Sayfa Yükleniyor...
İnsanlar artık bayat ekmekleri ıslatıp yiyor, kasaplarda hayvanlar için ayrılmış kemikleri evlerine götürüyor… Kasaba giden vatandaş, ‘Eti senin, kemiği benim’ derken, tarihin belki de en hızlı yoksullaşma süreci yaşanıyor
SULTAN GÜMÜŞ KAYA - ÖZELHABER
Ardı arkası kesilmeyen zam haberlerine bir yenisi daha eklendi. Motorin, ayçiçeği yağı, ekmek, benzin gibi ürünlere peş peşe gelen zamlar sonrası beyaz et de nasibini aldı. Türkiye’nin beyaz et ihracatını artırması ve vatandaşın beyaz ete olan yoğun ilgisi sonucu tavuğa yaklaşık yüzde 30 oranında zam gelince, tüketiciler ‘neyi, nasıl’ tüketeceğini bilemez oldu… Sadece beyaz et değil, kırmızı ete ulaşmak da önceden çok güçken, şimdi kasaplardan ‘eti sıyrılmış’ kemik isteniyor. Hatta görüşlerini aldığımız kimi kasap, önceden sokak hayvanları için ayırdıkları etin ve kemiğin vatandaşlar tarafından talep edildiğini bildirdi. Özetle, bayat ekmeği ıslatıp yiyen, kasaplarda hayvanlar için ayrılmış kemikleri evlerine götüren vatandaş, tarihin en hızlı yoksullaşma sürecini yaşıyor.
Görüşlerine yer verdiğimiz Emek Partisi (EMEP) İzmir İl Başkanı Emine Uyar, “Türkiye’de tahıl, sebze, meyve üretimi için gerekli olan gübre ve ilaç da dolarla alınıyor. Ciddi bir gıda krizi bizi bekliyor” derken, kasap Fedai Akpınar, “Yıllar önce mahallelere içi et paketiyle dolu kamyonlar gelirdi. Yoksul insanlara bedavaya dağıtılırdı. Eski Türkiye’ye geri döneceğiz galiba. Geçen yıl tanzim satışlarla meyve-sebze aldık. Bu yılda et alırız. Ne hallere düştük” dedi.
HALK KESİMLERİ YOKSULLAŞIRKEN…
Uyar, öncelikle şunları söyledi: “Dolardaki her yükseliş, doğalgazdan, elektrikten, akaryakıttan başlayarak, ekmeğe, simide, peynire, sebzeye, çocuğumuza içirdiğimiz süte, yemeklerin olmazsa olmazı yağa zam olarak yansıyor. İnsanların bayat ekmekleri ıslatıp yediğine, kasaplarda hayvanlar için ayrılmış kemikleri evlerine götürdüğüne şahit oluyoruz. Halk olarak tarihin en hızlı yoksullaşma sürecini yaşıyoruz. Sadece son bir yılda işçi ve emekçiler yarı yarıya yoksullaştı. Geçtiğimiz günlerde ise TÜİK, 2021 yılının 3. çeyreği için geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre ekonominin yüzde 7,4 büyüdüğünü açıkladı. Halktan çalınarak, vahşi çalışma koşulları altında işçilerin sömürülmesi ile yaratıldı bu büyüme. Halk kesimleri yoksullaşırken ekonomisi büyüyenler, iktidarın kamu kaynaklarını seferber ettiği, ihalelere boğduğu, garantili köprü ve otoyol geçişleriyle hem halktan hem de hazineden milyarlarca liranın akıtıldığı başta beşli çete olmak üzere yandaş sermayedarlardır.”
CİDDİ BİR GIDA KRİZİ BİZİ BEKLİYOR!
