- Gündem
- 26.04.2025 15:04
İstanbul depremi sonrası GSM operatörlerinin çökmesiyle iletişim altyapısındaki eksiklik bir kez daha gündeme gelirken Telekomünikasyon Uzman Füsun Nebil, Türkiye’nin fiber altyapısının Afrika ile aynı seviyede olduğunu belirtti
KEMAL ÖZKURT - ÖZEL HABER / İstanbul Silivri açıklarında yaşanan 6,2 büyüklüğündeki deprem, megakenti bir kez daha hazırlıksız yakaladı. Yerin metrelerce altından gelen sarsıntı, sadece binaları değil, iletişim hatlarını da çökertti. Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone aboneleri dakikalarca hatta saatlerce sevdiklerine ulaşamadı. Pek çok vatandaş, bu süreçte sesli görüşme yapamayınca çareyi sosyal medya uygulamalarında aradı. WhatsApp, Twitter ve Instagram gibi platformlar üzerinden haberleşmeye çalışan insanlar, yaşadıkları çaresizliği paylaşımlarıyla duyurdu. İletişim altyapısının böylesi kritik bir anda yetersiz kalması, “Ya bu sarsıntı daha büyük olsaydı?” sorusunu beraberinde getirdi. Telekomünikasyon Uzmanı Füsun Nebil’e göre yaşanan bu çöküş, Türkiye’nin yıllardır ihmal edilen haberleşme altyapısının bir sonucu. Nebil, Türkiye’nin fiber altyapı bakımından dünya sıralamasında Afrika ülkeleriyle aynı düzeyde olduğunu vurgularken, sadece teknik eksikliklerin değil, siyasi tercihlerle sınırlanan rekabet ortamının ve yetersiz şebeke yatırımlarının da krizde büyük payı olduğunu söyledi. Nebil ayrıca, afet anlarında iletişimin tamamen kesilmemesi için devletin gerekli adımları atmasının yanı sıra, toplumun da alternatif haberleşme yöntemlerini öğrenmesi ve uygulaması gerektiğini belirtti.
Deprem sonrası yaşanan mobil iletişim çöküşünün sebebinin altyapı eksikliklerinden kaynaklandığını belirten Nebil, “Operatörlerin açıklamasında bir açıdan haklı olan yön şu; mobil ya da sabit haberleşme şebekeleri, maksimum ya da afet döneminde olduğu gibi gelip geçici zamanlara göre kullanım için değil, belli bir tolerans kapsamında ortalama haberleşme miktarına göre planlanırlar. Ama bizim ülkemizde gördüğümüz sorun, o ortalamanın bile tutturulmamış olması. Bunu nereden biliyoruz? Tabii ki öncelikle fiber almak isteyip de alamayan binlerce insandan. Yanı sıra dünya çapında belli kıstaslar var. Bu kapsamda ülkemizde en az 2 milyon ama iyi bir haberleşme için 4-5 milyon kilometre fiber altyapı olmalıydı ama olan bunun ancak 10’da biri yani 600 bin kilometre. Zaten bu nedenle, dünya internet hızları listelerinde sabit internette 110 ve mobil internette 60. sıralardayız. Afrika ülkelerinin olduğu seviyelerde internetimiz olduğu görülüyor bu listelerde. Ekonomi sıralamasında G20’deyiz ama internetimiz bu kadar kötü” diye konuştu. Mobil hatların fiberle ilgisinin olmadığı algısının yanlış olduğunu söyleyen Nebil, “Baz istasyonları operatörün merkezinden bağlantı almak zorundadır. O da fiberle gelir. Yani fiber şebeke aynı zamanda mobil haberleşmenin temeli olmak zorunda” dedi.
Türkiye’de operatör sayısının sınırlandırıldığını ve bu yüzden tüketicinin mağdur edildiğini vurgulayan Nebil, “Avrupa bugünlerde mevcut operatör sayısının azaltılmasından yana konuşuyor. Operatör sayısının çokluğu, tüketicinin rekabet sayesinde daha optimum yani fiyatı ve kalitesi uygun haberleşme imkanına sahip olması anlamına gelir. Avrupa’daki tüketici şu anda bu imkana sahip. Bizim ülkemiz rekabeti sınırlandırıyor. Bir zamanlar 81’e varan ISS (Internet Servis Sağlayıcı) sayısı bile günümüzde 2 elin parmaklarından az hale geldi” diye belirtti.
Mevcut hükümetin basını kontrol altına almaya çalıştığı gibi interneti de şebeke yatırımlarını arttırmayarak kontrol etmeye çalıştığına dikkat çeken Nebil, “2 operatör 2024 yılı için kârlılık açıkladı. Birisi 32, diğeri 23,5 milyar TL’den bahsettiğini söylüyor. Demek ki, ekonomik bir sorun değil. Siyasi açıdan bakarsak, ben operatör sayısının az olmasından önce şebeke yatırımlarının neden kısıtlı olduğuna, hükümetin neden operatörleri zorlamadığına dair bir yorumu ileteyim. Bana göre, ana akım basını kontrol eden AKP hükümeti, interneti de şebeke yatırımlarını arttırmayarak kontrol ediyor” dedi.
Türkiye’de yaşanabilecek afetlerde iletişim ağının kopmaması için devletin yapması gerekenlerin yanında halkında kendi haberleşme ağını oluşturması gerektiğini dile getiren Nebil, “Haberleşmeyi elindeki 3 operatörle bu seviyede tutan, geliştirmesini sağlamayan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Ulaştırma Bakanlığı ya da hükümet, başka sistemlere de aldırmıyor anlaşılan. Ama bunda sivil toplum örgütleri ve kendi haberleşmesine önem vermeyen halk da sorumlu bana göre. Pek çok yöntem var. Bazılarının devlet / operatör düzeyinde anlaşmalarının yapılması lazım uydu bağlantılı mobil haberleşme gibi. Ama bazılarını halk kendisi organize edebilir ve etmelidir. Telsiz haberleşmesi ya da mesh haberleşme gibi. İnternet’in olmadığı alanda lokal haberleşme yapabilen uygulamalar mevcut. Mesela LoraWAN, LAM Chat, Bridgefy vs. Bir sürü var. Bunları organize etmek lazım” ifadelerini kullandı.