Sayfa Yükleniyor...
Ege Denizinde üst üste gelen depremlerden sonra gözler İzmire çevrilirken, kentin deprem uzmanı Prof.Dr. Atilla Uluğ, İzmirin büyük sarsıntılara hazırlıksız olduğunu vurguladı
EMİRCAN IŞILDAK ÖZEL HABER
Merkez üssü Çanakkalenin Ayvacık İlçesi olan ve Ege Denizini etkileyerek çevre illeri de korkutan depremlerden sonra gözler İzmire ve İzmirin depreme dayanıklılığına çevrildi.
Hafta başından itibaren başta 5.3 büyüklüğünde olmak üzere 4.3 ve 4.2lik sarsıntılarla paniğe yol açan depremler hakkında konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsünden Prof.Dr. Atilla Uluğ, İzmirin doğrudan bu faydan etkilenmeyeceğini ancak büyük bir depreme de hazırlıksız olduğunu söyledi. Uluğ, kentteki yapı stoklarının kötü durumda olduğunun altını çizerek, bir an önce iyileştirmelerin yapılması gerektiğini dile getirdi.
SARSINTILAR HER ZAMAN OLACAK
Ege Denizinde gerçekleşen ve merkez üssü Çanakkalenin Ayvacık İlçesi olan depremler hakkında bilgilendirmede bulunan Uluğ, bu sarsıntıların artçı veya öncü niteliği taşımadığını dile getirdi. Kuzey Anadolu fay hattının sarsıntılara neden olduğunu söyleyen Uluğ, İki gün boyunca hareketliliğin yaşandığı bölge, Kuzey Anadolu fay hattının uzantısında kalan bir bölge. Orada devamlı olarak hareketliliği gözlüyoruz. Tarih boyunca da her daim sarsıntıların olduğu bir alana tekabül ediyor. Ancak geçtiğimiz gün 5.5lik derecelere çıkınca insanlar korkmaya başladı. Sonuç olarak Kuzey Anadolu fay hattında sarsıntı bundan sonra da olacaktır. Ancak İzmiri doğrudan etkileyen bir fay hattı değildir. Bir süre daha bu depremler devam edecek ancak bilimsel açıdan artçı olması ya da öncü anlamına gelmesini söylemek çok zor dedi.
İZMİRDE ZEMİN PROBLEMLİ
Ege Denizindeki bu depremle ilgili İzmir ölçeğinde herkesin merak ettiği sorular için de gazetemize açıklamalarda bulunan Uluğ, kenti birebir ilgilendiren bir hareket olmadığını dile getirdi. Kentin olası bir büyük depremde ise altyapı açısından hazırlıksız olduğuna dikkat çeken Uluğ, İzmir zemin açısından oldukça problemleri yerlere sahip bir il. Sıvılaşma riski çok yüksek onun yanı sıra dağlarda heyelan riski de var. Zaten en büyük tehlike de yapı stokları. Yapı stoğunun iyi olmadığını biliyoruz. Bu manada kentsel dönüşüm lafını kullanmak istemesem de kentin ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Çünkü kentsel dönüşüm ve risk lafı çok fazla ticari tutuluyor. Adeta bir propaganda malzemesi haline geldi. Ancak bu şekilde olsun veya olmasın yapıların iyileştirilmesi lazım. Gevşek yapılar ve binalar çok fazla, küçük bir depremde bile bu binaları ayakta tutamıyoruz değerlendirmesinde bulundu.
7LİK DEPREMLERİ ATLATABİLMELİYİZ
Bir kentin depreme dayanıklı olabilmesi için en az 7 şiddetindeki depremleri bile ağır hasarsız atlatabilmesi gerektiğine de vurgu yapan Uluğ, felaketin önüne geçebilmek için binaların iyileştirilmesi gerektiğini söyleyerek, 6.5 şiddetindeki ve üstündeki sarsıntılara biz büyük deprem tanımlaması yapıyoruz. İzmiri gelecekte büyük bir deprem bekler mi bilemeyiz fakat bir kentin depreme hazırlıklı olması için 6.5 şiddetindeki sarsıntıdan etkilenmemesi lazım. Hatta 7.5i geçen depremlerde de yıkılmamalı. Çünkü sağlam bir bina 7.0 derecelik bir depremi ufak tefek zararlarla atlatır. 7.5 olsa da ağır yara alır fakat bina üzerimize çökmez, başımıza yıkılmaz. Böyle olunca da büyük çapta bir felaket yaşanmamış olur diye konuştu.
Haber Merkezi