Geleceğin hekimleri de göç yolunda

Sağlık alanındaki krizlerin gölgesinde mezun olmayı bekleyen tıp öğrencileri, hekimlerin yaşadığı sorunları gördükçe tercihlerini sorgular hale geldi. Geleceğin doktorları, “Bu topraklarda iyi hekimlik yapmak istiyoruz” diyor ancak yurt dışına gitmeyi de seçenek olarak önlerine koyuyor


  • Oluşturulma Tarihi : 15.12.2021 07:18
  • Güncelleme Tarihi : 15.12.2021 07:18
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Geleceğin hekimleri de göç yolunda

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Sağlık emekçileri bugün ülke genelinde iş bırakma eylemiyle, enflasyon karşısında her geçen gün eriyen maaşlar ve ağır çalışma koşullarına dikkat çekmeyi amaçlıyor. Türk Tabipler Birliği’nin grev çağrısına katılanlar arasında dersleri boykot kararı alan tıp öğrencileri de yer alıyor. Kurdaki dalgalanmaların gölgesinde peş peşe gelen zamlarla derinleşen ekonomik kriz, toplumun tüm kesimlerine olduğu gibi eğitim masraflarının yüksek olduğu tıp öğrencilerine de geçim derdi yarası açıyor. Öyle ki, bazı tıp kitaplarının fiyatı ya da staj döneminde ihtiyaç duydukları steteskopun maliyeti neredeyse üç aylık burslarına denk geliyor. Ancak onları asıl endişelendiren, uzun çalışma koşulları, düşük ücret, şiddet, mobbing ve gelecek kaygısı... Sağlık alanındaki krizlerin gölgesinde mezun olmayı bekleyen tıp öğrencileri, mesleğini eline almış hekimlerin yaşadığı sorunları gördükçe tercihlerini sorgular hale geldi. “Bu topraklarda iyi hekimlik yapmak istiyoruz” diyen ancak yurt dışına gitmeyi de seçenek olarak önlerine koyan geleceğin doktorları, sorunlarını ve kaygılarını anlattı.

5 ARKADAŞIMDAN 4’Ü

İzmir’de yaşayan Çağrı Sözer, 22 yaşında. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyor. Pek çok öğrenci gibi o da ilk olarak ekonomideki kötü gidişatın açtığı yaraları anlatıyor. Doktorların yaşadığı sorunlar 4’ncü sınıf öğrencisi Sözer’i şimdiden endişelendiriyor. Son dönemde peş peşe açılan üniversitelerin tıp eğitimine olumsuz etkisine de değinen Sözer, “Derslerimiz kalabalık, bu problem belki teorik derslerde çok göstermiyor kendisini ama gerek anatomi dersleri veya hasta başı uygulamalar gibi aktif derslerde kişi sayısı çokluğu elbet beraberinde olumsuzlukları getiriyor. Temel yaşam malzemeleri bile her gün önceki fiyatını ikiye katlarken, biz gençler ruhumuzu dinlendirmek için herhangi bir etkinlik yapamaz olduk. Hiçbir hobiyle ilgilenemiyoruz. Açıkçası ilerde ne olacak öngöremiyoruz ve bu bizi endişelendiriyor. Konuştuğum her 5 arkadaşımdan 4’ü yurt dışına gitmeyi düşünüyor. Şimdiden ayarlamalar yapmaya başlayanlar bile var. Sağlıkta şiddet, hastane içi mobbing, hekimin toplum içinde gün geçtikçe saygı ve değer kaybetmesi, insanca olmayan çalışma koşulları ve bütün bu olumsuzluklara rağmen de maddi ve manevi geri dönüşünün gün geçtikçe azalması kaçınılmaz olarak bu tabloyu ortaya çıkarıyor. Kimle konuşsam gönül rahatlığıyla ‘Burada kalmak istiyorum’ diyebilen biri yok. Bu sadece bizde de böyle değil mezun olmuş hatta uzmanlığını eline almış insanlarda da böyle. Bundan 5-10 sene sonra ne hasta bakacak uzman doktor, ne de yeni öğrencileri eğitebilecek bugünküler kadar kalifiye profesör hocalar bulabileceğiz. Yurt dışı konusunda ben de kararsızım. Türkiye’de kalmayı çok isterim ama değmez diyorum bazen. Keza bir öğrenci olarak, bir hekim olarak, bir insan olarak değer gördüğümü-göreceğimi düşünmüyorum” dedi.

