- Gündem
- 16.06.2025 19:42
Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz her geçen gün daha da derinleşirken, 2021-2022 sınav fiyatları sınava girecek milyonlarca öğrencinin cebini yaktı… Gelir düzeyi düşük olan öğrenciler, sınavdan vazgeçti
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
Sınav ücretlerinin son beş sene içindeki seyri eğitim sisteminde acı bir tablo oluşturuyor! Yapılan bir araştırmaya göre sınav başvuru ücretleri son beş senede yüzde 500’den fazla artarken, öğrenciler ve ebeveynler kara kara düşünmeye başladı… İki yol ayrımı arasında kalan öğrencilerin çoğunluğu başvuru ücretlerini ödemek zorunda kalırken, yaşamlarını dahi idame ettirmekte zorlanan kimi öğrenci de geleceklerini inşa etmelerine yol açan sınavlardan vazgeçiyor! Öyle ki 2020 yılında sınava başvuran aday sayısı 10 milyon 698 bin 552 olarak açıklanırken, bu rakamın 2021’de 8 milyon 763 bin 532 kişiye düşmesi durumun ehemmiyetini tanımlar nitelikte.
Öte yandan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, “2022 KPSS’ye girecek sosyal destek alan vatandaşlarımızın başvuru ücretlerini bu yıl da karşılıyoruz. Zorlu ekonomik koşullar, hiçbir gencimizi gelecek hayallerinden mahrum etmesin. Daima yanınızdayım” duyurusu, öğrenciler için umut oldu. Sosyal medya kullanıcıları, “Ankara’ya taşınalım” yorumlarında bulunurken, İzmir ve diğer şehirlerin yerel yöneticilerinden de benzer desteklerin gelmesi talep edildi.
ÖĞRENCİLERİ MÜŞTERİ OLARAK GÖRÜYORLAR!
Memur olabilmek için neredeyse 4 kez KPSS sınavına girdiğini ancak bu sene fiyat artışı dolayısıyla giremeyeceğini aktaran bir öğrenci, şunları kaydetti: “Ülke ekonomisinin son bir kaç yıldır en iyi gelir kaynaklarından biri de sınav ücretleri sanırım. Her sene bu kadar yükselmesinin başka bir izahı yok! 2017 yılında üniversiteden mezun oldum. O yıldan beri bütün KPSS sınavlarına girdim. Ücretler her geçen yıl katlanarak arttı. Buna mantıklı bir açıklama yapanı henüz görmedim. Öğrencileri birer müşteri olarak gören bu sistem devam ettikçe maalesef ki fiyatlar bize her seferinde ‘yok artık’ dedirtmeye devam edecek. Bu söylediklerim yalnızca ÖSYM’nin yaptığı sınavların ücretleri için değil tabii ki. Bekçilik, polislik, askerlik ve buna benzer birçok meslek grubunun sınav ücretleri fahiş seviyelerde. Henüz iş sahibi olamamış, ekonomik özgürlüğü bulunmayan insanlardan böyle ücretler talep edilmesi gerçekten çok çok üzücü bir durum! Eskiden ‘Kapasitemi deneyeyim’ deyip öylesine sınava girerdik, şu an ise denemeyi bırakın girmemiz gereken sınavlardan dahi vazgeçiyoruz… Her şeyden vazgeçmemizi istedikleri gibi geleceğimizden de vazgeçmemizi istiyorlar.”
SINAVLAR ÜCRETSİZ OLMALI
Üniversite mezunu bir başka genç de “Ölçme değerlendirme yöntemlerinden sadece biri olan sınav bir eğitim sisteminde mutlaklaştırılırsa öğrenci ve velilerin hedefi de bu sınavları aşabilmeye odaklanmak olur. Sınav odaklı eğitim sistemi aynı zamanda dershane, etüt merkezleri, özel okullar anlamına da gelmektedir. Ortaya çıkan tablo ticarileşmiş bir alandır. Öğrencilerin geleceğini belirleyen sınavlar, kazanç yolu değildir! Sınavlar ücretsiz olmalı. Ticarileşmiş bu alanda sınavlar aynı zamanda bir kazanç yoludur. Çünkü başka çare bırakılmamıştır. Ücretsiz olması gereken sınavlar ücretlendirilmemeli! Ücretlerin her yıl zamlanması ranta, kazanca, kâra odaklanmış ticarileşmiş eğitim sisteminin bir ürünüdür” bilgisini paylaştı.
