Sayfa Yükleniyor...
Tarım bölgesi olan Bayraklı Ovası Türkiye’nin Manhattan’ı şeklinde planlandı ancak yaşanan 6.6’lık deprem, bunun böyle olmaması gerektiğini acı yüzüyle gösterdi. Tarımın uzmanları, “Fidanın dikildiği yere bina dikildi!” dedi
NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Ege ve Marmara Bölgesi’nde geniş bir alanda hissedilen çok şiddetli bir deprem meydana geldi. Depremin şiddeti 6.6 olarak belirlendi. Deprem sonrası kent genelinde çok sayıda binada hasar oluştu. Kentte Bayraklı ve Bornova ilçelerinde yüksek katlı bazı binalar yıkıldı, onlarca insan hayatını kaybederken, bine yakın kişi de yaralı olarak kurtuldu. Arama kurtarama çalışmaları ise devam ediyor. Öte yandan depremde yıkımın fazla olduğu Bayraklı/Bornova ilçesinde yakın zamana kadar tarım yapılıyordu. Ancak ilçe imara açılarak, Türkiye’nin ‘Manhattan’ı olacak şeklinde planlandı. Bölge bu şekilde imara açılıp, planlanırken Ziraat ve Jeoloji mühendislerinin yoğun tepkisiyle karşılanmış ancak mühendisler istedikleri sonucu alamamışlardı. Konuyu gazetemize değerlendiren Tarım Uzmanları, fidanın dikilmesi gereken bostanlara gökdelenler ve binaların dikildiğini belirterek sonucun da ölüm ve acı olduğunu açıkladılar.
BİLİNDİK BİR HİKAYE!
Bornova ve Bayraklı ilçelerinin hikâyesinin bilindik olduğunu belirten Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, tarımın ranta yenik düştüğünü dile getirdi. Yıldırım, “Depremin vurduğu Bayraklı Ovası bilindik hikâye aslında. Bornova/Bayraklı Ovası’nda yakın zamana kadar sebze yetiştiriliyordu. Hızla yapılaşmaya, ranta açıldı. ‘Manhattan’ olacak diye, bostanlara gökdelenler, apartmanlar dikildi. Tarım, ranta yenik düştü. Sonuç; ölüm ve acı” dedi.
TOPLUM CANI İLE ÖDEDİ!
Toplum olarak tarımın yapıldığı yerin gökdelenlerle donatılmasının acı sonucunu yaşadıklarını ifade eden Ziraat Mühendisleri İzmir Şubesi 2. Başkanı Banu Erdal ise “Şehirler elbette büyüyecek ama sağlıklı bir şekilde büyümek istiyorsak, canımız yanmasın istiyorsak; kentlerimizin binalarını ve gökdelenlerini tarım arazisi vasfı olmayan bölgelerde yapmamız gerekiyor” dedi. Toplumun yararı için tarım arazilerini korumaya çalıştıklarını da sözlerine ekleyen Erdal, “Olayın iki boyutu var. Biz ziraat mühendisleri olarak tarım arazilerini korumaya çalışırken toplumun yararını gözettiğimizi hep söyledik. Toplum bu sefer canı ile ödedi bu bedeli. Eskiden başta bamya olmak üzere birçok sebzenin yetiştirildiği bostanlık alana binaları diktiler. Üretimden kopardılar. Bir de bu binaları yönetmeliğe uymadan yaptılar. Bedeli İzmir’imiz, vatandaşlarımız ödedi. Acımız büyük. Umarım ders alınmıştır diyeceğim ama bu ilk değil son da olmayacak gibi. Şehirler büyümek zorunda bu bir gerçek. Ama büyüme olurken bu alanlar zemini sağlam, tarım arazisi vasfı olmayan bölgelerden seçilmeli. Konunun uzmanı inşaat mühendisleri gibi ilgili odalar. Biz sadece tarım arazilerine yapılan yapılaşmanın hem ülke tarımının geleceğine hem de uygun yapılmayan yapılaşmanın sonuçlarına dikkat çekebiliriz” diye konuştu.
Haber Merkezi