Evliler bekarlardan daha mı mutlu?

TÜİK’in evli bireylerin, evli olmayan bireylere göre daha mutlu olduğunu ortaya koyan ‘Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na ilişkin konuşan Uzman Klinik Psikolog Olataş, “İstatistik, manipülasyona oldukça açık bir çalışma alanıdır” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 23.02.2024 08:48
  • Güncelleme Tarihi : 23.02.2024 05:52
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Evliler bekarlardan daha mı mutlu?

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER - Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; Türkiye’de evli bireylerin, evli olmayan bireylere göre daha mutlu olduğu görüldü. Mutlu olduğunu belirten evli bireylerin oranı, 2023 yılında yüzde 56,4 iken evli olmayanlarda bu oran yüzde 45,8 olarak gerçekleşti. Evli olanların mutluluk düzeyi cinsiyete göre incelendiğinde ise evli erkeklerin yüzde 53,2’sinin, evli kadınların ise yüzde 59,5’inin mutlu olduğu gözlendi. Bu verilere psikolojik yönden bakıldığında evliliğin bireyler üzerindeki etkilerini değerlendiren Uzman Klinik Psikolog ve Avrupa Birliği Uzmanı Metin Olataş, “İstatistik, kullanılma şekline göre bize doğru ya da yanlış yolu da gösterebilen, manipülasyona oldukça açık bir çalışma alanıdır. Yapılacak istatistiksel çalışmada örneklem eğer doğru şekilde, boyutta seçilir ve ölçmek istenilen konudaki sorular o konu ile yüksek ilişkili şekilde ve doğru olarak hazırlanırsa istatistiksel çalışmanın verileri de geçerli ve güvenilir olur. Ayrıca konuya istatistiksel olarak yaklaşmanın yanı sıra konuya evliliğin insanın mutluluğu üzerine etkileri nedir diye bakacak olursak; çiftler arasında sosyal, kültürel, eğitim ve hatta maddi olarak denklik ne kadar varsa; çiftler arasındaki uyum ne kadar fazla ise ve çiftlerin geleceğe dair umut, beklenti ve hayalleri ne kadar çok ortak yöne sahipse; bu kişilerin o kadar çok mutlu olacağını; hem bireysel olarak hem de çift olarak psikolojik kendini gerçekleştirme hedeflerine daha sağlam ve istikrarlı bir şekilde ulaşabileceklerini varsayabiliriz” açıklamasında bulundu.

MANİPÜLASYONA OLDUKÇA AÇIK

Bu tarz araştırmalarda genellikle katılımcıların “evliliğini sürdürebilen çiftlerin” arasından seçildiğini belirten Olataş, boşanmış ya da dul olan kişilerin bu çalışmalarda yer almamalarının göz ardı edilemeyecek bir değişken olduğu vurgulayarak “İstatistik, kullanılma şekline göre bize doğru ya da yanlış yolu da gösterebilen, manipülasyona oldukça açık bir çalışma alanıdır. Yapılacak istatistiksel çalışmada örneklem eğer doğru şekilde, boyutta seçilir ve ölçmek istenilen konudaki sorular o konu ile yüksek ilişkili şekilde ve doğru olarak hazırlanırsa istatistiksel çalışmanın verileri de geçerli ve güvenilir olur. Bu şekilde yapılan araştırma ışığında güvenilir verilerle geçerli sonuçlarla bir yol haritası çıkarılabilir. Sakarya ve Dilmaç’ın ‘Evli Bireylerin Evlilik Uyum, Yaşam Memnuniyeti ve Yaşam Bağlılıkları Arasındaki Yordayıcı İlişkilerin İncelenmesi’ başlıklı makalesi de bizlere benzer sonuçları vermektedir. Makalede özetle evli bireylerin evlilik uyumları artmasıyla yaşam memnuniyetinde artış olacağı, evli bireylerin yaşam memnuniyeti ile yaşam bağlılıkları arasında bir ilişki olduğu bulunmuştur. Ancak sosyal psikolog DePaulo ise konuya eleştirel bir bakış açısı ile yaklaşıyor ve bu ve benzeri yapılan araştırmalarda sıkça yapılan hatalardan birinin araştırmaların evli olan ve evli olmayan kişiler arasında karşılaştırma yaparken, araştırmanın uzun süreli değil anlık gözlem ve değerlendirmelere dayanıyor olduğu; anlık değerlendirmelerde verilen cevapların ise kesin olarak evlilik kaynaklı mı yoksa o anda içinde bulunduğu ruh hali ile alakalı mı olup olmadığını bilemeyeceğimizi belirtiyor. Örneklemin nasıl seçildiği, kimlerle, hangi koşullarda ve hangi zaman diliminde yapıldığı oldukça önemli” şeklinde konuştu.

ÖNEMLİ OLAN DENKLİK…

Asıl önemli konunun, kişinin hayattan zevk alma ve mutlu olma kavramlarından bireysel olarak neyi anladığı olduğunu söyleyen Olataş, “Konuya istatistiksel olarak yaklaşmanın yanı sıra konuya evliliğin insanın mutluluğu üzerine etkileri nedir diye bakacak olursak; çiftler arasında sosyal, kültürel, eğitim ve hatta maddi olarak denklik ne kadar varsa; çiftler arasındaki uyum ne kadar fazla ise ve çiftlerin geleceğe dair umut, beklenti ve hayalleri ne kadar çok ortak yöne sahipse; bu kişilerin o kadar çok mutlu olacağını; hem bireysel olarak hem de çift olarak psikolojik kendini gerçekleştirme hedeflerine daha sağlam ve istikrarlı bir şekilde ulaşabileceklerini varsayabiliriz. Buna bağlı olarak pek tabi var olan ilişkinin de aynı derece uzun süreli olacağını, çevrelerine de olumlu etki yayabileceklerini varsayabiliriz. Bu kabul edilişle birlikte evli çiftler elde ettikleri sosyal statü ile bir gruba ait oldukları için de kendilerini kabul gören bir topluluğun parçası olarak daha güvende ve buna bağlı olarak daha mutlu hissedebiliyorlar. Ancak mutlu olmak için ille de evli olmak gerekir mi diye de sorabiliriz. Evli olmayan bir birey de esasında mutlu olabilir. Hayata dair gerçekçi ve ulaşılabilir hedef, beklenti ve hayalleri varsa; o hedef, beklenti ve hayalleri gerçekleştirebilecek ekonomik, sosyal ve psikolojik alt yapıya sahipse ve bunları gerçekleştirebiliyorsa şayet o kişi de psikolojik manada kendini gerçekleştirebilir ve aynı şekilde mutlu olabilir” diye konuştu.

HABER MERKEZİ

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