Sayfa Yükleniyor...
Halkların Köprüsü Derneği Başkanı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalında Öğretim Üyesi olan Prof.Dr. Cem Terzi, Ankara, İstanbul ve Adana gibi illerde AFAD ile yerel eczacılar odası arasında bir protokol imzaladığını belirterek, bu protokolün İzmirde çeşitli bürokratik sebeplerden ötürü imzalanamadığını söyledi
EMİNE YALÇIN- Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Prof.Dr. Cem Terzi, derneğin yaklaşık 8 aydır faaliyet gösterdiğini ve dernek bünyesinde yaptıkları çalışmaları anlattı. Terzi, Ankara, İstanbul ve Adana gibi illerde AFAD ile yerel eczacılar odası arasında bir protokol imzaladığını belirterek, bu protokol ile Suriyeli sığınmacıların ücretsiz ilaç alabildiklerini anlattı. Ancak bu protokolün İzmirde çeşitli bürokratik sebeplerden ötürü imzalanamadığını da sözlerine ekleyen Terzi, bu sorunu çözdükleri zaman ciddi bir yol kat edeceklerini söyledi. Terzi, dernek olarak kamuyu harekete geçirmek istediklerini de ifade ederek, sadece sağlık alanında değil sahaya çıktıklarında sosyal, iletişim ve dil gibi problemlerle de karşılaştıklarını vurguladı.
İZMİR KADIN KENTİ
Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Prof.Dr. Cem Terzi, Halkların Köprüsü Derneğini yaklaşık 8 ay önce kurmaya karar verdiklerini ifade etti. Derneğin kuruluş amacının Türkiye toplumunu oluşturan halklar arasında barışın, demokrasinin ve eşitliğin sağlanması için çalışmalar yapmak, nefret suçları ile mücadele etmek ve karşılıklı hoşgörüyü geliştirmek olduğunu dile getiren Terzi, İzmirin özellikle demokrasi, özgürlük ve bir kadın kenti olması dolayısıyla böyle bir konuya uygun bir şehir olduğunu düşünüyorum. İzmirde bu tür etkinlikler yapıldığı takdirde karşılık bulacağını ve başarılı olacağını düşündük. Dernek olarak, halklar arasında kamusal dostluk ve dayanışma duygusunu geliştirmeyi güçlendirmeyi hedefledik dedi.
SURİYELİ SIĞINMACILAR İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR YAPIYORUZ
Derneğin kurulması ile birlikte Suriyeli mültecilerin problemleri ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Terzi, Suriyede uzun süre süren savaş dolayısıyla İzmirin fazlasıyla göç aldığını anlattı. Yaşanan göçlerin sadece İzmir merkezli olmadığını, çevre ilçelerde de göçmenlerin olduğuna dikkat çeken Terzi, Biz yaklaşık 7 aydır hemen hemen her hafta Suriyeli sığınmacılar ile ilgili bazı çalışmalar yapıyoruz. Dernek bünyemizde çok fazla hekim, sağlık çalışanı ve akademisyen var. Bu yüzden öncelikli hedef olarak sağlık alanında kamunun imkanlarını bu insanlar için harekete geçirdik. Pek çok sağlık ve saha taraması yaptık. Her yaptığımız sağlık ve saha taramalarımızda karşılaştığımız hastaların ve ihtiyaç sahiplerinin sorunlarını dernek olanakları ile gidermeye çalıştık. Her seferinde de bir rapor haline getirip bunu bazen yüz yüze görüşmek sureti ile İzmir İl Sağlık ve İzmir Halk Sağlığı Müdürlerine götürerek hazırladığımız raporları dilekçe halinde verdik. Durum tespiti yaparak yapılması gereken ve bizimde kendilerine yardım edeceğimiz konuları sunduk diye konuştu.
İĞNE İLE KUYU KAZMAK GİBİ GELEBİLİR AMA
Terzi, Suriyeli sığınmacıların Torbalıya mevsimlik işçiler olarak dayı başları tarafından getirildiğini ileri sürerek, orada bulunan Suriyelilere yönelik uzun çalışmalar yaptıklarını dile getirdi. Terzi, Orada bulunan insanların barınma ve yiyecek gibi temel sorunları vardı. Bu sorunları gidermek için kampanyalar düzenledik. Sonrasında dernek olarak Suruça giderek orada bulunan kriz masası ile görüştük. Suruçtaki çadır kentleri dolaştık. İzmirde toplanan tüm giysileri üyelerimiz tasnif etti. kamyonlarla tırlarla kriz masasına gönderdik. Suruçtaki çadır kamplar kalktı. Ama oradaki insanlar bu bölgelere geldi. Mesela Foçaya ciddi bir göç oldu. Yine Foçada da o insanlar için hem sağlık taraması hem de diş sağlığı taraması yaptık. Tarama esnasında tespit ettiğimiz hastaları buradaki Diş Eğitim Hastanesi Başhekimi ile görüşüp orada tedavi olmalarını sağlamak üzere bir ilişki kurduk. Bu durum iğne ile kuyu kazmak gibi gelebilir ama tek bir insanın bile en ufak bir sorununa derman olabiliyorsak bunun çok büyük bir öneminin olduğunu düşünüyoruz şeklinde konuştu.
