Hayata aynı  pencereden bakın

Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Esra Engin; eş seçiminde hayata aynı noktalardan bakmanın önemine değindi


  • Oluşturulma Tarihi : 16.02.2019 11:34
  • Güncelleme Tarihi : 16.02.2019 11:34
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Hayata aynı  pencereden bakın

BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Esra Engin eş, seçiminde hayata aynı pencereden bakmanın önemli olduğunun altını çizdi. Engin, inanın duygulardan yapılmış bir eneji kaynağı olduğunu söyleyerek bu enerjinin dışarı yansıtılamaması durumunda kişinin o enerjiyi içinde patlatması sorununa maruz kalarak kişinin hayatını ve ilişkilerini etkileyebileceğinden bahsetti.



ZITLIKLARIN UYUMU DİYE BİR ŞEY YOK
Prof.Dr. Engin, “Başıma gelen şeylerden haberim var, sürekli mutsuzum ama bir şeyleri de yapmıyorum” farkındalığının aslında yalnız kalmak isteğimizle ilişkili olabileceğini söyledi. Bu şekilde ağlamaktan zevk alıyoruz başkalarının sevgisini kazanmaya çalışıyoruz. Bunlar farkında olmamız gereken şeyler diyen Prof.Dr. Engin, “Yakın ilişkilerden bahsedeceksek flört, eş ya da partner ilişkilerinde de hayata aynı bakış açısıyla bakabilmek, yaşam felsefemizin aynı olması gibi noktalara çok dikkat etmemiz gerekiyor. Örneğin materyalist bir insanla hümanist bir insan bir arada yaşayamaz. Ben gezmekten ve eğlenmekten hoşlanıyorsam fakat o evde oturup playstation oynamaktan keyif alıyorsa o ilişki sadece bir yere kadar yürür” dedi. 
Zıtlıkların uyumu diye bir şey olmaz diyen Prof.Dr. Engin, “Birbirinin farklı yönlerini kabul etmek olarak adlandırabiliriz bu durumu. Sen, o farklı tarafı seversin, o tarafa saygı duyarsın ve aslında o taraftan bir şeyler de öğrenirsin. Yaşamı severek ve öğrenerek yaşayan insanlar ancak mutlu olabilir. Eğer bunu ilişkilerimizde de becerebiliyorsak zaten o ilişki yürüyor. Hayata aynı pencereden bakamazsanız aynı yeri göremezsiniz. Eğer birbirinizin penceresinden bakabilmeyi beceriyorsanız bu ilişki için her zaman bir şans vardır. Birbirimizi değiştirmeye çalışmadan eğer o insandan gerçekten bir şeyler öğrenmek istiyorsak her şeyi yapabiliyoruz” ifadelerine yer verdi.
FARKINDALIK ÖNEMLİ
Eğitilebilir insanların gelişmeyi hedef alan insanlar olduğunu da belirten Prof.Dr. Engin, “En doğruyu en güzeli ben yapıyorum, ben bilirim diyen insanlar eğitilebilir değildir. Evet ben buyum ama hayatta başka şeyler de var diyerek keşfetmek ve doğal çocuk yanımızla birlikte mutlu, keyifli anlarımızın artmasına ve ilişki kurmamıza olanak sağlar. İlişki kurduğumuz kişiyle de zaten o doğal taraflarımız buluşur. Yine bir örnekle açıklayacak olursak çocukken oynadığımız evcilik oyununda bile o oyuna katılabilenlerle arkadaş oluruz. Kimisi top oynar top oynayanlarla arkadaş olur, kimisinin de oyun kapasitesi daha geniştir ve bütün oyunları oynayabilir. Eğer seçimlerimizi bilinç ve farkındalıkla yapıyorsak ilişkilerimiz çok daha uzun sürüyor” şeklinde konuştu.
İlişki kurma meselesinin sadece bununla kalmadığını da aktaran Prof.Dr. Engin, “İşin biyolojik ve hormonal kısmının da bulunduğunu ve her insanın hormonlara maruz kalarak özellikle hormonal aktivasyonlarla yapılan seçimlerde gerçekten ben bu kişiyi istiyor muyum, ben bu kişiyle anlaşabilir miyim sorularını kendimize sormamız gerekiyor. Cinsel aşk kişiyi sadece belirli bir noktaya kadar götürüyor. Sonrasında partnerler zaten kendilerini iyi hissetmek adına başka partnerlere yöneliyor. Ya da tam tersi olabiliyor cinsellik olmayan ilişkilerde de bu sefer cinsel partner arayışına giriliyor ve ikisi de farklı handikaplara sebep olabiliyor” diye belirtti.
Enerji kaynağı insan
Kendimizin ve hormonlarımızın farkındaysak derin bir nefes alarak durup kendimize bu farkındalık sorularını yöneltmemiz gerekiyor diyen Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Esra Engin, “İnsanlar duygulardan yaratılmışlardır. Bazı fiziksel hastalıkların sebeplerinin de duyguların bastırılmasından dolayı kaynaklandığı görülebiliyor. Şunun farkında olmamız lazım; duygulardan yapılmış bir enerji kaynağının dışarı hiçbir şekilde enerjisini yansıtamaması kişinin o enerjiyi içinde patlatmasına sebep olur. Bu da fiziksel ya da ruhsal bir şekilde karşımıza zaten çıkıyor. Duygularımızın farkında olabilirsek ve onları iyi yönlendirebilirsek hayatı iyi yaşama kapasitemiz de genişliyor” dedi.

Haber Merkezi