- Gündem
- 17.05.2025 00:57
Yoğun akademik programlar, gelecek kaygısı, gittikçe pahalılaşan eğitim masrafları öğrencilerin aşırı stres yaşamasına neden oluyor. Gençlerin bu stres sorununu Psikolog Dr. Murat Sarısoy ile konuştuk
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Amerikan Psikoloji Derneği'nin yaptığı araştırmalara göre gençlerin üçte ikisi çalışma hayatında anksiyeteye bağlı performans düşüklüğü yaşıyor. Gençler arasında stresin en fazla olduğu grup ise üniversite öğrencileri. Yoğun akademik programlar, gelecek kaygısı, gittikçe pahalılaşan eğitim masrafları öğrencilerin aşırı stres ve anksiyeteye varan ruh hali içerisine girmesine neden oluyor.
Eğitimlerinden sonrada stres yaşayan gençlerin üçte ikisinde ise performans kaybı yaşanıyor. Gelişen enformasyon teknolojisiyle birlikte büyüyen Y jenerasyonunun yaşam alışkanlıkları da öncekilere göre farklı. Yapılan araştırmalar gençlerde düzensiz uyku probleminin yüksek derecede olduğunu da gösteriyor.
Gazetemize konuşan Psikolog Dr. Murat Sarısoy, Y jenerasyonu olarak tanımlanan yeni neslin önceki jenerasyonlara göre daha fazla strese maruz kaldığını belirtti. Sarısoy, Stresle baş edebilme konusunda da öncekilere göre daha fazla zorluk yaşıyor bu jenerasyon. Amerikan Psikoloji Derneği tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarına göre gençlerin yüzde 12'sine anksiyete tanısı konulmuş durumda. Bu oran kendilerinden önceki jenerasyonlardan baby boomers'lara göre iki kat daha fazla. Peki ya anksiyete nedir? Anksiyete; nedeni bilinmeyen, içten gelen, belirsiz, korku, kaygı, sıkıntı, kötü bir şey olacakmış duygusudur. Bu duygu kısa süreli ya da anlık olmaktan çok; içten ya da dıştan gelen tehlike veya tehlike beklentilerine karşı oluşan ve süregiden bir tepkidir dedi.
STRESE NEDEN OLAN 8 FAKTÖR
Strese neden olan 8 faktörden bahseden Sarısoy, Anksiyeteyi sadece uykusuzlukla açıklamak tek başına yeterli olmuyor. Kötü uyku alışkanlıklarının yanı sıra yemek öğünlerine gereken önemi vermemek, aşırı kahve tüketimi, sürekli oturmak, telefon kullanımının fazlalaşması, mesai saatlerinin belirsizleşmesi, sürekli evde vakit geçirmek ve anksiyete problemi olan insanlarla dışarı çıkmak gibi başlıklar da stresi arttıran faktörlerden. Ayrıca çocukken stres yaşayanların ileride yeniden stresle yüz yüze geldiklerindeki ruh halinin DNAlarında kalıcı olduğu, bunun da akıl hastalıklarına kadar ileri rahatsızlıklar doğurabileceği de bir gerçek diye konuştu.
STRES KIZLARDA DAHA YÜKSEK
Kız çocuklarının yaşanan stres sonucunda intihara daha çok meyilli olduğunu kaydeden Sarısoy, Kızların bu işaretleri dışarıya daha çok yansıtıyor olmaları veya stresli olduklarını ifade ediyor olmaları mümkündür. Erkekler de streslerini içlerine atıp ifade etmemeyi tercih ediyor olabilir. Ebeveynler için önemli nokta, diyalogları onların cevabına ihtiyaç duyacak şekilde yapmak ve genç çocuklarıyla sıklıkla konuşmaktır. Ebeveynlerin çocuklarının hayatındaki stresi fark etmesi mutluluk vericidir, fakat stresin nasıl ortaya çıktığını anlamaları da önemlidir. Sadece söyledikleri kriter değildir. Bu stresi sinirli bir şekilde dışa yansıtan veya bu durumlarda öfkelenen çocuklar da vardır. Gerginlik yıkıcı alışkanlıklara neden olabilir. Bunlar sorulduğunda ebeveynler aşırı yemenin en sık karşılaşılan davranış olduğunu söylemişlerdir, hem kızların hem de erkeklerin yüzde 15inde görülüyor. Kendine zarar verme ikinci sırada. Kızlarda yüzde 9, erkeklerdeyse yüzde 3 oranında. Genç kız aileleri, kızlarında beş alanda yüksek seviye stres nedenleri gözlemlediklerini belirtti. Bu beş alan şöyledir: Arkadaş (yüzde 38, erkeklerde yüzde 20), iyi bir üniversite kazanmak veya liseden sonraki geleceğe karar vermek (yüzde 33 yüzde 20), kötü beden imgesi (yüzde 32 yüzde 19), flört veya ilişkiler (yüzde 27 yüzde 17), standart testler/üniversiteye giriş testleri (yüzde 24 yüzde 17) ifadelerini kullandı.
NE YAPACAKLARINI BİLMELERİNİ SAĞLAYIN
Çocuklara yardımcı olmamız gerekiyor diyerek sözlerine devam eden Sarısoy, çözüm önerileri de sundu: Kızlar ödev ve arkadaş baskılarıyla başa çıkarken bir yandan da beden imgesiyle ilgili stresleniyorlar gibi gözüküyor. Kendilerini nasıl göründükleriyle değil, kim olduklarıyla tanımlamalarına yardımcı olmaya devam etmeliyiz. Ebeveynlik konusunda en önemli nokta, çocukların hayatlarında bir şey olduğunda gelip konuşmak isteyecekleri bir ebeveyn olmaktır ve bu da açık iletişime sahip olmakla, dramatik tepkileri azaltmakla ve ses yansıtıcısı gibi olmakla mümkündür. Uyuşturucu kullanımı gibi korkulan alışkanlıklar, gençlerin stresle başa çıkma için başvurdukları yollardan biridir. Çocuklara neyi yapmamalarını söylemek savaşın küçük bir kısmıdır. Çocukların stresle başa çıkmak için ne yapacaklarını bilmelerini sağlayın. Onların yanında olumlu alışkanlıklar sergileyin, sorunlarını çözmelerine veya önlemelerine yardım edin ve duygularıyla başa çıkmak için egzersiz, beslenme ve rahatlama gibi şeylerden nasıl faydalanacaklarını gösterin. Bazen bir kitap veya farkındalık ile duygularınızdan kaçmak istersiniz, fakat bazen de duygularınızı sağlıklı şekillerde ifade etmeniz gerekir, bunlara da şarkı söylemek, yazmak veya biriyle konuşmak dahildir. Bunlardan kaçmayın.