- Gündem
- 20.04.2025 00:38
İzmir Tarım İl Müdürlüğü ve Ege Bölgesi Sanayi Odası işbirliği ile düzenlenen Dünya Gıda Günü etkinliğinde, tarım ve iklim alanında gerçekleşen değişimlere dikkat çekilerek yeni geliştirilen projeler açıklandı
NİLGÜN TAZE
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile birlikte Dünya Gıda Günü etkinlikleri kapsamında iklim değişikliğinin gıda ve tarım sektörüne etkilerini ele aldı.
Moderatörlüğünü Prof.Dr. Yaşar Uysalın yaptığı İklim Değişikliğinin Gıda ve Trarım Sektörüne Etkileri isimli seminere Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkan vekili Erdoğan Çiçekçi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, Prof.Dr. Nuri Azbar, Doç.Dr. Ayşe Uzmay, Prof. Dr. Şebnem Tavman, Gıda ve yem Şube Müdürü Zekeriya yazıcı, Pınar Et Genel Müdürü Tunç Tuncer ve çok sayıda sanayici katıldı.
Milli tarım projesi kapsamında tarım sektörüne ışık tutacak önemli projelerin açıklandığını söyleyen Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, Dünya Tarım Örgütünün küresel iklim ve dünya gıda güvenliğinin temel taşlarını oluşturduğunu açıklayarak, Tarımda planlama yapılması tezinin arkasını dolduracak birkaç yıllık çalışma proje haline getirilerek kamuoyuna sunuldu. Tarımda kullanılan su yeterli değil. Bu nedenle bakanlık olarak üretim planlaması yapılırken su kısıtlılığı göze alınarak havza bazlı destekleme modeli geliştirildi. Bu modelin temelinde ise sulamayla ilgili imkanlarımız bulunmaktadır. Su gerektiren ürünler su sıkıntısı olmayan bölgelerde, su gerektirmeyen ürünler de kurak bölgelerde yetiştirilecek. Bu uygulama 2017de hayata geçirilecek dedi.
İZMİR DENETİMDE İKİNCİ
Hayvancılık ile ilgili ise birkaç başlıkta destekleme modellerinin açıklandığı bilgisini veren Güldal, süt üretimi için damızlık tesislere yüzde 50 hibe destek sağlanacağını söyleyerek, Böylece damızlık üretimi Türkiyede gerçekleştirilerek, kırmızı et ihtiyacı için de bölgeler tespit edilecek ve destek sağlanacak. Türkiye güvenli gıdada üretimden gelen kaynaklarını çok iyi kullanmak için planlı bir döneme girmiştir. Gıda denetimlerine yönelik geçmiş yıllara göre çok daha etkili çalışmalar yürütmekteyiz. İzmir 54 bin 460 civarında gıda denetçisi sayısı ile Türkiyede en çok denetim yapan ikinci il konumunda ve cezalandırma kararlarının da azaldığı bir ildir. İzmir, üretim ve satış noktaları konusunda bakanlığın kriterlerine daha çok uyduğunu gösteriyor. Taklit ve tağşiş mücadelesinde de İzmir süt ürünleri başta olmak üzere listeye giriyor. Nedenini soruyorlar. Çünkü Türkiyenin en çok süt üretimi yapan kenti İzmir. Bilerek ya da bilmeyerek yanlışa düşen firmalar çıkıyor. Onlar da tesit edilip kamuoyuna duyuruluyor. Ama yakın gelecekte uygulanacak olan bir yaptırım da var. Çok yakında yasal değişiklik yapılarak, taklit ve tağşiş yapan firmalara daha ağır cezalar getirecek bir hazırlık söz konusu açıklamasını yaptı.
İHMALİN BEDELİ AĞIR OLUR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanvekili Erdoğan Çiçekçideher sene 16 Ekimde kutlanan Dünya Gıda Gününde bir kez daha bir araya gelmenin heyecanını yaşadıklarını ve bu yılın ana temasını İklim değişiyor, gıda ve tarım da buna uymalı olarak belirlediklerini söyleyerek, Özellikle son 10-15 yıldır çok yoğun olarak konuştuğumuz bir husus var ki o da iklim değişiklikleridir. Küresel bir sorun haline gelen iklim değişikliği, tüm dünya ülkelerini zengin, fakir, gelişmiş, gelişmemiş ayrımı olmaksızın ciddi derecede etkileyecektir. İnsanlığın yaşamını idame ettirmesi için gerekli olan gıdanın, gıdanın üretiminin yapıldığı tarımın ihmal edilmesinin faturasının ne kadar ağır olacağını hatırlatması açısından bugünün anlamı son derece önemlidir açıklamasını yaptı.
TABLO ÜZÜCÜ
EBSO olarak her zaman sürdürülebilir kalkınmanın, sürdürülebilir üretimle mümkün olacağına inandıklarını açıklayan Çiçekçi, İklim değişimleri de bu kapsamda kalkınmanın 3 temel hedefi olan çevre, ekonomi ve toplum boyutu ile ayrı ayrı ele alınmalıdır. Ekonomik açıdan baktığımızda; bugün başta 78 milyona ulaşan nüfusumuza, her yıl ülkemizi ziyaret eden milyonlarca turistimize ve içinde bulunduğumuz coğrafyada yaşayan 1,5 milyar insana doğrudan gıda ve içecek arz ediyoruz. O nedenle, tarım politikalarımızda sürdürülebilir üretime ve önleyici tedbirlere öncelik vermeliyiz. 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyar olacağı dikkate alındığında, tarım her türlü değişim karşısında sürdürülebilirliğini devam ettirmelidir. Toplumsal açıdan değerlendirdiğimizde ise karşımıza çıkan tablo çok üzücü ifadelerini kullandı.
1.3 TON YİYECEK ÇÖPE GİDİYOR
Gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık 1 milyar insan aşırı yoksulluk içinde yaşarken dünyadaki yüzde 40 yenilebilir durumdaki 1.3 milyar ton yiyeceğin çöpe gittiğini ifade eden Çiçekçi, şunları söyledi: Küresel ekonominin geldiği nokta; kaynakların etkin ve verimli şekilde kullanımını zorunlu kılmaktadır. Buna küresel iklim değişiklikleri boyutu da eklenince hassasiyet ikiye katlanmaktadır. Diğer yandan, yapılan araştırmalar, dünyanın yakıtsız kalmadan önce susuz kalacağını, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 40'ının susuzluk riskiyle karşı karşıya olacağını öngörmektedir. 21. yüzyılın en büyük tehlikesinin kuraklık ve susuzluk olarak gösterilmesinin ana nedeni de budur. O nedenle, bugünden tedbirlerimizi almak zorundayız. Çocuklarımıza ilkokuldan başlamak üzere bu bilinci aşılamak mecburiyetindeyiz. Tüketen, israf eden değil, her alanda üreten ve tasarruf eden bir topluma dönüşmek zorundayız ki, hep beraber zenginleşelim."