Sayfa Yükleniyor...
İklim değişikliği, gıda kıtlığı ve ekonomik nedenlerle dünyada alternatif yiyecek arayışlarının arttığına vurgu yapan Olgunsoy, suni et üretimi ile birlikte böcek üretimi ve tüketimine de dikkat çekti
NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Dünya nüfusu her geçen gün artarken, küresel iklim krizi de insanlığın en büyük sorunu olarak baş göstermeye devam ediyor. Küresel iklim krizinin en büyük sonucu olan kuraklık ve susuzluk da gıda üretimini ciddi şekilde tehdit ediyor, insanların gıdaya ulaşmasını engelliyor. Artan dünya nüfusunu doyurmak için de alternatif yollara başvuruluyor. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Üyesi Enver Olgunsoy, Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesinin (EFSA) 2021 yılı başında ilk kez bir böceğin insan tüketimi için güvenli olduğu yönünde aldığı kararı anımsatarak, “Sera gazı problemi, iklim değişikliği, gıda kıtlığı, açlık ve ekonomik nedenlerle alternatif yiyecek arayışları önümüzdeki yıllarda çok daha gündemi meşgul edecek. Ancak şu anda ilk hedef kırmızı et “ dedi.
SUNİ ET ÜRETİMİ HEDEFTE!
Özellikle kırmızı et üretiminin sera gazını arttırdığına dikkat çeken uzmanların suni et üretimini hedefe koyduğunun altını çizen Olgunsoy, “Dünya, iklim krizi nedeni ile alternatif yiyecekler yaratma peşinde. Kimi çalışmalar bitkilerle, kimi çalışmalar hücresel çoğaltma ile suni et elde etmeye odaklanmış durumda. Özellikle büyükbaş hayvan yetiştirilmesi, sera gazı miktarlarını olumsuz yönde etkilediği için, en önemli protein kaynaklarından olan kırmızı et, çoktandır hedefe konmuş durumda. Hayvanların beslenmesi için tüketilen su ve enerji, çıkardıkları metan gazının sera gazlarını arttırdığı, bilimsel bir gerçek olarak sunuluyor. Ayrıca endüstriyel hayvancılık, hayvan hakları savunucularının da hedefinde, olumsuz şartlarda yetiştirildiklerini söyleyip, hayvanların daha geniş ortamlarda, açık havada, rahat şartlarda yetiştirilmesinin gerektiğini ifade ediyorlar. Tüm bu problemler artık kırmızı eti daha az bulabileceğimizi, zorunlu olarak alternatif protein kaynakları aramamız gerektiğini düşündürüyor. Uzmanların ve hükümetlerin üzerinde çalıştıkları birçok alternatif protein üretilmesi çalışmaları olağanüstü hızla sürdürülüyor” ifadelerine yer verdi.
İNSANLAR BÖCEK TÜKETMEYE ALIŞMALI!
Gıda kıtlığından dolayı insanlığın daha önce hiç tatmadığı yiyeceklere yönelmek zorunda kalacağının altını çizen Olgunsoy, AB’nin ilk kez 2021’de bir böceğin tüketimine onay verdiğini anımsattı. Olgunsoy şunları söyledi: “Entomofaji… Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesinin (EFSA) 2021 yılı başında aldığı bir kararla, ilk kez bir böceğin insan tüketimi için güvenli olduğu yönünde aldığı karardır. Bu kararla, protein içeriği zengin bir gıda olarak değerlendirilen kurtçuk benzeri bir böceğin tüm Avrupa’da kullanılmasının önü açılmıştır. Entomofaji’nin anlamı “Böcek yiyen” Aslında dünyanın yeni yeni gündemine oturan bu tür arayışlar, tarihsel süreç içinde Çin gibi, Asya ülkelerinde nüfus kalabalığı ve yokluk nedeni ile çoktandır entomofoji gerçekleşmekteydi. Hatta Çin’in geleneksel yiyecekleri arasında birçok böcek, kurtçuk yer almaktaydı. (Çekirge, hamamböceği, karınca, solucan, tırtıl, larva). Şahsen ben de bir Çin ziyareti sırasında deneyimlemiştim, ancak hamam böceğine sıra gelince ‘İşte orada dur’ demiştim bir zamanlar. Tabii EFSA’nın aldığı bu son karar, kültürel olarak böcek tüketilmeyen ülkelerde tüketicilerin iştahını kaçırdı. Ancak inanın, birçok böceğin tadı mükemmeldir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) böcekleri yağ, protein, vitamin, lif ve mineral yönünden zengin, sağlıklı ve besleyici bir gıda kaynağı olarak tanımlıyor. ‘Kurutulmuş sarı un kurtları’ için EFSA tarafından alınan bu ilk kararı daha bir çok örneğin takip edeceği aşikar. Uzmanlara göre, insanlık daha önce hiç alışkın olmadığı bu tür besinleri, sadece iklim krizi, sera gazı artışı nedeniyle değil, gıda kıtlığı, açlık tehdidine karşı da tüketmeye alışmalı.”
