Halk sağlığı tehlikede: Basmane bitten, pireden geçilmiyor!

İzmir’in önemli tarih araştırmacıları, Basmane’de ciddi bir halk sağlığı sorununun yaşandığını vurgulayarak, belediyeye ait sağlık ekiplerinin özellikle çocuklar üzerinde bir an önce düzenli muayenede bulunmasını talep etti


  • Oluşturulma Tarihi : 27.11.2019 07:30
  • Güncelleme Tarihi : 27.11.2019 07:30
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Halk sağlığı tehlikede: Basmane bitten, pireden geçilmiyor!

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Osmanzade Yokuşu, Faik Paşa Yokuşu, Hatuniye Meydanı, Tekke Sokak… Kısacası her adımında tarih yatan Basmane. Her biri ayrı hikayelere tanıklık ediyor. Fakat bu hikayelerin yaşandığı yerler şimdi sahipsiz, sanki hiç yaşanmamış gibi. Her an yıkılabilir durumda olan ve restorasyona ihtiyaç duyan yapıların etrafına sadece demirler örüldü, üzerine de ‘Dikkat Tehlikelidir’ tabelası asılarak ‘kentin hikayesi’ yok edildi. İnsanların o viraneliğe alıştırıldığını kaydeden Kent Tarihçisi İlhan Pınar’ın şu cümleleri her şeyi özetliyordu aslında: “O çöküşün, o dökük halin içinde insanlar yaşamaya alışıyorlar. İyiyi görmeden kötünün kendilerine layık olduğunu düşünüyorlar. Depremle yaşamaya alışmak gibi. Bu yüzden yadırgamıyorlar.” Araştırmacı-yazar Abdülkadir Hazman ise ‘Basmane’deki sağlık sorunlarına’ yer vererek şu ana kadar gündeme getirilmemiş bir konuya vurgu yaptı. Halk sağlığının ciddi oranda tehlike altında olduğunu kaydeden Hazman, “Tahta kurularından, bitten, pirelerden geçilmiyor. Çocukların hemen hemen hepsinde mantar hastalığı var. Sadece ellerinde, ayaklarında değil, kafalarında, göz kapaklarında, her taraflarında hastalık var. Oradaki dükkanların hiçbiri sağlık kontrolünden geçmiyor, hiçbirinin çalışma ruhsatı yok, çoğu vergi ödemiyor” diyerek bir an önce belediye tarafından sağlık yetkililerinin düzenli kontrole gelmesini talep etti. Yeni bir yerel yönetimle karşı karşıya olduklarını ve ne yazık ki yine ‘umutlu olamadıklarını’ söyleyen Hazman, “Her konuda umudum her zaman vardır ama bununla alakalı umudum ne yazık ki çok az. Başkan dans, vals, pazar, parti. Ekipler külliyen arazi” dedi.



“PEKİ, NEYİ VAR BU KENTİN?”
İzmir’in önemli sorunlarından bir tanesinin eski İzmir evleri olduğunu aktaran Kent Tarihçisi İlhan Pınar, şunlara yer verdi: “İzmir bir kere kendi tarihsel ve kültürel mirasına sahip çıkamayan bir kent. Sadece fiziki anlamda değil her anlamda. Kendi tarihini doğru düzgün yazamamış ve kayıt altına alamamış, bunun kurumlarını oluşturamamış bir kent. Doğru düzgün bir şehir müzemiz, kütüphanemiz, arşivimiz, kültür envanterimiz, bibliyografyamız var mı? Peki, neyi var bu kentin? Virane ve döküntülük var. O çöküşün, o dökük halin içinde insanlar yaşamaya alışıyorlar. İyiyi görmeden kötünün kendilerine layık olduğunu düşünüyorlar. Depremle yaşamaya alışmak gibi. Bu yüzden yadırgamıyorlar. Kemeraltı’nda hayırseverlerin yaptığı camiler olmasa bu kent bir harabelik. Gerçi artık camilere de sahip çıkmıyoruz.” Çalışmaların sistematik olarak ele alınması gerektiğini kaydeden Pınar, “Sadece Konak Belediyesinin altından kalkabileceği bir şey değil. Büyükşehir Belediyesi, Konak Belediyesi, Kültür Müdürlüğü, Kültür Bakanlığı yani merkezi idare ile yerel idarenin ortaklaşa yapabileceği bir iş. Sözde bir İzmir Tarih Projesi var ama kör topal ilerliyor. Yıllardır üzerinde duruluyor ancak şehre yansıması yok” cümlelerini kullandı.



