Göçmen kadınlar taciz karşısında ses çıkaramıyor

Afrikalı göçmen kadınlar, neredeyse her gün sözlü ve fiziksel tacize uğruyor. Fakat ‘kayıtsızlık’ onların sadece emek sömürüsü karşısında değil, cinsel istismar durumlarında bile sessiz kalmalarına yol açıyor


  • Oluşturulma Tarihi : 06.01.2022 07:14
  • Güncelleme Tarihi : 06.01.2022 07:14
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Göçmen kadınlar taciz karşısında ses çıkaramıyor haberinin görseli
Göçmen kadınlar taciz karşısında ses çıkaramıyor haberinin görseli

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Türkiye, çeşitli nedenlerle Afrika ülkelerinden gelip Avrupa’ya geçmek isteyenlerin transit olarak kullandığı bir ülke konumunda... İzmir’in Basmane semti de bu durakların başında geliyor. Savaş, çatışma, iklim koşulları, suya ya da gıdaya erişememe gibi çeşitli sebeplerle ülkelerini terk etmek zorunda kalan Afrikalı göçmenler, kent çeperlerindeki kalabalık bodrum dairelerinin rutubetli odalarında yaşama tutunmaya çalışıyor. Göçün kadınlar ve çocuklar üzerindeki etkisi oldukça yıkıcı. Çoğunluğu atık toplayarak geçimini sağlamaya çalışan Afrikalı göçmen kadınlar, sosyal hayatta her türlü ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor. Görüşülen göçmen kadınların çoğu neredeyse her gün sözlü ve fiziksel tacize uğradıklarını anlatıyor. Fakat ‘kayıtsızlık’ onların sadece emek sömürüsü karşısında değil, cinsel istismar durumlarında bile sessiz kalmalarına yol açabiliyor. Afrika’nın çeşitli ülkelerinden Türkiye’ye gelen göçmen kadınlarla, tercüman Peri Şatır aracılığıyla yaşadıklarını konuştuk.

BİZE EN KÖTÜ İŞLERİ VERİYORLAR

Vivienne 20 yaşında. Hayatını idame ettirebilmek için 1 yıl önce geldiği İzmir’de annesi ve kız kardeşiyle birlikte atık topluyor. Kongo’dan gelen göçmen bir kadın olarak Türkiye’de yaşadığı zorluklar sorulduğunda, “Ev sahipleri bize evlerini bile vermek istemiyor. Kiralayanlar da çok yüksek ücretler istiyor. Türkçe bilmediğimiz için iş bulmakta zorlandık. Burada en büyük zorluk dil bilmemek. Türkçe bilsek daha iyi bir iş bulabiliriz belki. Bize burada en kötü işleri vermeye çalışıyorlar” diyor. Afrikalı göçmenlerin çoğunun hedefi İzmir’de kısa bir süre geçirdikten sonra Avrupa’ya geçiş yapabilmek olsa da O, burada kalmak istiyor.

‘EVE GİDELİM Mİ’ DİYE SORUYORLAR

Neredeyse her gün sözlü ve fiziksel tacize uğradıklarını anlatan Vivienne, “Sürekli olarak yolda yürürken erkekler tarafından takip ediliyoruz, ‘Eve gidelim mi?’ gibi sorular soruyorlar. Çok sık maruz kalıyoruz buna. Polis çözüm değil. Zaten dil bilmediğimiz için derdimizi anlatamıyoruz. Yolda yürürken babam yaşındaki adamların bile tacizine maruz kalıyorum. Bizi gözlüyorlar, takip ediyorlar. Aile içi şiddet de çok fazla. Çalışıp eve para getiremediği zaman şiddet gören kadın arkadaşlarımız var” sözleriyle aile içi şiddete de ayrı bir parantez açıyor.

ÇOCUKLAR EĞİTİMDEN UZAK

45 yaşındaki iki çocuk annesi Louise de, ‘iyi bir yaşam’ umuduyla 1 yıl önce Kongo’dan Türkiye’ye geldi. Eşi yıllar önce vefat eden Louise, kızlarıyla hayata tutunmaya çalışan güçlü bir kadın. Yaşadığı zorluklara rağmen yüzünden gülümsemesini hiç eksik etmiyor. O da pek çok göçmen kadın gibi atık toplayarak ailesinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışanlardan. Basmane’deki kaldıkları derme çatma eve ayda 700 TL kira ödemek zorunda olduklarını dile getiren Louise, “Buraya göçmen olarak geldiğimiz için her gün zorluklarla karşılaşıyoruz. Yaşadığımız yerler, yeme-içme, iş, para kazanma... Bunların hepsi çok zor...” diye bahsediyor yaşadıklarından.

