Sayfa Yükleniyor...
Ayçiçek yağına gelen zam tüketicinin gündem maddesi… Stantlardaki fiyatlar ‘yağ gibi üste çıkarken’, yetkililer döviz kurundaki yükselişi işaret edip, ille de “üretim” vurgusu yaptı
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
Ayçiçek yağının fiyatı her geçen gün yükselmeye devam ederken çoğu markette kaydedilen görüntüler durumun ehemmiyetini bir kez daha gözler önüne serdi. Vatandaşlar tarafından paylaşılan market önü kuyrukları ise sosyal medyada adeta viral oldu. Stanttaki fiyatlar ‘yağ gibi üste çıkarken’ tüketiciler, bu gidişle yemekte kullanılacak bir gıdanın kalmayacağını söyledi. Konuya ilişkin çoğu yetkili hammadde kaynaklı sıkıntıdan dolayı sadece bir tane ayçiçek yağı alınması gerektiğini söylüyor.
Fakat gazete olarak görüşlerine yer verdiğimiz alanında uzman isimler durumu farklı bir açıdan değerlendirerek, ithalatın çözüm olmadığını, tarım politikalarının derhal gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.
TAĞŞİŞ SAHTEKARLIĞI YAŞANABİLİR!
Alım gücünün gün geçtikçe düştüğünü kaydeden TÜKODER Genel Başkanı Aziz Koçal, “Fakat buna paralel olarak temel gıda ihtiyaçlarında ne yazık ki fiyatlar artmaya başladı. Her üretim girdisindeki maliyetlerde artış yaşanıyor. Kurdaki yükseliş mazottan tutun, gıda malzemelerine kadar fiyatları arttırdı. Sadece vatandaşın değil aynı zamanda yağı üreten çiftçinin de alım gücü düşmeye başladı. Kısacası yoksul gittikçe yoksullaşıyor, zengin daha da zenginleşiyor. Yoksulun ekmeğini bandığı bir yağı vardı. Artık o da lüks oldu” çıkışında bulundu. ‘Gizli zam’ olayına da dikkat çeken Koçal, “Denetim şart. Gerekli denetimlerin yapılarak bu fiyat artışlarının nedeni sorgulanmalıdır. Tüketici de bir önceki aldığı ürün ile yeni aldığı ürün arasındaki fahiş fiyat artışı olduğunu gözlemliyor ise bunları Ticaret Bakanlığı bünyesinde kurulan Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruluna şikayet edebilirler” ifadelerini kullandı. Ayçiçeği fiyatlarının olağanüstü artması nedeniyle yağlarda tağşiş sahtekarlığının yaşanacağını bir kez daha hatırlatan Koçal, son olarak, “Fiyatı böylesine hızlı artan ürünlerde, gıda sahtekarları daha ucuz yağlar katıştırarak satma yoluna gidebilir. Tarım Bakanlığı'nın sıvı yağ tağşiş denetimlerine ağırlık vermesi gerekir” uyarısını yaptı.
ÇÖZÜM: ÜRETİM!
“Dünyada en çok ayçiçek yağı ithal eden ülke biziz” diyen Ali Ekber Yıldırım da fiyat artışlarının nedenini döviz kuruna ve ‘üretimsizliğe’ bağladı. AB'nin toplamından daha fazla ithalat yapıldığını aktaran Yıldırım, “Üretmediğimiz için fiyatlar döviz kuruna bağlı oluyor. Şu an 5 litrelik ayçiçek yağının fiyatı 95 TL oldu. Bu fiyatların artacağını düşünüyorum… Siz üretmezseniz, ithal ederseniz paranızı dışarıya akıtmış olursunuz. Kendi çiftçimizi desteklemeseniz, ithalat yapanları beslerseniz ithalattan geçinenleri desteklemiş olursunuz. TÜİK'in verilerine baktığımız da mesela yağlı tohumlarda, ayçiçeğinde bu sene bir miktar artış var ama buna rağmen fiyatlar düşmüyor. Tüketici isyan ediyor. Ayçiçek yağı 95 lira şu anda. 100 lirayı da yakın zamanda görecek. Çünkü dünyada fiyatları artıyor. Birde gümrük vergisi sıfırlandı. Fakat bu gümrük vergisinin sıfırlanmasının üreticiye de, devlete de, tüketiciyi de bir yararı olmuyor. Ürün aldığınız ülkedeki ihracatçıya ve oradaki üreticiye yönelik bir destek sağlamış oluyorsunuz. Tabi burada üretimi arttırmadıkça ithalata bağımlılık gerçekten sizi zorluyor ve fiyatları kontrol etmeniz çok zor. Tablolara baktığımızda Türkiye dünyadaki ayçiçeği ithalatının yüzde 37’sini yapıyor ve bu da dünya liderliği. Yani 29 ülkeli Avrupa Birliği’nden bile daha fazla ayçiçeği ithalatı yapıyoruz. Biz bunu kendimiz üretirsek bunların hiçbirine gerek kalmayacak. Hatta ayçiçeği ihraç edebilecek bir ülke olmamız gerekiyor” bilgisini paylaştı.
ÜRETİMİ ARTIRMAK ZORUNDAYIZ!