PROTEİN MİKTARI YÜKSEK!
Aynı miktarda protein üretmek için böceklerin sığırlardan 16 kat daha az yeme ihtiyaç duyduğunu belirten Olgunsoy, “Bizim insanımız askerlikte komandoların, doğada hayatta kalma eğitimleri sırasında, bu tür yiyecekleri nasıl tüketeceklerini öğretilmesinin basına yansımasını ilgi ile takip ediyordu. Böcekler hemen hemen bütün ortamlarda bulunabilir. Olumsuz şartlarla baş etme adına metamorfoza uğrayabilirler. Hızla çoğalırlar, yani bir besin olarak tüketilmesi için her türlü olumlu şartlara sahiptirler. Tavuk, domuz eti, sığır eti, hatta balık gibi ana besinlere sağlıklı besleyici alternatiftirler. Yiyecek olarak önerilen böcekler, çoğu hayvandan çok daha az (hele hele sığırlardan) sera gazı yayar. Böcek yetiştiriciliği için toprak da şart değildir. Soğukkanlı canlılar oldukları için yemi proteine dönüştürmede çok efektiftirler. Örneğin aynı miktar proteini üretmek için sığırlardan 16 kat daha az yeme ihtiyaç duyarlar. Organik atıklarımızla da beslenebilir ve atıkların doğada daha yararlı bir şekilde yok edilmesine yardımcı olurlar” diye konuştu.
DÜŞÜK SERMAYELİ ÜRETİM!
Böcek yetiştiriciliğinin toplumun en yoksul kesimlerde bile girdi sağlayabilecek çok düşük sermayeli ve düşük teknolojili bir iş planı olduğunu vurgulayan Olgunsoy, alternatifi bulma konusunda ilk hedefin kırmızı et olduğunu belirtti. Olgusnoy, “Literatürde çoğu tropikal ülkelerde olmak üzere 1900’den fazla yenilebilir böcek türü belgelenmiştir. Sera gazı problemi, iklim değişikliği, gıda kıtlığı, açlık ve ekonomik nedenlerle alternatif yiyecek arayışları önümüzdeki yıllarda çok daha gündemi meşgul edecek. Ancak ilk hedef kırmızı et. Her ne kadar kırmızı et sevenler itiraz etse ve bu arayışları ‘kapitalizmin son numarası’ olarak değerlendirse de kaçınılmaz olarak kırmızı ete alternatif yaratılması gereği dünyanın önemli bir gündem maddesidir. Ucundan böcek yiyiciliğine başlasak, giderek değişik tatlar, pişirme usulleri, soslar derken bakmışsınız tam bir böcek tiryakisi olmuş, kırmızı et gibi aslında kanserojen olduğu bilimsel olarak ispat edilmiş bir yiyeceği terk edivermişiz. ‘Ohh şimdi acıktım işte, Olsa şöyle bir çıtır, çıtır kızartılmış, sımsıcak çekirge kavurma’ zamanları gelecek. Öte yandan böcek hasadı ve yetiştiriciliği toplumun en yoksul kesimlerine bile girdi sağlayabilecek çok düşük sermayeli, düşük teknolojili bir iş planıdır” şeklinde konuştu.
Haber Merkezi