- Gündem
- 07.07.2025 15:21
Depreme hazırlık konusundaki eksikleri ortaya koyan Prof.Dr. Sözbilir, “Fay Yasası’nın hızlıca çıkarılıp imar haritalarına işlenmesi gerek. Belediyeler bünyesinde jeoloji daire başkanlıkları kurulmalı. Faylar harekete geçti, bizim de geçmemiz gerek. Faylardan hızlı olmalıyız” dedi
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Manisa’nın Akhisar İlçesi, 22 Ocak’ta meydana gelen 5,4 büyüklüğündeki depremin ardından beşik gibi sallanmaya devam ediyor. Artçı depremlerin sayısı 2 bini geçerken vatandaşların tedirgin bekleyişi de sürüyor. Son depremlerin bölgedeki Akhisar ile Bigadiç arasında uzanan fay zonunun kırılmaya başladığını gösterdiğini söyleyen Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Prof.Dr. Hasan Sözbilir, 35-40 kilometre uzunluğundaki bu fay zonunun 7 büyüklüğünde bir deprem üretebilecek yapıda olduğunu dile getirdi. Depreme hazırlık konusundaki önemli eksikleri ortaya koyan Sözbilir, “Şu andaki öncü depremler, bize gereken ihtarı yapıyor. Fay hatlarının üzerine inşaat yasağı getiren ‘fay yasası’nın hızlı bir şekilde çıkarılıp 1/1000, 1/5000 ölçeğindeki imar haritalarına işlenmesi gerekiyor. Ayrıca belediyelerde jeoloji mühendisleri yok. Özellikle büyükşehir belediyelerinde, jeoloji daire başkanlıklarının kurulması gerekiyor. Faylar harekete geçti, artık bizim geçmemiz lazım. Faylardan hızlı olmalıyız” dedi.
3 FAY BİRDEN KIRILIYOR!
22 Ocak’tan bu yana meydana gelen artçı depremlerin sayısının 2 bini geçtiğini belirten Prof.Dr. Hasan Sözbilir, “Manisa’daki 5,4 şiddetindeki depremin ardından artçı deprem sayısı 2 bini geçti. O bölgede aslında birbiriyle bağlantılı 3 tane fay var. Önce Soma-Kırkağaç fayı kırılmaya başladı. Bu dönemde binin üzerinde artçı deprem üretti. Daha sonra kırılmalar Akhisar ve Gelenbe faylarında oldu. 3 fayın ortasında bir deprem meydana geldiği için beklenenden daha fazla sarsıntı oldu. Şu anda 3 fay birden kırılıyor o bölgede. Kırılmaya başlayan 35-40 kilometre uzunluğundaki bu fay zonu 6,9 ila 7 arasındaki bir büyüklükte deprem üretebilir. Bu zon üzerinde 20 köy bulunuyor. Bu durumda Soma, Kırkağaç, Akhisar, Bigadiç, Balıkesir, Manisa, Sındırgı, Bergama gibi yakın yerleşimler etkilenir. Bu zon kırılmaya başlaması hemen yarın veya bir iki gün içerisinde büyük bir deprem olacak anlamına gelmez. Belki de böyle bir deprem 20 yıl sonra oluşturur. Ama şu andaki öncü depremler, bize gereken ihtarı yapıyor” diye konuştu.
FAY YASASI GETİRİLMELİ…
Depreme hazırlık aşamasında önemli eksiklere dikkat çeken Prof.Dr. Sözbilir, “Fay Yasası dediğimiz yasanın artık Türkiye’ye getirilmesi gerekiyor. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde, içinden diri fay geçen ülkelerde, bu yasalar ortaya konmuş durumda. Bu durum, henüz Türkiye’de yerine oturmuş bir olgu değil. Onun için fay yasasının hızlı bir şekilde ortaya çıkarılıp belli yönetmeliklerle devlet ve hükümet tarafından gündeme alınması gerekiyor. Buna göre de Türkiye’de imar haritalarına işlenmesi gerekiyor. Yani 1/1000, 1/5000 ölçeğindeki imar haritalarına işlenmesi gerekiyor. Fay zonları içinde kalan bina envanterinin ortaya çıkarılması gerekiyor. Yakın zamanda deprem üretmesi beklenen fay zonları içinde hastane, okul, ilkokul, lise, üniversite, askeri kışlalar gibi yoğun nüfusun bulunduğu yerler var mı? Varsa bu yerlerin depreme dayanıklılığı test edilmesi lazım ya da buraların başka bir yere taşınması lazım. Bugün Türkiye’de, bunların hepsi deprem master planları çerçevesinde yapılıyor. Ama neredeyse hiçbir ilimizde henüz deprem master planı yok” açıklamasında bulundu.
BELEDİYELER YETERSİZ
Depreme hazırlık sürecinin en kısa zamanda tamamlanması gerektiğini ifade eden Prof.Dr. Sözbilir, şunları söyledi: “Türkiye’de 500’e yakın 6 ve 6 üstü şiddetinde deprem üretecek fay hatları var. Fayların üzerinde yapı var mı? Varsa bunların özellikleri nelerdir? Deprem master planlarını anlatmam için beni çağırıyorlar ama belediyelerde bu raporları anlayacak ve bu raporlara göre belediyeye yön verecek kimse yok. Belediyelerde jeoloji mühendisleri yok. O yüzden, özellikle büyükşehir belediyelerinde, mutlaka jeoloji daire başkanlıklarının kurulması gerekiyor. O başkanlıkların altına şube müdürlükleri de olabilir. Ama maalesef jeoloji daire başkanlıkları Türkiye’de çok büyük bir eksikliktir. Çünkü bir deprem ülkesindeyiz. Dolayısıyla yerel yönetimlerde bu işten anlayan insanların olması gerekiyor. Onlar da jeoloji mühendisleridir. Bugün Türkiye’deki kurumsal yapı içerisinde böyle bir problem var. Faylar harekete geçti, artık bizim de harekete geçmemiz lazım. Faylardan hızlı olmamız lazım. Bu fayların geçtiği kesimlerle ilgili arazi çalışmaları yapılması gerekiyor. Gitsinler ve bu faylar nereden geçiyor, geçtiği yerlerde köy, yerleşim var mı, varsa o binaların durumu nedir ve güçlendirilmeleri için neler yapılması gerekiyor, bunları tespit edip harekete geçsinler.”