aletlerinin maliyeti bir milyon civarında gidiyor. Ama biz 2 milyon lira değerinde makineyle üreticiye destek verebiliyoruz. Drone ile ilaçlama yaparak, kaybı önlüyoruz. Ortağımızın tarlasının, çiftliğinin, evinin bütün ihtiyaçlarını karşılıyoruz. O da marketten evin bütün ihtiyaçlarını karşılıyor.  O da ürettiğini getiriyor. Ay sonunda mahsuplaşıyoruz. Bu modelin Türkiye tarımının kurtuluşunun yoludur” diyerek sözlerini noktaladı. HABER MERKEZİ