“Ekonomisi büyüyenler dolar milyarderleri, spekülatörler, rantiyeci, vurguncu kesimlerdir” diyen Uyar, “Rezervleri boşaltılmış Merkez Bankasının müdahalesi de Ekonomi Bakanının sürekli değiştirilmesi de dövizdeki yükselişe çare olamamaktadır. Türkiye’de tahıl, sebze, meyve üretimi için gerekli olan gübre ve ilaç da dolarla alınıyor. Ciddi bir gıda krizi bizi bekliyor. Sanayi üretiminde her şey dışarıya bağımlı. İktidar ise aldatıcı söylemlerle halkta beklenti yaratmaya çalışmakta, halkın çektiği yoksulluktan bambaşka bir yaşam sürdürmektedir. Dövizdeki son artışlar ve zamlarla birlikte ülkede olduğu gibi kentimizde de henüz yaygın ve kitlesel olmamakla birlikte ‘Geçinemiyoruz’ diyerek sokağa çıkılmakta, açıklama ve mitingler yapılmaktadır” bilgisini paylaştı.
18 ARALIK’TA GÜNDOĞDU’DA
Uyar, son olarak, “DİSK üyesi işçiler, sağlıkçılar, kadınlar, çeşitli ilçelerdeki parti örgütlerimiz “Geçinemiyoruz’, ‘İnsanca yaşayacak ücret, vergide adalet, halk için bütçe’ talepleri ile alanlara çıktı, çıkmaya devam ediyor. 18 Aralık’ta KESK aynı taleplerle Gündoğdu’da miting yapacak. Bu gidişe ‘dur’ demek için bütün ekonomisi küçülenler bir araya gelmeli, birlikte sokağa çıkmalı ve taleplerini haykırmalıdır” dedi.
NE HALLERE DÜŞTÜK?
“Yıllar önce mahallelere içi et paketiyle dolu kamyonlar gelirdi. Yoksul insanlara bedavaya dağıtılırdı. Eski Türkiye’ye geri döneceğiz galiba. Geçen yıl Tanzim satışlarla meyve-sebze aldık. Bu yılda et alırız. Ne hallere düştük?” diyen kasap Fedai Akpınar da “Vatandaş gelip et almak istiyor, fiyatı duyunca geri çekiliyor. Zaten eskiden de pahalıydı, alamıyordu millet. Şimdi hiç alamıyor. Gönül ister ki fiyatları düşürelim. Ama bizim kazancımız bu kez olmuyor. Hem üretici, hem satıcı, hem de tüketici mahvolmuş durumda… Adam bana diyor ki ‘Eti sıyır, kemik ver o zaman’. Ben o eti sıyırırken inanın utanıyorum. Keşke sadece bununla kalsa. Sokak hayvanlarının önüne koymak için ayırdığımız eti bile isteyen oluyor. Hangi millet bir anda bu duruma düşer söyleyin bana? İnsanlar için et önceden hayaldi, şimdi imkansız… Bize de kötü yansıması oluyor elbet. Satış yapamıyoruz, kar elde edemiyoruz. Her geçen gün fiyat artıyor. Sürekli etiket değiştiriyoruz… Tavuk hemen hemen yüzde 30-40 civarı zamlandı. Üreticiye de bir şey diyemiyorsun, yem pahalı, giderler arttı. Bugün bir asgari ücretli işçinin gelip de buradan 2 kilo et almasının imkan ve ihtimali yok. Kanat, etle yarışır hale geldi. Yıllar öncesine geri gidiyoruz. Allah yardımcımız olsun” eleştirisinde bulundu.
EN UCUZ TAVUK DERDİK…
“İnsanların ulaşamayacağı kadar fiyatlar çok yüksek” ifadelerini kullanan pazar esnafı Naime Güneş de “En ucuz tavuk derdik tavukta çok pahalı. Kırmızı ete dokunmak dahi istemiyorum, hiç alamıyoruz bile. Fiyatlar bu sene çok uçuk, varılmıyor yanına. Almaya çalışıyoruz ama belli bir limit ayırabiliyorsun ete. Hayat zaten çok pahalı. İnsanlar çok zor geçiniyor” dedi.
İsmini vermek istemeyen bir başka vatandaş ise “Alan var alamayan var. Et zaten başka bir şey oldu. Yazık günah insanlara. Genelde insanlar çok zor şartlarda. Üretim olmazsa üretime dayalı bir sistem olmazsa, fabrikalar kapatılırsa, tarımı üçüncü, beşinci plana atarsak olacağı buydu. Bugünkü sorun değil bu. Bu ülke bunu alın teriyle çözer. Üretirsen fiyatlar düşer” yorumunda bulundu.
Haber Merkezi