TERCİHLERİMİZİ SORGULAR HALE GELDİK

Özgün Deniz Vural da, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyor. 4’ncü sınıf öğrencisi Vural, hekimlerin yaşadığı sorunları gördükçe tercihlerini sorgular hale geldiklerini vurguluyor: “Günümüz ekonomik koşullarının giderek artan zorlayıcılığı, eğitim hayatımıza vermemiz gereken dikkat ve emeğin yerini ekonomik kaygılara bırakmasına sebep olmuştur. Mesleğini eline almış değerli hekimlerin sosyal anlamda yaşadıkları şiddet ve mobbing gibi sorunlar bizi caydırmakta, yapmış olduğumuz tercihleri gözden geçirmemize sebep olmaktadır. Bahsetmiş olduğum sorunlar net bir şekilde çözülememekle birlikte giderek arttığı için bazı hekimler ve hekim adayları, yurtdışındaki mesleki imkanları değerlendirmeyi düşünmekte hatta değerlendirmekteler. Ben kendi adıma bunu mevcut sorunlara bir etkisi olmayan kişisel bir çözüm olarak görüyorum. Açıkçası kendim düşünmüyorum çünkü yurtdışında hekimlik yapmak ırkçılığa maruz kalmak ve gurbetçilik gibi başka sorunları da elbette beraberinde getirebilir. Bu yüzden her şeye rağmen ülkemde hekimlik yapmak istiyorum. Ama yine de mevcut şartlar çok daha kötü noktalara gelir ve Türkiye'de hekim olmak çok daha çekilmez bir konum olursa ben de hekim göçünün bir parçası olmayı aklımdan geçirebilirim.”

KORKUYLA GİRMEK İSTEMİYORUM

Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyan İzzet Karahan’ın hedefi de pek çok hekim gibi yurt dışına gitmek... Çünkü ekonomik krizin, paranın ve emeğin değersizleşmesinin, doktorların uğradığı şiddetin canını çok sıktığını söylüyor: “Ülkemizde öğrenciden bile kemer sıkması isteniyor. Sürekli ay sonunu nasıl getireceğimizi düşünmek zorundayız. Her öğrencinin yaşadığı ekonomik zorlukların yanı sıra bir de mesleği sorunlar sebebiyle endişeliyiz. Hekim göçü hepimizin yarası... Çünkü kimse evini, toprağını ve halkını bırakmak istemez. Fakat içinde bulunduğumuz kötü koşullar altında bedensel ve ruhsal sağlığımızı korumak amacıyla buna mecbur kalıyoruz. Ben de asistanlığımı Avrupa’da yapmak, sorunlar çözülünce de ülkeme dönmek istiyorum. Ülkemizde ne yazık ki beyaz önlüğü beyaz kefen olmuş hekimlerimiz var. Ben her gün, hastane kapısından içeri girerken, ‘Acaba bugün darp edilecek miyim, bugün öldürülecek miyim?’ korkusu yaşamak istemiyorum. Bizler insanız ve hekimlerin bu kadar uzun saatler nöbet tutması yıpratıyor. Hastanıza yemene, uykuna dikkat et derken sen uykusuz, aç ve susuzsun. Almanya’daki doktor ile benim aramdaki fark ne?”

SORUNLARA ÇÖZÜM ÜRETİLMEZSE...

Geleceğin hekimlerinin sorun ve kaygılarına ilişkin derlendirmelerde bulunan Türk Tabipleri Birliği Tıp Öğrencileri Kolu da, “Tıp kitapları çok pahalı ve hatta bazı kitaplar KYK bursumuzu üçe katlıyor. Ayrıca giydiğimiz önlük ve üniforma, en önemli yardımcımız steteskopun maliyeti de ciddi boyutlara vardı. Bugün ortalama bir steteskopun fiyatı üç aylık bursumuzu geçmiş durumda. Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) var önümüzde; fakültedeki yoğunluğun üstüne bir de yıllarımızı feda ettiğimiz bir sınav. Bu sınavın giriş ücreti dahi Eylül ayında 500 liraydı. TUS'u kazanıp istediği alanda uzmanlık yapmak isteyen birçok arkadaşımız TUS dershanelerine mahkum ediliyor ve bu dershanelerin ücreti dudak uçuklatan cinsten, 30 binlerden başlayıp 50-60 binleri bulan miktarlara kadar çıkmaktadır. Bir de son sınıfta eğitimimizin son aşaması olan intörnlük var. Adı intörnlük ama gerçekte hastanelerin personel açığını kapatan ucuz iş gücü... İntörnlüğün büyük çoğunluğunu eğitimimiz dışında yer alan angarya işler oluşturmakta. Bizim öncelikli hedefimiz hiçbir zaman yurt dışı olmamıştır. Bu topraklarda iyi hekimlik yapmak istiyoruz. Ancak sorunlar artmaya devam eder ve çözümler üretilmezse birçok arkadaşımızın yurt dışını bir seçenek olarak düşünmeye başlayacağını biliyoruz” açıklamasında bulundu.

Haber Merkezi