“Gençler değer bilmiyor”

İzmir’in tarihi Havra Sokağı’nın en eski esnafı, 95 yaşındaki ‘Turan Dede’ ile çarşı tarihini konuştuk


  • Oluşturulma Tarihi : 07.10.2016 09:20
  • Güncelleme Tarihi : 07.10.2016 09:20
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Gençler değer bilmiyor”

EMİRCAN IŞILDAK – ÖZEL HABER

İzmir’in Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda bulunan tarihi Havra Sokağı’nda, 68 yıldır seyyar satıcılık yapan ve Havra Sokağı’nın en eskisi durumunda bulunan emektar Turan Dilek, sokağın tarihine ve yaşama dair önemli açıklamalarda bulundu.

Ticarete ilk başladığı günden bu yana yalnızca limon ve yaprak satan 95 yaşındaki ‘Turan Dede’, “20 yıl sırtımda yük taşıdım, hamallık yaptım. Şimdiki gençler iş beğenmiyor, değer bilmiyor” yorumunda bulundu.

“1946’DAN BERİ İZMİR’DEYİM”

Kente geliş öyküsünü anlatan Dilek, gençlerin çalışmamasına dert yandı. Zorluklarla ve imkansızlıklar içinde emek verdiğini vurgulayan Dilek, “1946 yılında asker olarak İzmir’e geldim. 36 ay bu kentte askerlik yaptım. Aslen Malatya Arapgirliyim. İzmir’e geldiğim zaman Havra Sokağı Küçük Karaosmanoğlu Han’da 10 yıl bekçilik yaptım. 20 sene hamallık yaptım, sırtımda yük taşıdım. O zaman hiçbir imkan yoktu. Araba yoktu, ulaşım yoktu. Çarşının yükünü çektim. Benim çektiğim çileyi hiçbir genç insan çekmez. Gençler şimdi çalışmamak için bahane buluyor, işten kaçıyor” dedi.

“BİR METRE BEZ İÇİN KOŞTURDUM”

Çok küçük yaşta babasını kaybettiği için nüfusa geç yazdırıldığını, asıl yaşının 100’ü geçtiğini de belirten Dilek, “Babam vefat ettiğinde ben 6 aylıktım. Dolayısıyla beni kimse alıp nüfusa yazdırmamış. Nüfus olayını da ilk defa muhtarın yanına gittiğimde tesadüfen öğrendim. O zamanlar muhtarlar bir metre kumaş verirdi. Ben de muhtarımızın yanına gidip kumaş bez istediğimde benden nüfusumu istedi. Öyle olunca iki komşumuzla birlikte gidip nüfusa kayıt yaptırdık. Ben anca nüfus aldıktan sonra bir metre bezi alıp anneme kıyafet diksin diye verebildim. Maalesef bizler böyle şartlarda dünyaya geldik, büyüdük. Şimdilerde ne yazık ki değer bilinmiyor. Her şeye kolay ulaşılıyor. Sokaklara atılmış ekmek görüyorum. Biz açlık çektik, sefalet çektik. Değer biliyoruz” değerlendirmesini yaptı.

GENÇLERE TAVSİYE

Gençlere de tavsiyelerde bulunan Dilek, “Hayat şartları zor diyorlar, hayat pahalı diyorlar. Ben katılmıyorum. Herkesin ellerinde binlerce liralık telefonlar var. Ama ceplerde para yok. Bir paket sigaraya 10 tane ekmek alınıyor. Bir evde 4-5 nüfus var. Bir paket sigara yerine 10 ekmek alsan, bir evin karnı doyar. Ekmek parasını gidip sigara için harcıyorlar. Ben ömrü hayatım boyunca iki sene sigara içtim. Ama baktım öksürmeye, hasta olmaya başlıyorum. Derhal elimden attım ve bıraktım. Gençlere tavsiye ediyorum, öğüt veriyorum; Sigarayı içmeyin, bırakın” dedi.

“KAHVEHANELER TEMBEL YATAĞIDIR”

“Asla yemek seçmem. Allah ne verdiyse onu yerim. Doğal beslenirim. Ama her zaman az yerim. Çok yemek yemeyin, zarar verir” diyerek uzun yaşın sırrını da açıklayan Dilek, Havra Sokağı’nda eskiden bolluk ve bereketin daha yüksek olduğunun altını çizerek, “Eskiden bu sokakta 7-8 tane havra vardı. Ağırlıklı olarak Yahudi vatandaşlar yaşardı. Çok iyi hatırlarım; Yahudi komşularımız Ramazan ayında bir ay boyunca bize ayıp olmasın diye su içmez, sigara içmezlerdi. Şimdi görüyorum bizim gençlerimiz sigaralarını içiyor, dumanını da neredeyse bize üflüyor. Saygı da kalmadı, anlayış da. Ayrıca çarşıda bolluk ve bereket de daha fazlaydı. O zamanlarda günde 10 kasa limon satardım. Şimdi günde bir kasa limon anca satıyorum, para da kazanamıyorum. Aslında artık gelmemek de istiyorum ama bekleyenim yok. Eşim vefat etti. Kahve alışkanlığım da yok, o yüzden çalışıyorum. Kahve tembel yatağıdır. Bana uymaz” diye konuştu.

Haber Merkezi