- Gündem
- 22.07.2025 17:44
Sayfa Yükleniyor...
KESK İzmir Şubeler Platformu ve Haber-Sen İzmir 6 No’lu Şube’nin, toplu iş sözleşmesi taleplerine ilişkin gerçekleştirdiği basın açıklamasında, “Promosyon görüşmelerinde şeffaflığı kabul etmeyenlerin TİS masasındaki şeffaflığı sorgulanmalıdır” denildi
HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN/ KESK İzmir Şubeler Platformu ve Haber-Sen İzmir 6 No’lu Şube, TRT, PTT, RTÜK ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nda çalışan üyeleri başta olmak üzere tüm kamu emekçilerinin 2026 – 2027 yılları arasındaki çalışma dönemlerini kapsayacak olan 8'inci Dönem Toplu İş Sözleşmesi (TİS) hakkında taleplerini duyurdu.
1 Ağustos’ta başlayacak görüşmelere ilişkin açıklama, Basmane’de yer alan PTT binası önünde gerçekleştirildi. Açıklamayı topluluk adına Haber-Sen 6 No’lu Şube Başkanı Menduh Tunç okudu. Yedi dönemdir devam eden görüşmelerde her seferinde mağdur olanın kamu emekçileri ve emeklileri olduğunu ifade eden Tunç, “Yedi dönemdir ‘Toplu sözleşme’ adı altında sürdürülen görüşmelerde, hangi sendikanın üyesi olursa olsun tüm kamu emekçileri ve emeklileri her zaman kaybeden taraf olmuştur. Çalışanlar yoksulluk sınırı altında, emekliler açlık sının altında bir ücrete mahkum edilmiştir” diye konuştu.
Tunç, iktidarı da eleştirdiği açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Biz emekçilere, işçilere ve emeklilere reva görülen bu düzeni sadece, ödediğimiz vergileri fütursuzca harcayanlar, adrese teslim kamu ihaleleriyle köşeyi dönenler, faizden ve ranttan beslenenler, yıllardır teşvik üstüne teşvik alan ve vergi aflarıyla asgari ücretli kadar bile vergi ödemeyen şirketler ve patronlar kısacası ‘mutlu bir azınlık’ kutsamaktadır. Bugüne kadar her iki yılda bir kurulan TİS masasında haklarımız aranmamış, iktidar ile ‘yetkilendirdiği’ sendika arasında ‘danışıklı dövüş’ ortaoyunları sahnelenmiştir. İşveren tarafı olan iktidar, her seferinde orta vadeli planlardaki ve bütçelerdeki hedeflerini önümüze koymuştur. Masaya yetkili olarak oturanlar ise bazen hükümetin teklifine karşı ‘bu teklife kapalıyız’ diyerek şov yapmış, kameralar önünde masayı terk etmiş, akabinde arka kapıdan girip görüşmelerini sürdürmüşlerdir. Sonuçta her seferinde maaşlarımızdaki artış, TÜİK'in ‘Sanal enflasyon’ rakamlarına bağlanmıştır. TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığında devreye giren Hakem Heyeti ise hükümetin onay mercii olmaktan öteye gidememiştir. TİS görüşmeleri hükümet ile yetkili sendikanın oynadığı bir oyundur. Haber-Sen olarak bu oyunu yıllardır teşhir ediyor ve tüm kamu emekçilerine, TIS ile ilgili itirazlarımızı hep birlikte yüksek sesle dile getirme çağrısında bulunuyoruz.''
Siyasal iktidarın ülke kaynaklarını talan ekonomisine tahsis ettiğini ifade eden Tunç, emekçilerin payına düşenin hep daha fazla yoksulluk olduğunu kaydetti. Tunç, açıklamasına şöyle devam etti:
“Ülkenin tüm kaynaklarını güvenlik harcamalarına, rant projelerine ve talan ekonomisine tahsis eden, sermaye yanlısı politikaları esas alan bir siyasal iktidarın hakim olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla bu emek karşıtı düzende emekçilerin payına düşen hep daha fazla yoksulluk, güvencesizlik ve geleceksizlik olmuştur. Ortada birilerinin iddia ettiği gibi ne bir "Tarihi başarı" ne de bir "Tarihi kazanım" vardır. Tam tersine 14 yılın sonunda geldiğimiz noktada tüm kamu emekçileri için adeta tarihi bir hezimet tablosu mevcuttur. Geçtiğimiz 14 yılda kamu emekçileri ve emeklileri olarak sadece insanca yaşamaya yetecek ücret talebimize değil, yıllardır yaşadığımız en temel problemlere dahi bir çözüm üretilmemiştir. Mali, sosyal ve özlük tüm haklarımızda bir geriye gidiş yaşanmaktadır. Konfederasyonumuz KESK, tüm kamu emekçilerini ilgilendiren talepleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde geniş bir şekilde açıklamıştır.''
Tunç emekçiler adına gerçekleştirdiği konuşmasında TİS taleplerini şöyle sıraladı:
“Bu talepler tüm kamu çalışanlarını ilgilendirmekte olup, Haber-Sen olarak öne çıkan genel taleplerimizden bazıları ise şunlardır: Tüm kamu emekçilerine 3 bin 600 ek gösterge verilmelidir. Yıllık izinlerin ve mazeret izinlerinin hesaplanmasında, hafta sonu ve resmi tatillerin izin gününden sayılmaması gerekmektedir. 8 Mart Dünya Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü resmi tatil yapılmalıdır. Kadın çalışanların her ay kendi belirleyeceği bir günde regl iznini kullanması sağlanmalıdır. Kamuda İdari Hizmet Sözleşmesiyle istihdam edilen kamu çalışanlarının Yeşil Pasaport hakkının verilmesi gerekmektedir. Seyyanen verilen ek ödemeler temel ücrete dahil edilmelidir. Gelir vergisi adaleti sağlanmalı, vergi dilimi yüzde 10'da sabitlenmelidir. 5510 sayılı Kanun sonrası işe başlayanlarla ilgili kanuni düzenleme yapılmalıdır. KHK'lılar bir an önce görevlerine dönmelidir.”
Son olarak iktidarın talepleri konusunda adım atması gerektiğini vurgulayan Tunç, açıklamasını şöyle noktaladı:
“Bu konularda, iktidarın öncelikle adım atması elzemdir. Hizmet kolumuzda bulunan kurum çalışanı kamu emekçileriyle birlikte oluşturduğumuz kurumsal TİS taleplerimiz yazılı şekilde burada basınla ve kamuoyu ile paylaşılacaktır. Kurumlarımızda yıllardır çözülemeyen ve yetkili sendikanın sürekli kazanım diye sunduğu boş vaatler ve yalanlarla dolu geçmiş TÍS'ler bize, yetkili sendikanın adeta işveren gibi davrandığını göstermiştir. Yetkili sendika yöneticileri, promosyon gibi bir konuda dahi kamu emekçilerinden yana tavır almamakta, sadece kendilerini ve vaat edilen koltuklan düşünmektedir. Promosyon görüşmelerinde şeffaflığı kabul etmeyenlerin TIS masasındaki şeffaflığı sorgulanmalıdır. Haber-Sen olarak, tüm kamu emekçilerinin insanca yaşayacakları ücret ve çalışma koşullarına sahip olması için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Kamuoyunu bu haklı mücadelemize destek olmaya davet ediyoruz.”