Geleneksel tedavide ‘merdiven altı’ uyarısı

Hacamat ve sülük gibi geleneksel ve tamamlayıcı tıp tedavilerinin, Sağlık Bakanlığı onaylı sertifikası bulunan merkezlere yaptırılması gerektiğini belirten GETAT Başkanı Aracı, ‘merdiven altı’ yerlere karşı uyardı


  • Oluşturulma Tarihi : 19.09.2022 05:44
  • Güncelleme Tarihi : 19.09.2022 05:44
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Geleneksel tedavide ‘merdiven altı’ uyarısı haberinin görseli

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

2014 yılında yayımlanan ‘Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Yönetmeliği’yle yasallaşan hacamat ve sülük gibi alternatif tedavi yöntemleri günümüzde Sağlık Bakanlığı onaylı sertifikası bulunan hekimler ya da pek çok hastane bünyesinde kurulan birimler aracılığıyla vatandaşın hizmetine sunuluyor. Yasal düzenlemeye rağmen herhangi bir ruhsat ve yetkisi bulunmayan ‘merdiven altı’ merkezlerin ise bir türlü önüne geçilemiyor. Halk sağlığını tehdit eden bu ‘merdiven altı’ merkezlerin ilanlarına internette yapılan araştırmalar sonucu ulaşmak mümkünken, ‘şifacı’ adı verilen kişiler tarafından uygulanan tedaviler ölüme kadar varan sonuçlara sebep olabiliyor. Hacamat, sülük gibi tedavileri uygulayan çok sayıda sertifikasız ve ‘merdiven altı’ yer bulunduğuna dikkat çeken İzmir Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Derneği (GETAT) Başkanı Deniz Aracı, “Kime, nereye, hangi uygulamayı yaptırdıklarını sorgulasınlar. Her gördükleri sertifika yetkilendirilmiş değildir. Ne yazık ki herhangi bir yerden alınmış sertifikayı duvara asarak işlem yapan çok sayıda kişiyle karşılaşıyoruz” uyarısını yaptı.

HEKİMLERİ VE HALKI BİLİNÇLENDİRİYORUZ

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Aracı, 28 yıllık bir hekim. 2014 yılında yürürlüğe giren Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği’nin ardından eğitim sertifikalarını alarak yola devam eden Aracı, bu alanda çalışan hekimlerle birlikte kurdukları GETAT’tan bahsederek, “Geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanıyla uğraşan hekim, diş hekimi ve psikolog arkadaşlarla beraber yola çıktık. Kurucusu olduğum derneğin başkanlığını da yürütüyorum. Tamamlayıcı ve destekleyici tedavilerle beraber bütüne yönelik iyileştirme ve koruyucu hekimlik adına çalışmalarımızı yürütüyoruz. Derneğimiz bunun sertifikasyon sahibi yetkilendirilmiş kişiler tarafından yapılmasının önemi üzerine hem hekimleri hem halkımızı bilinçlendirmek amacıyla projeler üzerinde çalışıyor. Eğitim ve yetkilendirmelerimizi aldıktan sonra yönetmelik çerçevesinde branşımız dahilinde hizmetlerimize devam ediyoruz” dedi.

SERTİFİKALI HEKİMLERİ TERCİH EDİN

Hipnoz, hacamat, sülük gibi bazı geleneksel ve tamamlayıcı tıp tedavilerinde sertifikasız ve ‘merdiven altı’ uygulamalar olduğuna dikkat çeken Aracı, “Eğitsel hipnoz çalışmaları konusunda hipnoterapiden destek alan öğrencilerin başarılarına nasıl destek olduğunun sonuçlarını görmeye başladık. Türkiye’nin birçok yerinde eğitim almış kişiler tarafından desteklenen öğrencilerimizin başarıları kamuoyunda sıkça yer alıyor. Fobiler, yeme bozuklukları, bağımlılıklar üzerine de çalışıyoruz. Kişiye özel bilinçaltı çalışmaları yapıyoruz. Bu yüzden bilinçaltı çalışma uygulamalarının, yetkilendirilmiş ve eğitilmiş kişiler tarafından yapılması gerekiyor. Bu kişilerin Sağlık Bakanlığı onaylı sertifika sahibi olması önemli... O yüzden toplumu uyarmak istiyorum bir hekim olarak. Kime, nereye, hangi uygulamayı yaptırdıklarını sorgulasınlar. Her gördükleri sertifika yetkilendirilmiş değildir. Ne yazık ki merdiven altı dediğimiz herhangi bir yerden alınmış sertifikayı duvara asarak işlem yapan çok kişiyle karşılaşıyoruz. Bu mağdurların toparlanması çok uzun sürede ve yorucu oluyor. Hipnozla bilinçaltına giriliyor. Evinizin en mahrem yerine herkesi sokar mısınız? Hipnozla en mahrem yerlere ulaşılıyor. Bu yüzden güvenilir, bu konuda sınırlarını bilen kişilerle çalışılması gerekir. Ama bir merdiven altı dediğimiz yerlerde hipnoterapi yapmaya kalkıldığında eline bistüriyi almış cerrahtan farkları kalmayabilir. Kemeraltı’nda satılan bir sülükle yapılan uygulamanın yaratabileceği sonuçları toplum olarak hepimiz biliyoruz. Bu yüzden konuya hakim ve deneyimli kişiler tarafından yapılması gerekir” ifadelerini kullandı.

YURTDIŞINDAN YOĞUN İLGİ

Çevre illerin yanı sıra yurtdışından da yoğun talep gördüklerini anlatan Aracı, “Geleneksel ve tamamlayıcı tıp, almış olduğumuz tıp eğitimini reddetmez ya da karşı çıkmaz. Bütüncül devam eden bir sistemdir. Ülkemiz için de geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları ile paralel birçok üniversite ve devlet hastanesinde bölümler açılmış ve orada çalışmalar devam etmektedir. Buralarda hizmet veren meslektaşlarımız sertifikasyon eğitimlerini tamamlamış ve yetkilendirilmiş, yine üniversite ve devlet hastaneleri bünyesinde çalışan kişilerdir. İhtiyaçları olduğunda halkımız oralardan yardım alabilir. Yurtdışından özellikle geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarından hizmet almak üzere randevu alıp gelen danışanlarımız oluyor. Kupa tedavisinden, sülük tedavisine, ozon terapiden, hipnoterapiye... Diğer ülkelerde de bu uygulamalar var ancak eğitimleri ve yönetmeliği ile geleneksel tamamlayıcı tıp uygulamalarını uygulayan ilk ülke Türkiye. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Derneği İzmir’de kurulmuş olmasına rağmen tüm Türkiye’ye hatta Avrupa ve ABD’ye ulaşmayı hedefleyen bir dernek olarak yola çıktı. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp için yurtdışından da çok fazla talep var.”

YILLARDAN BERİ UĞRAŞIYORUZ

Geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanında uygulamalara yönelik toplumdaki olumsuz algıya da değinen Aracı, “Bu anlayış ve karşı çıkışlarla yıllardan beri uğraşıyoruz. ‘Hipnoz’ yapıyorum demeye çekindiğimiz dönemler yaşadık. Ama bugün için çok memnunum. Unvanlarında profesör de yazan ve bu alanda sertifikalarını alıp kendi meslekleriyle birlikte yürütmek üzere yola çıkan neredeyse her branştan kursiyerlerimiz var. Tıp bir tane; sadece bildiklerimiz ve daha öğrenmediklerimiz. Öğrenmediklerimiz yanlış anlamına gelmiyor” açıklamasını yaptı.