STRES KAYNAĞI 3 HARFLİLER!
Özel sektörde Tarih-Anayasa Öğretmenliği yapan Cumali Yıldız ise şöyle bir sitem de bulundu: “Gençler için bir stres kaynağı olan 3 harfliler (YKS, TYT, AYT, MSÜ) için artık bilgi birikimi yetmiyor. Maddi birikim de şart. Maddi birikim diyorum çünkü birçok öğrencinin sınava girmek için para biriktirdiğine şahit oluyoruz. Eğitim hakkının temel hak ve ödevlerden olduğunu biliyorsak ve anayasamıza göre sosyal bir devletsek, sınav ekonomisi neden? Kağıt, kartuş gibi üretim maliyetlerinin artması veya yakıt zamları ile dağıtım maliyetlerinin artmasının sorumlusu öğrenciler mi? İstikbalimiz olan gençlere sahip çıkmalıyız. Ailelerine destek olmalıyız. Eğer bir şeyden tasarruf yapılmayacaksa o da eğitim olmalı. Vicdan ve eğitimle kalın.”
SÜREÇ BURUK GEÇİYOR
TYT ve AYT olarak iki oturumdan oluşan üniversite giriş sınavı bu yıl 18-19 Haziran’da yapılacak. Geçen yıl (2021) Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) başvuran öğrenci sayısı toplam 2 milyon 433 bin 219 oldu. Bu yıl üniversite sınavına girecek öğrenci sayısının 2 milyon 433 bin 219 olması bekleniyor. Üniversite sınavına girecek olan öğrenciler öncelikle TYT sınavına, ardından da AYT sınavına girecek. Bu iki sınav sonucunda alınan puanlar toplanarak, öğrencilerin kazandıkları üniversiteler belirlenecek. Yaşanan ekonomik kriz sonucu artan ücretler nedeniyle, milyonlarca öğrenci ve velinin heyecanla beklediği süreç buruk geçiyor. 2017-2022 yılları arasında tek oturum sınav ücreti yüzde 200’den fazla yükselirken, çift oturum ücreti yüzde 500 oranında arttı.
SON BEŞ YIL
Geçen yıl çift oturum 2021 YKS sınav ücreti 270 lira iken, tek oturum fiyatı 90 lira olarak belirlenmişti. 2022 yılında, yaşanan ekonomik krize rağmen fiyatlarda ciddi bir artış yaşandı. Tek oturum fiyatı 115 lira, çift oturum fiyatı ise 345 lira olarak öğrenci ve velilere yansıdı. Son beş yılın sınav ücretlendirmeleri şöyle:
Yıllara göre YKS çift oturum ücretleri:
2022-345 TL
2021-270 TL
2020-210 TL
2019-150 TL
2018-100 TL
2017-60 TL
Yıllara göre YKS tek oturum ücretleri:
2017-35 TL
2018-50 TL
2019-75 TL
2020-70 TL
2021-90 TL
2022-115 TL
ÖĞRENCİLER ÖSYM İÇİN GELİR KAPISI MI?
ÖSYM’nin kurumsal raporları da durumun ehemmiyetini gözler önüne seriyor. Kurumun, 2017 yılında sınavlardan 525 milyon 768 bin lira, 2018 yılında 622 milyon lira, 2019 yılında 546 milyon 26 bin lira, 2020 yılında 860 milyon 512 bin lira, 2021 yılında ise 767 milyon 630 bin lira gelir elde ettiği öne sürülüyor. 2020 yılında sınava başvuran aday sayısı 10 milyon 698 bin 552 olarak açıklanırken bu rakam 2021’de 8 milyon 763 bin 532 kişiye düştü. ÖSYM’nin personel giderlerinin, SGK primlerinin, mal ve hizmet alım giderlerinin, cari transferler giderlerinin de sınavlardan toplanan paralarla karşılandığı iddia ediliyor. ÖSYM’nin 2021 yılı geliri 767 milyon 630 bin 225 TL olarak kayıtlara geçerken, giderinin ise 776 milyon 223 bin 551 TL olduğu aktarıldı. ÖSYM aradaki yaklaşık 8.6 milyon liralık olumsuz farkın oluşma nedenini ise Kovid-19 nedeniyle salonlara seyrek öğrenci alınması, nakliye ve sağlık gereçleri için yapılan harcamalara bağladı.
İzmir'in Saat Kulesi gece saatlerinde büyüledi
Munzur’un Taşları Sanata Dönüşüyor