BİZ KÖPRÜ OLUŞTURMAYA ÇALIŞTIK
Savaş ortamlarının doğurganlığı da artırdığını belirten Terzi, yeni doğan çocukların aşılanmaması takdirde çok büyük bir halk sağlığı problemi ile karşı karşıya kalınabileceğine dikkat çekti. Terzi, Eğer bu çocuklar tespit edilip zamanında aşılanmazsa şu anda Türkiyede nadir görülen kızamık ve çocuk felci gibi hastalıklarda artış görülebilir. Bu yüzden mültecilere yönelik iyi bir şekilde birinci basamak sağlık hizmeti organizasyonun yapılması lazım. Çünkü Suriyeli sığınmacılar dil bilmediklerinden ötürü sahip oldukları hakları da bilemeyebilirler. Mesela bu insanların ilk kayıtları ilk girdikleri sınır kapısında yapılmış. Sonra bu insanlar çeşitli illere göç etmişler. Gittikleri yerde de kaydı yenilemeye korkuyorlar. Acaba bizi tekrar kampa mı yollarlar diye şüpheye düşüyorlar. Bu yüzden kimse kayıtta olmuyor. Bizde dernek olarak bu insanlar ve kamu arasında bir köprü oluşturmaya çalıştık ifadelerini kullandı.
SADECE SAĞLIK DEĞİL
Terzi, derneğin herkese açık olduğunu belirterek, derneği yönetim kurulu ile yönetmediklerini her pazartesi saat 18.00de yaptıkları genel toplantı ile çalıştıklarını söyledi. Toplantılara katılmak için illa ki üye olmak gerekmediğini anlatan Terzi, derneğin herkese açık olduğunu, kararların toplantıda alındığını ve alınan kararların takibini yönetim kurulunun yaptığını vurguladı. Terzi, Ağırlıklı olarak sağlık alanında çalışıyoruz ama sadece sağlık değil. Çünkü sahaya çıktığınızda sosyal, iletişim ve dil gibi problemlerle de karşılaşıyoruz. Çetrefilli birçok şeyle karşılaşıyoruz. Mesela bu insanlar iş dünyasında ucuz işçi olarak görülüyor ama adeta köle gibi kullanılıyor. Hakları olmadığı için hak ettikleri paraları alamıyorlar. Yani sağlık çerçevesinde ama diğer sorunları da kapsayacak şekilde çalışmalarımız devam ediyor dedi.
İZMİRDE HİÇBİR SURİYELİ ÜCRETSİZ İLAÇ ALAMIYOR
Ankara, İstanbul ve Adana gibi illerde AFAD ile yerel eczacılar odası arasında bir protokol imzaladığını belirterek, Suriyelilerin ilaçlarını alabildiğini söyledi. Terzi, Diyabet hastası olan bir Suriyeliyi hastaneye götürüyorsunuz. İnsülin kullanması lazım. Reçete yazılıyor. Biz dernek olarak ilk reçeteyi alıyoruz. Ama bu hastanın her gün insülin kullanması lazım. O vatandaş eczaneye gidiyor. Sen Suriyeli sığınmacısın biz sana ücretsiz ilaç veremiyoruz deniyor. Vatandaş cebinden bir kere alıyor. İkincisini borç ile alıyor. Üçüncüyü alamıyor. Halbuki devletin bir genelgesi var. Tüm Suriyeli sığınmacıların ilaçlarını AFAD aracılığı ile devlet ödeyecek diye. Bu konu ile ilgili bir sözleşme yapılması gerekiyor. Bu sözleşmede AFAD İl Müdürlüğü ve İzmir Eczacılar Odası ile olması gerekiyor. Bu protokol İzmirde imzalanmadığı için İzmirde ki hiçbir Suriyeli sığınmacı ücretsiz ilaç alamıyor. Eczacılar odasına gittik. AFAD İl Müdürü ile konuştuk. Çeşitli bürokratik sebepler sunuluyor. Ama diğer yanda bu Suriyeli sığınmacılar arasında kanser hastası olan var. Multipl Skleroz hastası olan var. Mesela Multipl Skleroz hastalarının ilaçları çok pahalı. Yani herhangi bir kişinin karşılamasına imkan yok. Daha birçok hasta var. Henüz yaşanan bu sorunu çözemedik ama çok ciddi bir şekilde takip ediyoruz. Bu sorunu hallettiğimiz zaman ciddi bir yol kat etmiş olacağız şeklinde konuşuyor. Özellikle Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde çalışan hekimlere de teşekkür eden Terzi, bu hastanenin hiçbir Suriyeli sığınmacıyı kapıdan çevirmediklerini söyledi. Terzi, bu hastane ile rahat bir şekilde iletişim kurduklarını da sözlerine ekledi.
