‘Eve dönen adam’ın hikayesi

Türkiye Yazarlar Birliği İzmir Şubesi’nin her cumartesi düzenlediği ‘Kültür Sohbetleri Programı’nda Yahya Kemal Beyatlı anlatıldı. Prof. Dr. Fazıl Gökçek’in yapmış olduğu sunum yazarlar tarafından büyük ilgi gördü


  • Oluşturulma Tarihi : 05.11.2018 13:31
  • Güncelleme Tarihi : 05.11.2018 13:31
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
‘Eve dönen adam’ın hikayesi

SULTAN GÜMÜŞ
Türkiye Yazarlar Birliği İzmir Şubesi’nin gerçekleştirmiş olduğu ‘Kültür Sohbetleri Programı’nın bu haftaki konuğu Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yeni Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fazıl Gökçek. ‘Eve Dönen Adam Yahya Kemal Beyatlı’ konulu sunumunu yapan Gökçek, Yahya Kemal’in milli mücadele döneminde ne denli etkili olduğunu vurguladı.



Sohbet Şube Başkanı Levent Ertekin’in açılış konuşmasıyla başladı. Levent Ertekin, sohbet hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra konuşmacıyı tanıtarak şu sözlere yer verdi: “Fazıl Gökçek, 1966, Kayseri doğumlu. Türk yazar, akademisyen, Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Profesörü. 1988 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. 1990 yılında aynı bölümde yüksek lisansını, 1996 yılında ise doktorasını yaptı. 2003 yılında doçent, 2009 yılında profesör oldu. Halen aynı bölümde Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Modern Türk Edebiyatı'nın Tanzimat ve II. Meşrutiyet dönemi, özellikle de Ahmet Mithat Efendi üzerine çalışmalarını sürdürüyor. Dergah, Türk Yurdu, İlmi Araştırmalar gibi pek çok dergide makaleleri yayınlanmıştır. İzmir'de yaşayan Prof. Dr. Fazıl Gökçek, evli ve iki çocuk babasıdır.”



ŞAİRLER SADECE ŞAİR DEĞİLDİR
Şairlerin yalnızca bir şair olmadığını kaydeden Prof. Dr. Fazıl Gökçek, “Eve Dönen Adam’ı başlık yaptım. Bu ifade bana ait değil Tanpınar’ın kullandığı bir ifadedir. Her ne kadar Yahya Kemal şair kimliği ile tanınsa da bizler şairleri konuşurken yalnız şair kimliği ile konuşamıyoruz
Şairler yalnız bir şair değildir” dedi. Sözlerine devam eden Gökçek, “Yahya Kemal Beyatlı, 2 Aralık 1884'te Üsküp'te doğmuş. On sekiz yaşında İstanbul’a gelmiştir. Bu yaş itibariyle etrafındaki fikir akımlarına çok açık. Paris’e gidiyor. Bir müddet orada kaldıktan sonra tekrar İstanbul’a dönüyor. Bu ‘Eve Dönüş’ meselesi o dönemden kalıyor. Yahya Kemal’de Türklük ve Müslümanlık adına bir imare yok. Aradıklarını Paris’te de bulamıyor. Yahya Kemal, Paris’te gidişatın öyle olmadığını anlıyor. Rumların Rum milliyetçisi, Ermenilerin Ermeni milliyetçisi olduğuna şahit oluyor. Ünlü Fransız sözü: ‘Fransız Milletini bin yılda Fransa toprağı yarattı.’ Bu söz Yahya Kemal üzerinde etkili oluyor. Bu görüşü Anadolu’ya taşıyor” diye aktardı.

