- Gündem
- 12.05.2025 18:41
Halk müziğinin son dönem başarılı temsilcilerinden Eren Begali, popüler müzik yapanların daha geniş kitlelere hitap edebileceği yerlerde sahne aldığını, halk müziği yapanların ise cep sahnelere sıkıştırıldığını söyledi
YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER
Halk müziğinin ve etnik müziğin son dönem genç kuşak temsilcilerinden biri de İzmirli müzisyen Eren Begali. 24 yaşındaki müzisyen Anadolu ve yakın coğrafyalara ait 13 farklı dilde şarkı seslendirebiliyor. Son olarak Alevi Kültür Dernekleri Buca Şubesi ve Buca Belediyesi iş birliğinde düzenlenen “Sönmeyen Ateş Sivas” etkinliğinde sahne alan Begali, etkinliğe katılanları sesiyle adeta mest etti. Halk müziğine olan ilginin hiç kaybolmadığını ifade eden Begali, ülkemizde popüler müzik yapanların daha geniş kitlelere hitap edebileceği yerlerde sahne alırken; halk müziği yapanların cep sahnelere ya da daha küçük ölçekli işletmelere sıkıştıklarını ve bu durumun kendisini rahatsız ettiğini dile getirdi.
İLKKEZ 15 YAŞINDA TANINDI
Sanat yaşamına başlangıcını anlatan Begali, “Bu bende ki sanat enerjisi, varoluşsal bir şey, yani benimle birlikte dünyaya geldiğine inanıyorum. İlkokula başladığım yıllarda müzik derslerine diğer arkadaşlarımdan daha da ilgiliydim. Sanatın müzik alanında bende bir şeyler olduğunu, insanların sürekli şarkı söylememi veya müzik yapmamı talep etmesi ile birlikte böyle bir yeteneğimin olduğunu fark ettim. İlk olarak 15 yaşında ulusal bir kanalda türkü yarışmasına katıldım. İzmir’den seçilerek İstanbul elemesine katılan 5 kişiden biri oldum. Sanatımı kitlelere ilk olarak bu şekilde duyurdum diyebilirim. O yarışma reyting kurbanı olup devam edemedi ama ben İzmir’e döndükten sonra kendi çevremde popülerliğim arttı. Yöre derneklerinden sahne almam konusunda talepler oldu. Babam birg ün işten eve geldiğinde ‘Hazırlan konserin var’ dedi. Yöre dernekleri babama ulaşmış, Önce kendi yöremizin daha sonra diğer yöre derneklerinin etkinliklerinde, festivallerinde sahne aldım derken biraz daha tanınır oldum diyebilirim” ifadelerini kullandı.
ERMENİCE ŞARKILARA MERAK
Halk müziğiyle müzik kariyerine başladığını dile getiren Begali, sözlerine şöyle devam etti: “Ekonomik ve coğrafi koşullarından ötürü İzmir’e göç etmek zorunda kalan Dersimli bir ailenin İzmir’de doğup büyüyen en küçük çocuğuyum. Dersimli olmamdan ötürü; Alevi, Zaza ve Kürt kodlarının bendeki yansımasıdır benim yaptığım müzik ve aslında Dersim coğrafyasının müziğini yani deyişler, klamlar, halk ezgileri ile başladım. Bunları da aile büyüklerinden öğrendim. Sonrasında üniversite yıllarında Ermeni müziklerine merak saldım. Bizim müziğimizle ortak birçok nokta yakalayınca Ermeni ezgilerinden söylemeye başladım. Özellikle Lilit Pipoyan’ı ve Alla Levonyan’ı yakın takibe aldım. Şu anda repertuvarımda 10-15 tane Ermenice halk ezgileri bulunuyor.”
13 FARKLI DİLDE ŞARKI SÖYLÜYORUM
Anadolu ve yakın coğrafyanın ezgilerini sevdiğini belirten Begali, “İzmir’de göçmenlerle iç içe yaşıyoruz . Düğünlerine katılıyoruz. Oradaki ezgiler çok hoşuma gidiyor. Bir tarafım İzmirli olduğu için Ege yöresine ait ezgiler daha sonra Çerkezce, Arapça, Gürcüce, Süryanice, Kürtçe, Farsça yani Anadolu’da geçmişte var olan, unutulmaya yüz tutan birçok etnik dilde türkü söyleyebildiğimi fark ettim. Şu anda repertuvarımda yaklaşık 13 farklı dilde eser bulunuyor. Bunları da kültür festivallerinde, dünya anadil günlerinde söylüyorum. Doğu Anadolu müziğinin üzerimde bıraktığı etkiler kadar Ege müziğinin de benim üzerimdeki etkileri çok fazla. Dersimli olup İzmir’de doğmak ve bu iki muhteşem coğrafyanın tılsımından alabilmek benim için büyük bir şans. İstanbul’da üniversite okurken bir düğünün oradan geçtim ve zeybek havalarının çaldığını fark ettim. Geri dönüp dakikalarca dinlediğimde tüm tüylerimin diken diken olduğunu hissettim ve buradan anladım ki sadece saf Dersimli değilim bir yanım da Egeli” dedi.
