- Gündem
- 17.05.2025 00:57
Gediz Havzası’nda meydana gelen kirliliğin halk sağlığını ciddi oranda etkilediğini vurgulayan Gema Vakfı Genel Başkanı Kilimcigöldelioğlu, üniversite hastanelerinde bütün kemoterapi odalarının dolduğunu iddia etti
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
Gediz Havzası Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma, Çevre ve Kalkınma Vakfı (Gema) Vakfı Genel Başkanı Şener Kilimcigöldelioğlu, Gediz Havzası’nda yaşayan halkın kanser hastalığına yakalandığını ve kanser vakalarında sayının her geçen gün arttığını iddia etti. Gediz Havzası’ndaki kirlilik için vakıf olarak yıllardır mücadele ettiklerini söyleyen Başkan Kilimcigöldelioğlu, özellikle tarımsal sulamadan kaynaklanan kirliliğin kanserde en önemli unsur olduğunu dile getirdi. Ege Üniversitesi Hastanesi olmak üzere kentte hizmet veren birçok üniversite hastanelerinde bütün kemoterapi odalarının dolduğunu, koridorlar da dahi kemoterapi yapıldığını iddialarını bizlerle paylaşan Kilimcigöldelioğlu, Gediz Havzası’nda yetiştirilen ürünlerin büyük bir kısmında ağır metal kirliliğinin görüldüğünü, bunun da doğrudan insanları ve hayvanları etkilediğini açıkladı.
Doğayı ve yurttaşı etkileyen bir başka tehditten de bahseden Başkan Kilimcigöldelioğlu, fosfor ve azot atıklarından ötürü meydana gelen deniz salyasının belki de çok yakın bir zamanda Ege Denizi ve İzmir Körfezi’ni tehlike altında bırakacağını aktardı.
DENETLEME YAPILMASI ŞART
Gediz Nehri’ndeki sanayi atıklarından ve tarım ilaçlarından oluşan kirlilik nedeniyle bölgede yaşayan herkesin kansere yakalanma olasılığının arttığını vurgulayan Kilimcigöldelioğlu, şunları kaydetti: “Gediz Havzası’nda yaşayan halkımızda kanser olayları gittikçe artıyor. Gediz Nehri’ndeki tarımsal sulamadan kaynaklanan kirlilik kanserde en önemli unsurlardan biri. Gediz Havzası’nda yaşayan insanlarda kanser bulgusuna sık sık rastlanıyor. Üniversite hastanelerinde bütün kemoterapi odaları dolu, koridorlar da dahi kemoterapi yapılıyor.”
“Gediz Havzası’nda yetiştirilen ürünlerin büyük bir kısmında ağır metal kirliliği söz konusu” ifadelerini kullanan Kilimcigöldelioğlu, “Bu da doğrudan insanları ve hayvanları etkiliyor. Gediz Nehrini kirleten unsurlardan bir diğeri olan tarım ve ot ilaçlarında denetleme yapılması şart. Vatandaşlarımız halk sağlığı konusunda bilgilendirilmeli” dedi.
AĞIR BİR EROZYON VE ÇÖLLEŞME TEHDİDİ
Gediz Havzası’ndaki bütün arazilerde toprak, yaprak ve su tahlillerinin yapılması gerektiğini söyleyen Başkan Kilimcigöldelioğlu, “Ayrıca suların potansiyelini belirlemek için oksijen ihtiyacı ve kimyasal oksijen ihtiyacı gibi kirlilik analizleri yapılmalı. Su ve toprak tahlilleri için Tarım ve Orman Bakanlığı teşvik vermeli ve arazideki su miktarına göre üretim planlaması yapılmalı. Küresel ısınmanın etkisinde, ağır bir erozyon ve çölleşme tehdidi altında bulunan Gediz Havzası’nda acilen toprak ve su kaynaklarını koruma önlemleri alınmalı. Gema Vakfı’nın önderlik ettiği ve başarmak için büyük bir çaba sarf ettiği yasal ve yönetsel organizasyonlar bir an önce yaşama geçirilmeli” bilgisini paylaştı.
10 YIL İÇİNDE İÇME SUYU BULAMAYACAĞIZ
Deniz salyasının, fosfor ve azot atıklarından ötürü meydana gelen tek hücreli canlılar olduğunu belirten Başkan Şener Kilimcigöldelioğlu, “Deterjan, tarımsal ilaç ve gübre atıkları, bazı organize sanayi ve belediyelerin evsel atıkları denize deşarj ediliyor. Dolayısıyla denizde kirlilik meydana geliyor. Belki de çok yakın bir zamanda Ege Denizi ve İzmir Körfezi deniz salyasından ötürü tehlike altında olacak. Ayrıca Gediz Havzası OSB müşterek atık su arıtma tesislerinde deşarjını sağlayacak, toplama ve derin deşarj sistemi uygulama projesini büyütecek olan Gediz Nehri’nde, derin deniz deşarjı kurulmalı” dedi.
Gediz için acilen tedbir alınması gerektiğini vurgulayan Kilimcigöldelioğlu, aksi halde 10 yıl içinde içme suyu bulamayacağımızı ve Ege Bölgesi’ndeki tarım arazilerini kaybedeceğimizi de gündeme getirdi. Başkan Kilimcigöldelioğlu, özellikle Manisa-Salihli-Kula ve Uşak’ta vatandaşların musluklardan akan içme suyunu kullanamadığını, hazır su alarak ihtiyaçlarını giderdiğini belirtti.