Ayçiçeğinin, içerdiği yüksek yağ oranı nedeniyle yağlı tohumlar içinde önemli bir yere sahip olduğunu kaydeden TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı İbrahim Uğur Toprak ise “Dünyada üretilen ayçiçeği tohumunun yaklaşık %90’ı yağ için işlenmekte geri kalan kısmı ise çerezlik olarak tüketilmektedir. Ayçiçeği tarımı dünyada en fazla Rusya, Ukrayna, Avrupa Birliği, Arjantin ve Çin’de yapılmakta olup, Rusya, Ukrayna ve Avrupa Birliği dünya ayçiçeği üretiminin %72,5’sini gerçekleştirmektedir. Ülkemizde ise yağlık ayçiçeği, ağırlıklı olarak Trakya Bölgesi ve Konya’da üretilmektedir. Yağlık ayçiçeği üretiminde sürdürülebilirliğin sağlanması ve arz açığının giderilmesi amacıyla desteklenmesi oldukça önemli olup üretimi artırmak zorundayız. Tüm veriler ışığında bir üretim planlaması yapılmalı, destekler artırılmalı, dışa bağımlılığı azaltıp üretici ve tüketiciyi koruyacak politikalar uygulanmalıdır.
KOOPERATİFÇİLİK DESTEKLENMELİ
Toprak, sözlerine şöyle devam etti: “Tarımda ‘milli ve yerli’ söyleminin gereği, taşıma suyla değirmeni döndürmeye çalışmak yerine kendi öz kaynaklarımıza yönelmektir. Tarım açısından zengin kaynaklara sahip olan ülkemiz, 83 milyon insanı rahatlıkla besleyecek toprak büyüklüğü ve verimliliğine sahiptir. Tarım politikaları ivedilikle gözden geçirilmeli, kooperatifçilik desteklenmelidir. Tarımsal girdi fiyatlarının ucuzlatılması ile başlayacak reform hareketi, getirilecek muafiyet ve özendirmelerle yükseltilmeli, ülke insanının ihtiyacı olan bitkisel ve hayvansal üretim gerçekleştirilmelidir. Tarım politikalarının temel hedefinin ülke nüfusunu nitelik ve nicelik olarak besleyecek bir tarımsal üretim düzeyinin sağlanması gerektiğini, doğru ve yeterli beslenmede gıda çeşitliliğinin önemli olduğunu ve bunu ancak yerli tarım, yerli üretimle sağlayabileceğimizi, halkımızın herkes gibi sağlıklı, kültürel açıdan uygun ve sürdürülebilir gıdaya ulaşma hakkı olduğunu savunuyoruz. Toplumun dengeli beslenmesi için üretmek ve üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak önceliğimiz olmalıdır. Tarımın sürdürülmesi, üreticinin üretimden uzaklaşmaması hayati bir önceliktir. Atılan her adımda, hedefin sürdürülebilir üretim olduğu akıllardan çıkartılmamalıdır. Ana gıda maddesini ithal eder duruma gelen ülkemizde artık ithalatı genişleterek yapılan hataları tekrarlamak yerine daha ciddi ve bağlayıcı kararlar alınması gerekmektedir. Tarımın, serbest piyasa koşullarına terk edilemeyecek kadar stratejik bir sektör olduğu ve gelişmiş ülkelerce de böyle yönetildiği akıldan çıkartılmamalıdır.”
HALKIMIZIN HERKES GİBİ…
“Tüketicinin güvenli ve ucuz gıda tüketebilmesi, üreticinin hak ettiği kazanca ulaşarak üretimini sürdürmesi ve sanayicinin uygun fiyatlarla yeterli miktarda hammaddeye kavuşması için ithalat yapılmamalı, piyasaya müdahale edilmeli, politikaların belirlenmesine yönelik olarak tüm paydaşlarla sürekli değerlendirmeler yapılmalıdır” ifadelerini kullanan Toprak, “Gıda egemenliğinin; ülkelerin tarım, depolama gibi gıda kaynaklarını belirleme ve yönetme hakkı olduğuna inanarak, kalıcı çözümün yardımlarla ya da hibelerle sağlanamayacağını, kırsal kesimde teşvik ve sosyal korumaya yönelik politikaların en üst seviyelere çıkarılması gerekir. Tarım politikalarının temel hedefinin ülke nüfusunu nitelik ve nicelik olarak besleyecek bir tarımsal üretim düzeyinin sağlanması gerektiğini, doğru ve yeterli beslenmede gıda çeşitliliğinin önemli olduğunu ve bunu ancak yerli tarım, yerli üretimle sağlayabileceğimizi, halkımızın herkes gibi sağlıklı, kültürel açıdan uygun ve sürdürülebilir gıdaya ulaşma hakkı olduğunu savunuyoruz.”
PANDEMİ SÜRECİNDE BİR KEZ DAHA ANLADIK!
Aile çiftçiliğinin, biyolojik çeşitliliğin, gıda egemenliğinin ve sağlıklı beslenmenin temel unsuru olduğunu hatırlatan Toprak, “Gelişmiş ülkelerde yok olmaya yüz tutmuş ve tekrar dönülmek istenilen aile tarımı ve küçük çiftçilik konusunda ülkemiz daha şanslı bir konumdadır. Yukarıda saydığımız gerekçelerle diyoruz ki; tarımda ve tarımsal üretimde önemli bir girdi sağlayan, yerel anlamda üretime ciddi destekleri olan ve geleneksel üretim girdilerini kullanarak bugünden yarına ulusal bir birikim ve geçmişin oluşturulmasında önemli katkıları olan aile tarımcılığı ya da küçük çiftçilik mutlaka desteklenmelidir. Paramız var ki ithal ediyoruz mantığından vazgeçilmelidir. Unutulmamalıdır ki, ithal etmek yerine üreticiyi destekleyip tüketiciye güvenilir gıdayı ulaştırmak devletin asli görevlerinden biridir ve bunun ne kadar önemli olduğunu pandemi sürecinde bir kez daha anladık” sözlerine dikkat çekti.
Haber Merkezi