Esnaftan sivil itaatsizlik!

Pandemi süreciyle dar boğaza giren hizmet sektörü, esnafı tüketirken sivil itaatsizlik hareketi başladı. “Parti kongrelerinde virüs yok mu?”diyen kimi esnaf, 1 Mart’ta dükkanlarını açacağını duyurdu


  • Oluşturulma Tarihi : 25.02.2021 09:14
  • Güncelleme Tarihi : 25.02.2021 09:14
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Esnaftan sivil itaatsizlik!

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

İçişleri Bakanlığı, 20 Kasım’da başlayan yeni koronavirüsü tedbirleri kapsamında restoran, lokanta, pastane, kafe, kafeterya gibi işletmelerin yalnızca paket servis veya gel-al hizmeti vereceğini açıklamıştı. ‘Şartlara uygun olmayan’ binlerce işyerinin kepengi aylardır kapalı. Ancak, İzmir’de yakın zaman önce gerçekleşen AK Parti’nin İzmir kongresi ve aynı gün içerisinde yapılan bir dizi etkinlik, esnafın tepkisine neden oldu. “Kongrede virüs yok mu?” diyerek isyan eden esnaf, İtalya’da koronavirüs önlemlerine karşı işletmecilerin başlattığı sivil itaatsizlik eylemi ‘#ioapro’na (ben açıyorum) destek verdi. Karşıyaka’da bulunan Girit Adası Et ve Balık Evi isimli restoranın işletmecileri “Yakında kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmayacak” ifadelerini kullanarak, marttan itibaren müşteri kabul edeceklerini” duyurdu.

SINIRLI SAYIDA KİŞİYE HİZMET

Bu çıkışın ardından gözümüzü Kemeraltı Çarşısı esnafına çevirdik. Düzenlenen kongre ile haksızlığa uğradıklarını söyleyen esnaf, mart ayında esneme olmadığı takdirde sivil itaatsizlik eylemine katılacaklarını söyledi. Öyle ki mart ayını beklemeden dükkanlarını açan kahveciler dahi Kemeraltı’nda dikkat çekmeye başladı. Özellikle Hisarönü Camii’nin yakınlarında bulunan Kahveciler Sokağı, sınırlı sayıda kişi alıp, kahve hizmeti veriyor… Fakat Kemeraltı esnafının aksine, Tarihi Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Semih Girgin, ne derneğin ne de esnafın gündeminde böyle bir şeyin olmadığını aktardı.

HİÇ FAALİYET GÖSTEREMEDİK

Gazetemize özel konuşan restoran sahibi Hakan Özgüler, aldıkları kararı ve nedenlerini anlattı. Geçen yıl mart ayında başlayan kapanma sürecinden itibaren ciddi sıkıntılar yaşadıklarını ifade eden Özgüler, şunları söyledi: “İlk üç ay sıkıntılı geçti ve hiç faaliyet gösteremedik. Paket servis ile dengelemeye çalıştık. 1 Haziran’dan sonra zaten bizim müşteri profilimiz de yazlık bölgelere kaydı. Bu süreçte belirsizlik hakimdi. Kiralarla ilgili bir destek yoktu zaten, sonrasında verilen destekler de çok yetersizdi. Tek olumlu olan kısa çalışma ödeneği idi. Çalışan kadromuzu koruma adına yararlı oldu. Kendimiz de üzerine ilave yaparak personelimizi koruduk.”

KAYBEDECEK BİR ŞEYİMİZ KALMAYACAK

Pandemiden önce de alkole yapılan aşırı zamlar nedeniyle işlerinin azaldığını ifade eden Hakan Özgüler, kasım ayında gelen yeni yasaklarla birlikte belirsiz bir sürece sürüklendiklerini söyledi. İşletme sahiplerinin durumunun daha da kötüye gittiğini ifade eden Özgüler, “Biz kışın iş yaparız daha çok. Kasım ayında yeniden belirsiz bir sürece girdi. Çok kötü durumdayız. Herkes araba, ev satıyor. İflas edenler var. Şu an izin verseler yüzde 25 açamayacak durumdadır. Tedarikçilere olan borçlarından dolayı herkes icralık. Mülk sahipleri ile kiracı olanlar karşı karşıya geldi. Çok sıkıntılı bir süreç yaşadık” diye konuştu. Diğer meslektaşlarını da İtalya’da başlatılan bu barışçıl sivil itaatsizlik eylemine katılmaya davet eden Özgüler, “Unutmayalım, yakında kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmayacak” yorumunda bulundu.