FARKLI DİLLERE AŞİNAYIM
Farklı dilde eserleri repertuvarına biriktirmenin zorluklarından bahseden Begali, “Anne tarafımın anadili Kürtçedir. Baba tarafım Zazaca konuşuyor. Türkçe zaten doğduğumda ilk öğrendiğim ve kendimi en iyi ifade edebildiğim dil. Üniversiteden dolayı İngilizcem var ve biraz da Almancam var. Toplamda Türkçe ile birlikte 5 dil biliyorum yani. Yani farklı dillere aşina bir insanım. Biraz hırsız bir kulağım var. Duyduğum şarkıların sözlerini iyi ezberliyorum. Bir iki kez dinledikten sonra hemen kendi repertuvarıma ekleyebiliyorum. Şimdi Karaburun’un dağ köylerinde yaşıyoruz, orada bazen radyoda Yunan kanalları çekiyor yaz akşamları ailemle birlikte yunan halk şarkılarıyla halay çekmek harika. Yunancayı da çok seviyorum ama söylediğim diller genelde Anadolu’da ya da Balkanlarda konuşulan ikinci diller. Hiçbiri bana yabancı gelmiyor. Hepsi benim dilim, bize aitler. Bu sebeple zor gelmiyor. Ufak tefek hatalarımız oluyor ama zamanla bu hataları da sıfıra indirdim diyebilirim” dedi.
HALK MÜZİĞİNE İLGİ HEP DEVAM EDECEK
Halk müziğine ilginin azaldığı kanısının yanlış olduğunu düşünen Begali, aksine ilginin azaldığını düşünmediğini ifade etti. Begali, “Halk müziği devam ediyor ve devam edecek. Sadece tarzlarda değişiklikler oluyor. Halkın olduğu yerde halkın müziği olacak her zaman. Popüler müzik türleri ara ara daha çok ilgi görüyor. Şu anda rap müziğe olan ilginin hepimiz farkındayız ama halk müziğine ilgi hiç kaybolmadı. Gençler bu müziği dinlemeye ve yaşatmaya devam ediyor. Benim gibi sosyal medyada olan ve Takip ettiğim 30 yaş altı çok değerli halk müziği sanatçıları var” dedi.
DAHA DAR ALANLARA SIKIŞTI
Bazı halk müziği ezgilerinin modern tarzlarda yeniden dile getirilmesini değerlendiren Begali, “Ben müziğin dünyayla birlikte, insanlıkla birlikte değişmesine ve gelişmesine karşı değilim. Sadece popüler müzik yapan önemli sanatçı isimlerin Harbiye’de, Cemil Topuzlu’da, Şişli’de, Bostancı Gösteri Merkezi’nde sahne alırken, bizim müziğimizi yapanlar, barlara ya da türkü kafelere sıkışmış olması beni rahatsız ediyor. Halbuki bizim türkülerimiz çok köklü ve ilgi çok fazla. Halk müziği yapıp ya da benim gibi etnik dillerde söyleyip dünya sahnelerinde sanatını devam ettiren sanatçı büyüklerim de var. Onları kendime örnek alıyorum ve hatta çoğu zaman gurur duyuyorum” dedi.
10 YIL SONRAKİ HEDEFİM MUTLU OLMAK
Hedeflerinden ve 10 yıl sonra kendini görmek istediği noktadan bahseden Begali, “Şu anda mutlu bir insanım. Ülkemiz koşullarında her ne kadar negatif bir hava esse de ben her zaman pozitif taraflarından bakmaya çalışan, olabildiğince ruhunu iyileştirmeye çalışan biriyim. Bunu da müzik dinleyerek ve müzik yaparak yapıyorum. Ara ara meditasyon, yoga ve spor yapıyorum. Koşmak ve şarkı söylemek titreşimimi arttırıyor bu şekilde iyi kalmayı başarabiliyorum. 10 yıl sonra her şeyden önce iyi ve mutlu olmayı isterim ve tabi ki müzikte biraz daha ilerlemiş olmak isterim. Çok ünlü olmak, popüler olmak ya da çok görünür olmak değil de iyi bir müzik insanı olmak, benden sonra gelecek nesil için iz bırakacak, örnek teşkil edecek ezgiler bırakmak isterim” dedi. Son olarak Pandemi sonrasında müzisyenlerin son durumunu değerlendiren Begali, pandemi sonra olumsuz havanın dağılması için yasakların tam olarak kaldırılması gerektiğini dile getirdi.