İDEALİZM’DEN, REAZLİZM’E
Yahya Kemal’in Paris’te bulunduğu sürece Paris Milli Kütüphanelerinde Türk şairlerin kitaplarını okuduğunu kaydeden Gökçek, “Paris’e gitmeden önce bunları ciddiye almıyordu. Paris’te bulunduğu müddetçe görüşü değişiyor. Paris’te kaldığı müddetçe fikri değişmiştir” dedi. “İnsan, alemde hayal ettiği müddetçe yaşar” cümlelerini hatırlatan Gökçek, “İstanbul’a dönünce, Yakup Kadri ile birlikte, ‘İstanbul Akdeniz Havzası ve Edebiyatı’ fikri üzerine çalışmaya başlıyorlar. Yahya Kemal, o dönem kendi edebiyatında aşağılık kompleksine düşmeyen tek şairdir. Batının hayranı olmamıştır. Batı karşısında aşağılık duygusuna kapılmıyor. Tanzimat projesi bir batılılaşma projesidir. Yahya Kemal, eşitlik içerisinde batıyla konuşan şairdir. İstanbul’da Ziya Gökalp ile tanışır. Uzun zaman konuştukları ama anlaşma noktası bulamadıklarını anlıyoruz. Buna rağmen görüşmeleri devam ediyor. Yahya Kemal, yirmi yıl içerisinde idealist bir noktadan Anadolu Milliyetçiliği gibi realist bir noktaya gelmiştir. Artık, ideoloji birliği, bayrak birliği, vatan birliği, dil birliği olmadan milletten bahsedilemeyeceğini söylemektedir” ifadelerine dikkat çekti.
ŞİİRE İLK ADIM
Bahsi geçen dönemde basılmış bir şiir kitabı olmadığını söyleyen Gökçek, “Bazı mısraları ortalıkta dolaşıyor ama çok yaygın değil. Yahya Kemal, öğretmen olarak çok etkili. Bu dönemden sonra yavaş yavaş meyvelerini vermeye başlıyor. ‘Dergah mecmuası’  ilk meyvesidir. Bu düşüncenin sanatlaşmış halidir. Yahya Kemal, milli mücadelede çok etkilidir. Bunu Dergâh Mecmuası yazılarından çok iyi görebiliyoruz. Ölümünden sonra yayınlanan eserleri iki bölüm halinde değerlendirilir. ‘Kendi Gök Kubbemiz’ ve ‘Eski Şiirin Rüzgarıyla.’ Bu iki eser Yahya Kemal'in baş eserlerini bir araya getirir. ‘Eski Şiirin Rüzgarıyla’ daki şiirlerden ‘Açık Deniz’, ‘Itrî’ , ‘Erenköy’ünde Bahar’, ‘Nazar’, ‘Ses’, ‘Çin Kasesi’, ‘Deniz Türküsü’ şairin çok özel ürünleridir. Bizim şiirimiz meşrutiyetten cumhuriyete Yahya Kemal, Mehmet Akif ve Ahmet Haşim tarafından taşınıyor” dedi. Yahya Kemal Beyatlı sohbeti dinleyenleri heyecanlandırmıştı. Dinleyiciler arasında akademisyenler, üniversite öğrencileri, yazarlar vardı. Yaklaşık atmış dakika süren sohbet, Yahya Kemal’in ‘Ses’ şiiri ile son buldu.

Ses
Günlerce ne gördüm ne de kimseye sordum,
`Yarab! hele kalp ağrılarım durdu!` diyordum.
His var mı bu alemde nekahat gibi tatlı
Gönlüm bu sevincin heyecanıyla kanatlı
Bir taze bahar alemi seyretti felekte,
Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek`te,
Akşam!.. Lekesiz, saf, iyi bir yüz gibi akşam!..
Ta karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç cam;
Sakin koyu, şen cepheli kasrıyle Küçüksu,
Ardında vatan semtinin ormanları kuytu;
Bir neşeli hengamede çepçevre yamaçlar
Hep aynı tehassüsle meyillenmiş ağaçlar
Dalgın duyuyor rüzgarın ahengini dal dal.
Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal.
Bir lahzada bir pancur açılmış gibi yazdan
Bir bestenin engin sesi yükseldi boğazdan
Coşmuş yine bir aşkın uzak hatırasıyla,
Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla,
Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi:
Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi.
Ani bir üzüntüyle bu rüyadan uyandım.
Tekrar o alev gömleği giymiş gibi yandım,
Her yerden o, hem aynı bakış, aynı emelde,
Bir kanlı gül ağzında ve mey kasesi elde;
Her yerden o, hem aynı güzellikte göründü,
Sandım bu biten gün beni ram ettiği gündü.”
Yahya Kemal Beyatlı

Haber Merkezi