2 ÇAY İÇENDE Mİ VİRÜS VAR?

Karşıyaka’daki bu sivil itaatsizlik çıkışının ardından Kemeraltı Çarşısı’ndaki esnafı da ziyaret ettik. Kentin istihdamında büyük rol oynayan yeme-içme sektörü, salgının getirdiği kısıtlamalarla birlikte kepenk indirirken, paket servisi yapan işletmelerin ciroları yüzde 30’lara düştü. Kafe ve kahvehane gibi mekanların işletmecileri ise borçlanarak yaşamlarına devam ettiğini söylüyor. Sektörde hizmet veren binlerce eleman da yaklaşık bir yıldır emeklerinin karşılığını alamadığı işlerde çalışmaya mahkum edildi. Salgının hizmet sektörünü bitirdiğini belirten bir kafe işletmecisi, AK Parti’nin İzmir Kongresi’ni hedef alarak, “Esnaf tamamen kapalı. İnsanlar hacizlik olmuş, kredi kartlarının hepsi patlamış. Pandemi yasakları sadece kafe, kahvehane ve restoranlara uygulanıyor. Peki, bu kendilerinin kongresinde virüs yok mudur? Kendilerinin gittikleri yerde virüs yok mudur? Sadece kafelerde karşılıklı 2 çay içende mi virüs var?” diye konuştu. “Kalabalıklar konusunda çıldırmamak mümkün değil” diyen işletme sahibi, “Çünkü bir karar alındıysa devlet sisteminin anlayışında sosyal devlet anlayışı vazgeçilmez olmalıdır. Baktığımız zaman fabrikaya işçi taşıyan servisler, alışveriş merkezleri, parti kongreleri hınca hınç doluyken bizim sektörün ve benzerlerinin adil olmayan bir şekilde müdahale edilmesi tabi ki canımızı acıtıyor. Yani trajikomik bir durumdayız” dedi.

BİREYSEL KARARI KENDİSİNİ BAĞLAR

Başkan Semih Girgin ise esnafın tam aksi bir yaklaşımda bulunarak “Dernek olarak aldığımız böyle bir karar yok. Esnafımızın da devletimizin vermiş olduğu bu kurallar dışında bir karar alacağını ya da özel bir şey yapacağını düşünmüyorum. Ama bireysel olarak aldığı karar kendisini bağlar. Bu kadar sabrettikten sonra bu sabrın biraz daha devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu iş çocuk oyuncağı değil. Bilmediğimiz bir düşmana ve aşılamanın bitmediği bir ortama karşı savaşıyoruz. Tabiî ki ciro, tabiî ki geçim, tabiî ki psikolojik olarak ciddi sorunlar yaşıyoruz. Ama 3-5 günün yanlışından sonra geri dönüş bize çok pahalıya patlayacak. Biz dernek olarak alınan kararların takipçisi ve uygulayıcısı olarak hiçbir şeye katılmayacağız” cümlelerini kullandı.

ESNAF SİYASET ÜSTÜ GÖRÜLMELİ

AK Parti’nin kongresine ilişkin de konuşan Girgin, son olarak “Ben de bu ülkede, bu şehirde bu sokakta yaşıyorum. Esnaf ne düşünüyorsa benim farklı düşünme şansım yok. Yetkililerin, bu ülkeyi, şehri yönetenlerin biraz daha özenli ve örnek olması gereken bir dönemdeyiz. ‘Biz yaparız’ şeklindeki ‘dediğim dedik’ getirimler, hepimizi bağlar. AK Parti kongresine giden ya da gönül veren bir sürü esnafımız var. Fakat ceremesini biz çekmemeliyiz. Onlar hata yapıyorlarsa biz o hatayı yapmamalıyız. Yetkililerin farklı düşüncelerle sorumluluk almalarını isterdik. Bu siyasi bir çalışma ve refleks. Esnafın siyaset üstü görülmesi gereken bir dönemde kongrelerle büyük hatalar yapılıyor. Esnafımız bu konudaki serzenişin de oldukça haklı. Bizler kurallara uyarken, kural koyucunun ‘kuralı ben kendi adıma değiştirdim’ demesi çok yakışık değil. Bunun şehirle alakası yok, bunun yaşam, sorun ve vatandaşıyla alakası var” dedi.

Haber Merkezi