“YERLİLER DE BUNA ÖN AYAK OLUYOR”
Basmane’yi İzmir’in kalbi, misafirhanesi olarak değerlendirdiklerini söyleyen Araştırmacı-Yazar Abdülkadir Hazman ise “Fakat Basmane’nin o elit, belli bir kültür seviyesine ulaşmış kesimi yok oldu. Tahmini 60’lardan sonra bu yok oluş başladı. Terk edilince de özellikle İkiçeşmelik, Basmane sahipsiz kaldı. Öncelikle Güneydoğu’dan gelen göçler, sonra Balkanlar’dan ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinden gelen göçler, Kuzey Irak olsun, Suriye olsun, özellikle Afrika… Kızılderili’nin bile gelip Basmane’de konakladığını görüyoruz. Böyle Kavimler Geçişi gibi bir durum söz konusu. Bahsini ettiğim göçmenler çok cüzi rakamlarla geçiniyorlar. Çeşitli dernek ve kurumlar aracılığıyla aldıkları sosyal yardımlarla ayakta durabiliyorlar. Çünkü burada maddi durumu çok iyi olan göçmenler gelip konaklamıyor” dedi. Hem kültürel hem de tarihsel dokuya ciddi anlamda zarar verildiğini kaydeden Hazman, “Tarihi kapılar, pencereler yok ediliyor ya da hurdacılara satılıyor, yakılıyor. Basmane’deki çok büyük köşklerin, konakların hemen hemen hepsinde defineciler soygun yapmıştır. Bu tarz çirkin şeyler de yaşıyoruz. Tabi Basmane’de bulunan yerliler de buna ön ayak oluyor” diye konuştu.



“KESİNLİKLE UMUTLU DEĞİLİM”
Basmane’de çok ciddi anlamda güvenlik ve sağlık sorunu olduğuna işaret eden Hazman, “Tahta kurularından, bitten, pirelerden geçilmiyor. Doktor arkadaşlarla Basmane’deki çocukları gözlemledik. Yalnızca binaları değil, insanları da incelemeye çalıştık. Çocukların hemen hemen hepsinde mantar hastalığı var. Sadece ellerinde, ayaklarında değil, kafalarında, göz kapaklarında, her taraflarında hastalık var. Sokaklarda çöpler, işporta tezgahları, kebapçılar… Kokusu bile tuhaf. Mustafa Kemal’in Anafartalar’dan geçip İzmir’e girdiği caddenin halini görüyoruz. Oradaki dükkanların hiçbiri sağlık kontrolünden geçmiyor, hiçbirinin çalışma ruhsatı yok, çoğu vergi ödemiyor. Böyle bir denetimsizlik olamaz” yorumunda bulundu. ‘Karşımızda yeni bir yerel yönetim var. Basmane için umutlu musunuz?’ sorusunu da yanıtlayan Hazman, “Hayır, kesinlikle umutlu değilim. Her konuda umudum her zaman vardır ama bununla alakalı umudum ne yazık ki çok az. Başkan dans, vals, pazar, parti. Ekipler külliyen arazi. Bir önceki yerel yönetimde Konak için kadın bir başkan seçildi. Kadın olmasından dolayı çok fazla destek gördü. Gerçekten umutluyduk. Bir kadın eli değerse çok farklı şeylerin yaşanacağını düşünmüştük. Fakat Basmane’ye yüzünü dönüp bakmadı bile. Belediyeler çok büyük bütçelere sahip olmalarına rağmen ciddi anlamda çalışmalar yürütmüyorlar. Basmane çok büyük bir alan olmasından dolayı tek bir belediye ile çözülecek yer değil” ifadelerine yer verdi.



“NEDEN BU KADAR NANKÖRLÜK YAPILIYOR?”   
“İzmir’in zenginleri, belli sermaye sahipleri bu kentten para kazandılar, bu kentten varlıklarını oluşturdular ve bu kentte halen ticaret yapıyorlar. Ama bu kente yarar hiçbir şey yapmıyorlar” sözlerine dikkat çeken Hazman, son olarak, “Neden bu kadar nankörlük yapılıyor bunu da anlamış değilim. Basmane ikinci derecede sit alanı. Tarihi yarımada gibi projelendirilmesi lazım. Buralar çeşitli el sanatlarının, kültür faaliyetlerinin, ressamların, nalbantçıların, unutulmuş tüm mesleklerin icra edilebileceği sokaklara dönüştürülmeli. Buraya bir teleferik yapmakla burası kurtarılmaz. Binaların planlı bir şekilde restore edilmesi gerekiyor. Sokaklar yolgeçen hanına dönmüş. Arabalarla Kadifekale’nin içerisine giriliyor. Surların tamamen ayağa kaldırılması gerekiyor. Eşsiz eski İzmir evlerinin, camilerin, sebillerin, çeşmelerin oradan kurtarılması lazım” dedi.
 

Haber Merkezi