Sayfa Yükleniyor...
Marketlerde artan gıda fiyatları hükümeti harekete geçirirken, Gıda Mühendisleri Odası da fiyatların düşmesi için çözüm önerilerini sundu. Oda Başkanı Toprak, “Alım garantili üretim şart” dedi
NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Son günlerde birçok üründeki fiyat artışı herkesin dilinde. Gıdadan sanayi hammaddelerine kadar neredeyse her üründe yüzde 100’e varan fiyat artışları var. Vatandaşın direkt olarak cebine dokunan zamlar, ekonomi yönetiminin de düşürmek için çaba gösterdiği enflasyonu da olumsuz etkiliyor. Fiyat artışları hükümetin de takibinde. Ticaret Bakanlığı fiyat denetimleriyle durumu kontrol altına almaya çalışırken, Tarım ve Orman Bakanlığı da özellikle tarım ürünlerinin üretimi noktasında problem yaşanmaması için planlamalar yapıyor. Artan gıda fiyatlarını gazetemize değerlendiren TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Toprak, oda olarak çözüm önerilerini paylaşarak, alım garantili üretimin şart olduğunun altını çizdi.
FİYAT ARTIŞININ BİRÇOK NEDENİ VAR!
Gıda fiyatlarının artmasında birçok sebebin varlığına işaret eden Toprak, özellikle küresel iklim değişikliğine de dikkat çekti. Toprak, “Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) enflasyon raporuna göre, dünya genelinde gıda enflasyonu bir düşüş eğilimi gösterirken ülkemizde ise kontrol edilemeyen bir şekilde giderek yükselerek açık ara lider konuma gelmiştir. Küresel gıda maddeleri fiyatları, temel ürünlerdeki arzların güçlü olması nedeniyle düşerken ülkemizde her ay artmasının ekonomik, sosyal, coğrafi, politik gibi birçok nedeni vardır. Tarımsal üretim yapısındaki gelişmeler, her yıl etkilerini çok daha fazla görmekte olduğumuz küresel iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan olumsuzluklar, mazot, gübre, yem ve elektrik gibi girdi fiyatlarındaki artışlar, tarım alanlarının madencilik, enerji, inşaat, sanayi vb gibi tarım dışı kullanılması, köyden kente göç, üretimin planlı ve verimli olmaması gibi etmenler gıdada fiyat artışlarına neden olmaktadır” diye konuştu.
GIDA ENFLASYONU VURGUSU!
Gıda enflasyonun ciddi bir sıkıntı yarattığının altını çizen Toprak, şunları söyledi: “Gıda enflasyonunun yüksek olması gıda harcamalarının toplam harcamasının büyük bir bölümünü oluşturan dar gelirli kesimleri çok daha fazla etkilemektedir. Bu da özellikle gıda ithalatçısı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en temel sorunlarından biridir. Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı ülkemizde gıda harcamaları, çok büyük bir kesim için en fazla harcama kalemidir ve hane bütçesinde önemli bir paya sahiptir. Yükselen döviz fiyatları ve artan işsizlikle birlikte gıda enflasyonundaki artış vatandaşın alım gücünü büyük ölçüde azaltmakta, özellikle de dar gelirli kesimi daha fazla etkilemektedir. Sonuç olarak enflasyon sabit bir geliri olan ve emek gücüne dayanan kesimler için yıkıcıdır.”
KURAKLIKLA MÜCADELE EDİLMELİ!
İklim değişikliğinin yaratacağı sonuçları düşünerekten bu sorunla acilen mücadele edilmesi gerektiğine de vurgu yapan Toprak, çiftçilere günümüz teknolojilerine uygun desteklerin hayata geçirilmesinin son derece önemli olduğuna da dikkat çekti. Toprak, “Artan nüfus ve gıda talebine rağmen artan sıcaklıkların sebep olacağı kuraklık ve aşırı hava olayları sebebiyle iklim değişikliği ile mücadelede önemli adımlar atılmadığı sürece bu tür salgınların olabileceği ve gıda güvenliğinin tehlikede olduğu uzun süredir vurgulanan bir sorundur. Çiftçilik teknolojileri ve yönetim tekniklerini geliştirmek için araştırma ve altyapı yatırımlarının arttırılması gerektiğine işaret ederek tarım emekçilerine doğru teşvikleri vermek, söz konusu teşviklerle en yeni teknolojilerin yaygınlaştırılarak, su yönetimi ve gübre kullanımı konusunda daha iyi düzenlemelerin hayata geçirilmesi elzemdir. Tohum dahil dışa bağımlı olmamız girdi fiyatlarında yükselmeye, çıktı fiyatlarında da kontrolsüzlüğe neden olmaktadır. “Paramız var ki ithal ediyoruz” mantığıyla fiyatı yükselen her gıda maddesi için çözüm olarak görülen ithalat da vatandaşın ucuz, yeterli ve güvenli gıdaya ulaşmasını sağlayamamakla birlikte, yerli üreticiyi de mağdur etmektedir. Bu durum da, ülkemizde gıda egemenliğini tehlikeye atmaktadır. Oysaki yaşamak nasıl bir insan hakkı ise, sağlıklı, güvenli ve yeterli gıdaya uygun fiyatlarla sürdürülebilir bir biçimde ulaşabilmek de bir insan hakkıdır ve bunu sağlamak da kamunun en önemli görevlerinden biridir” ifadelerine yer verdi.
ALIM GARANTİLİ ÜRETİM ŞART!
Artan gıda fiyatlarının önüne geçebilmek için gıda mühendisleri odası olarak çözüm önerilerini de sunan ve yetkililere seslenen Toprak, “Fiyat dalgalanmalarının olumsuz etkilerini azaltmak için hükümet acil olarak; kayıt dışılığı azaltmalı, toprak analizleri yaptırarak bölgelerde üretilebilecek ürünleri belirlemeli, arz talep dengesizliğini ortadan kaldırarak alım garantili üretim yaptırmalı, çiftçileri desteklemeli ve eğitimlerini sağlamalı, çiftçileri üretimden uzaklaştıran olumsuzlukları düzeltmeli, kooperatiflere müdahaleyi azaltmalı ve daha fazla desteklemeli, üretici kooperatiflerinin yanı sıra tüketici kooperatiflerini de yaygınlaştırmalı, lojistik kayıpların azaltılmasını sağlamalı ve ithalatçı politikalardan vazgeçmelidir. Sonuç olarak, meralarımızı ve tarım arazilerimizi korumadan ve sürdürülebilir kılmadan, çiftçilerimizi eğitip sözde değil emeklerinin karşılıklarını alabilecekleri şekilde destekleyip yeniden üretime yöneltmeden, biyoçeşitliliğe ve yerel tohumlarımıza sahip çıkmadan, üretici, tüketici ve dağıtıcı kooperatiflerin yaygınlaştırılmasını sağlamadan, ülkemizi ithalat sarmalından kurtarmadan, gıda egemenliği ilkelerine dayalı bir tarım politikasını derhal hayata geçirmeden gıda enflasyonuna dur diyemeyiz ve bu konuyu ne yazık ki her ay konuşmaya devam ederiz” diye konuştu.
Haber Merkezi