- Gündem
- 01.06.2025 23:54
İzmir'in işgali sırasında ilk kurşunu atarak milli mücadeleyi başlatan Şehit Gazeteci Hasan Tahsin, ölümünün 103'ncü yılında geniş bir katılımla Konak Meydanı'ndaki İlk Kurşun Anıtı'nda törenle anıldı
NURETTİN BAKİ
15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali sırasında işgal kuvvetlerine karşı ilk kurşunu atarak milli mücadeleyi başlatan Şehit Gazeteci Hasan Tahsin, ölümünün 103’ncü yılında İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Gappi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekilleri Murat Bakan, Atila Sertel, Tacettin Bayır, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İGC Yönetim Kurulu üyeleri ve çok sayıda gazetecinin katılımıyla Konak Meydanı İlk Kurşun Anıtı’nda anıldı.
TÜRKİYE’NİN SİMGESİ OLMUŞTUR
İlk kurşunun Türkiye’nin simgesi olduğunu belirten İGC Onursal Başkanı CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, “Konak’ta başta Hasan Tahsin olmak üzere çok sayıda İzmirli Yunanların kurşunlarıyla katledilmişlerdir. Ama ilk kurşun Türkiye’nin simgesi olmuştur ve Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a hareket ederek olmaz denilen İngilizlerin mandasını kabul edelim diyen, artık bağımsız olamayız deyip dış güçlere teslim olmaya çalışan gerici iktidarlara karşı Mustafa Kemal Atatürk bağımsızlık ateşinin yakıldığı gün 15 Mayıs’ın ardından 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkmıştır. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Hasan Tahsin ve onun anlayışının devamı bir cemiyettir. Bugüne kadar hizmet vermiş bugüne kadar emek harcamış başkanlarımıza, yönetim kurulu üyelerimize ve şimdi görev gören arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum… Hasan Tahsin’in anlayışını hiçbir zaman bir adım geriye attırmamış, aksine ileriye taşımışlardır” ifadelerine yer verdi.
KURTULUŞ MÜCADELESİNİN İLK KIVILCIMI
Anma töreninde bir konuşma gerçekleştiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de “Hasan Tahsin’in şehit oluşunun 103’üncü yıl dönümü anmasında bulunmaktan şeref duyuyorum. Hasan Tahsin emperyalizme karşı dünyanın en önemli direnişine ilham olan milli kahramanımız. 15 Mayıs 1919’da işgal askerlerine kordun boyunda ilk kurşunu sıkarak kurtuluş mücadelemizi başlatmıştır. Hasan Tahsin cesurdu, çünkü bir hayali vardır. O, 14 Mayıs’ta İzmir körfezini kapsayan İngiliz, Fransız, Amerikalı ve Yunan zırhlılarına rağmen bağımsızlığın mümkün olduğunu biliyordu. Bir toplum neyi kaybederse kaybetsin hayalleri olduğu sürece her şeyin üstesinden gelebilir. Ne var ki hayallerimiz, umudumuz yoksa işte o zaman bitmişiz demektir. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün onca felaketi bir ok gibi delerek yeni bir ülke kurmuş olmasının yegane temelli bu ülke için güçlü hayalleri olmasıydı. Hasan Tahsin de böyleydi. Canını feda etme pahasına destansı bir kurtuluş mücadelesinin ilk kıvılcımını yaktı. Bize düşen bu mirası canla başla korumaktır. Kimsenin kuşkusu olmasın İzmir ahde vefanın şehridir. Üzerimize düşen vazifeyi yerine getirmeye kararlıkla ve son nefesimize kadar devam edeceğiz” diye konuştu.
İNADINA ÖZGÜRLÜK DİYEN BİR GAZETECİYDİ
İGC Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Gappi ise “Emperyalist güçlere karşı bir ulusun kurtuluş mücadelesinin, ilk ateşi bulunduğumuz bu topraklarda yakıldı. 103 yıl önce;‘Bağımsızlık nefestir’ diyen ‘Hukuk-u Beşer” gazetesinin sahibi Osman Nevres, yanigazeteci Hasan Tahsin’in yaktığı bu ateş, yüreklerde kıvılcım oldu, dalga dalga yayıldı. Hasan Tahsin, yalnızca fikirleriyle, yazdıklarıyla değil, konuşmalarıyla, imza attığı bildirilerle, katıldığı toplantı ve eylemlerle o kara günlerde gerçek bir aydın olduğunu, halkın yanında yer aldığını gösteren; ürken, korkan, susan değil, inadına ve sonuna kadar özgürlük diye haykırabilen bir gazeteciydi.Hasan Tahsin, döneminin gerçeklerini açığa çıkarıp karanlıkla mücadele için ilk kurşunu korkusuzca atarak,ulusal kurtuluş savaşının ve direnişin simgelerinden biri oldu. Sömürgeci ve emperyalist işgale başkaldırıyı başlatan bu kurşun, milli mücadeleye güç veren, kurtuluşa giden yolu aydınlattı” şeklinde konuştu.
ÖZGÜRLÜK MEŞALESİ ASLA SÖNMEYECEK
Konuşmasının devamında Gappi, “Biliyoruz ki; bugün görevlerinin gereklerini yerine getirdiği için öldürülen, tehdit edilen, hapse atılan, cezalandırılan gazeteciler de Hasan Tahsin gibi yıllar sonra da onurlu, dik duruşlarıyla hatırlanıyorlar ve hatırlanacaklar. Onlara bu zulmü yapanlar ise tarihin karanlık sayfalarında yerlerinialacaklardır. Tıpkı geçmişte olduğu gibi. Ve biliyoruz ki; inandığı değerler adına mücadele veren meslektaşlarımızın milyonların yüreğindeki yeri bâkidir. Düşünce ve ifade özgürlüğüne inanan gazeteciler hep var oldu. Var olmaya da devam edecek. Özgürlük mücadelesinin meşalesi hep yandı; asla sönmeyecek” ifadelerine yer verdi.