Tam o esnada iki küçük kız çocuğu ellerinde bir parça ekmekle evden çıkarak yanımıza geliyor. Louise, ‘torunlarım’ diye tanıttıkları çocukları kucağına alıp severken anlatmaya devam ediyor: “Küçük torunlarım var, onları evde bırakıp biz işe çıkıyoruz. Çocuklar okula gidemiyor, eğitimden uzaklar. Okula gidemedikleri için çok mutsuz oluyorlar. Özellikle çocukların ihtiyaçlarına ve isteklerine yetişemiyoruz.”

GİTMEK İSTESEK DE GİDEMEYİZ

Başka bir göçmen kadın da, en büyük engellerinin dil bariyeri olduğundan bahsediyor. Bu konuda yaşadıkları sıkıntıları ise şöyle örneklendiriyor: “Hastalandığımızda hastaneye de gidemiyoruz. Bunun en büyük sebebi dil bilmemek. Paramız varsa eczaneye gidip ilaç alıyoruz. Polis bizim sokağımızdan hiç geçmiyor. Arada geçse kendimizi güvende hissederiz. Avrupa’ya gitmek istesek de gidemeyiz. Çünkü paramız yok! Şu an ne kadar ücret aldıklarını bilmiyoruz ama yüksek olduğunu biliyoruz.”

HER AN SINIR DIŞI EDİLME RİSKİ

Göçmen kadınların adalete erişimi önündeki en büyük engelin ‘kayıtsızlık’ olduğunu vurgulayan Avukat Eda Bekçi, “Türkiye’de yabancıların yasal kalışını düzenleyen ikamet türlerinden birine sahip değilseniz her an sınır dışı edilme riski ile karşı karşıyasınızdır. Bir suçun mağduru bile olsanız şikayetçi olmanız halinde, şikayetinizin alınmasının ardından hakkınızda Türkiye’ye yasal olmayan yollarla giriş/çıkış yapmak başta olmak üzere cezai yaptırım ve sınır dışı ve beraberinde idari gözetim işlemleri ile karşı karşıya kalırsınız. İnsan ticareti mağduru yabancılar açısından dahi bu durum böyledir. Özellikle göçmen kadınlar hizmet sektöründe köleleştirilmekte ve çoğunlukla cinsel/psikolojik/fiziksel şiddete maruz kalmaktadırlar. Bazıları seks işçisi olarak çalışmaya zorlanmakta ya da iş imkanlarına erişimleri ancak bunu sağlayan kişilerle birlikte olmaya zorlanma koşuluyla mümkün olmaktadır. Maalesef göçmen ve mülteci kadınlarda cinsel şiddete maruz kalmak ‘olağan’ bir hal almıştır. Bu grubun kırılganlığı ve korumadan yoksunluğu istismar edenlerce çok iyi bilinmekte ve kullanılmaktadır. Türkiye’de çalışarak ülkesindeki ailesi ve çocuklarına para göndermeye çalışan kadınlar her tür istismara maruz kalmakta bunlara itiraz etmesi halinde ihbar edilme/sınır dışı edilme ve akabinde Türkiye’ye giriş yasağı engeli ile tehdit edilmektedirler. Göçmen ve mülteci kadınların adalet mekanizmalarına erişmeleri çoğunlukla kolluk ile başlamakta. Mahallede ya da komşulardan gizlenemeyecek boyutlarda ihbara konu olmuş şiddet ya da hastaneye/ hastane polisine intikal eden vakalar, insan ticareti operasyonları ile suçun mağduru olarak tespit edilen kadınlar gibi... Bunların dışında bizzat başvuru vakası ile nadiren karşılaşmaktayız. İzmir Barosu Göç ve İltica Adli Yardım avukatları ve Kadın Hakları Merkezi avukatlarımız bu konuda göçmen ve mülteci kadınlara tam destek vermekte. Kadınların hukuki desteğe ihtiyaç duymaları halinde Baro’ya başvurmalarını ya da haberdar olanların bizlere ihbar etmesini beklemekteyiz” açıklamasında bulundu.