TÜRKİYE SADECE AVRUPADAN GELENLERE MÜLTECİ DİYOR
Terzi, devlete de seslenerek, Biz bu Suriyeli vatandaşları geçici misafir statüsü ile almış durumdayız. Ama bu durumla yüzleşmek gerekiyor. Geçicilik nedir? Gelen kişi sayısı 10 kişi olur. 100 kişi olur. Kalma süreleri 1 hafta olur. 15 gün olur. Ülkemize 3 milyona yakın Suriyeli geldi. Bu sürede 2 yılı geçti. Bu durumun nesi geçici. Aynı zamanda Orta Doğuda başlayan savaş halen devam ediyor. Bu insanların evleri yıkılmış. Akrabaları ölmüş. Bu insanların gidebilecek yerleri yok. Bu durum geçici diye kendimizi kandırmayalım. Bu insanların bir an önce mülteci olarak kabul edilmesi gerekiyor. Mülteci olarak kabul edildikleri zaman uluslararası yasal çerçeveye oturuyorlar. Bir takım hak ve hukukları ulusal ve uluslararası yasalarla korunmuş oluyor. Türkiye sadece Avrupadan kendisine gelenlere mülteci diyor. Ama Afrikadan ya da Suriyeden gelenlere biz mülteci demiyoruz. Bizim mutlaka bu yapıyı değiştirmemiz gerekiyor. Biz bu insanlara mültecilik statüsünü verirsek gerçek anlamda bir iyilik yapmış olacağız. Biz bu insanlara kapımızı açtıysak eğer gereği ne ise yerine getirmemiz lazım diye konuştu.
KAPILARI AÇMAK YETMİYOR
Vatandaşlarında sosyal medyada kolayca yayılan nefret söyleminden uzak durması gerektiğine de dikkat çeken Terzi, Türkiyede yaşayan her ailenin dönüp kendi ailesine bakması gerektiğini söyledi. Terzi, Her bölgesel ve büyük savaşlar döneminde göçler olmuş. Anadolu böyle bir toprağa sahip. Kimse istemez yerinden yurdundan olmayı. Ama nasıl bundan önce balkanlardan ya da Bulgaristandan göç oldu. Oradan gelen insanlar bölgemizin çeşitli yerlerine yerleştirildi. Şu an yaşanan dönemde öyle bir dönem. Şimdi de insanlar Suriyeden geliyorlar. Bu coğrafyanın bu insanlara kucak açmasından başka yapılabilecek hiçbir şey yok. Gerçeklerle yüzleşerek o insanlardan nefret etmek yerine o insanların topluma uyum sağlaması için çaba göstermemiz gerekiyor. Ben bunu yapacak tarihsel ve kültürel birikime Türkiye toplumunun sahip olduğunu düşünüyorum. Türkiye insanı bunu defalarca yapmış. Çaresiz bir şekilde ülkemize gelen 3 milyon insana bakacağız. Devlet tarafından toplum doğru bir şekilde bilgilendirilirse yaşanan sorunlar azalabilir. Devlet hiçbir şey yapmıyor demiyorum. 3 milyon insana kapılarını açmak kolay bir şey değil. Bu noktada zaten devlet çok şey yapmış durumda. Ama kapıyı açmak yetmiyor ifadelerini kullandı.
O ZAMAN NİYE SURİYELİ SIĞINMACILARA BAKAMAZSIN?
Terzi, İzmirin gözler önünde batılı bir kent olmasından dolayı İzmirde Suriyeli sığınmacı istemediklerini söyleyen kişilere, Suriyeli sığınmacıların neden İzmire geldiklerini açıkladı. Terzi, sözlerini şu şekilde bitirdi: İnsanlar nerede ekmek varsa oraya gidiyorlar. İzmirde tarım işçiliği var. Başka bir neden ise İzmirin kıyı kenti olmasından dolayı tercih ediyorlar. Neden? Yunan adalarına kaçmak kolay diye geliyorlar. Madem İzmir demokratik madem İzmir özgürlükçü madem İzmir bir kadın şehri o zaman niye Suriyeli sığınmacılara bakamazsın. Niye biz o insanları bağrımıza basmayalım. Bizim bir amacımızda bu noktada kamuyu harekete geçirmek. Hem vatandaşları bilgilendirmek hem de asıl sorunun sahibi olan hükümet yetkililerini harekete geçirmektir.
Haber Merkezi