Hayatta kalma mücadelesi: ‘Milyar Euro’luk devasa bütçeler’

Dünya hayata kalma mücadelesi veriyor ve bunun için muazzam harcamalar yapıyor. Dünya ülkelerin buradaki temel felsefesi ise ‘Yeşil dönüşüm sadece firmalar aracılığıyla değil, bireylere kadar inmeli’ şeklinde


  • Oluşturulma Tarihi : 16.03.2022 07:40
  • Güncelleme Tarihi : 16.03.2022 07:40
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Hayatta kalma mücadelesi: ‘Milyar Euro’luk devasa bütçeler’

NURETTİN BAKİ - ÖZEL HABER

Milyar Euro’luk devasa bütçeler ‘Yeşil Dönüşüme’ harcanıyor. Dünya hayata kalma mücadelesi veriyor ve bunun için muazzam harcamalar yapıyor. Temel felsefe olarak da ‘Yeşil dönüşüm sadece firmalar aracılığıyla değil, bireylere kadar inmeli’ şeklinde. Bu müthiş bir mücadele aslında, hayatta kalma mücadelesi, gelecek mücadelesi, geleceğe nasıl bir dünya bırakacağımızın mücadelesi… Harcamaların yapıldığı kalemlere bakıldığında yepyeni bir dünya dizayn edilirken, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Serhat Tanyeri ve Yönetim Kurulu, konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulundu. Oda yönetimi; Küresel Afet Raporu’ndaki verilere göre afet kaynaklı ekonomik kayıpların 268 milyar dolar olduğuna dikkat çekti.

EKONOMİK KAYIPLAR 268 MİLYAR DOLAR

Küresel Afet Raporu’ndaki verilere göre afet kaynaklı ekonomik kayıpların 268 milyar dolar olduğuna vurgu yapan Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Serhat Tanyeri ve yönetimi, şu ifadeleri kullandı: “Uluslararası anlaşmalar, Avrupa Yeşil Mutabakat konusundaki sınırlamalar ve zorlamalar ile ekonomi penceresinden çevre yönetimini de zorunlu tutuyor. Küresel Afetler Raporu’ndaki verilere göre afetler kaynaklı ekonomik kayıplar 268 milyar dolar. Toplumsal maliyetlerden, sigorta bankacılık sistemine kadar her yönü ile bir ekonomik süreçten bahsediyoruz. Sürdürülebilir bir yaşamın temek kaynağı olan çevresel etkilerin doğru değerlendirilmesi yönetilmesi süreci bir zorunluluk olarak toplumsal ve ekonomik boyutundan ayrı düşünülemez. Önlemleri tartışmaya vakit kalmadığı, acil olarak uygulamaya geçilmesi gereken bir süreci yaşıyoruz. Bu noktada yaşamlarımıza sahip çıkabilmek için bireyden, topluma, dünya ölçeğinde ekolojiyi, yaşamı ekonomiye kurban etmeyen politikalara, yönetim anlayışına ihtiyacımız var.”

EKOLOJİK YIKIM

Aşırı doğa olaylarının tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ciddi ağır sonuçlara sebebiyet verdiğini de sözlerine ekleyen Oda Yönetimi, “Sanayileşme, kentleşme, nüfus artışı ile birlikte çevre sorunları da geçmişten günümüze artarak devam ederken, kar hırsına dayanan ve tüketimi sürekli destekleyen yönlendiren yönetim anlayışı doğanın varlıklarını ortadan kaldırmaya ve geri dönülemez hasarlar vermeye devam ediyor. Ekolojik yıkım olarak tanımladığımız bu süreçte insan eli ile yürütülen tüm faaliyetlerin sonuçlarını ise küresel ölçekte yaşadığımız ve yaşamaya devam edeceğimiz felaketler ile görüyoruz. Nüfus artışı, kentleşme, sanayileşme, doğal varlıkların kontrolsüz tüketimi, ormansızlaşma ile birlikte çevre sorunları ve tüm bu faaliyetlerin çevresel boyutunun yönetilememesi, çevresel kirlilik ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişikliği süreçlerinin getirdiği baskılar sonucunda, kaynakların tükenmesi, su kıtlığı, kirlilik, aşırı doğa olayları dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşam için tehdit oluşturuyor” değerlendirmesinde bulundu.

YEPYENİ BİR DÜNYA DİZAYNI!

Ülkelerin dünyayı kurtarmak için harcamalar yaptığı başlıca konular ise şu şekilde sıralanıyor: 2030 yılına kadar ormansızlaştırmaya son verilmesi, elektrikli ve hidrojenli yakıtların yaygınlaştırılması, büyükbaş hayvancılığın 2030 yılına kadar yüzde 30-50 arasında azaltılması, plastiklerin yerini biyoplastiklerin alması, beslenmemizde yaşanacak sert ve köklü değişimler (bitkisel temelli beslenme), bitkisel proteinlerin artması, alglerden daha fazla ürün elde edilmesi ve karbon negatif tesislerin kurulması, karbon vergilendirmesi, su ayak izi takiplerinin gerçekleştirilmesi, hayvancılığın azalmasından arda kalan tarım arazilerinin yaygın kullanımı, iklim değişiminin getirdiği etkilerin yapay zeka algoritmaları ile gelecek tahminlerinin gerçekleştirilmesi, porsiyonların küçültülmesi, ithalatın giderek azalması ve lokal üretimlere geçilmesi, KOBİ sayılarının inanılmaz artarak, zincir marketler yerine butik mağazaların yaygınlaşması, üretimin devasa fabrikalarda değil de daha yerelde ve yerel ihtiyacı karşılayacak şekilde dizayn edilmesi (ürün tedarik zincirlerinin şehirlerarası bazda kırılması) büyük şehirlerden ziyade daha fazla kırsalda çalışmanın canlandırılması…



YEŞİL ORGANİZE SANAYİLERİN KURULMASI

Ayrıca dünya harcadığı paralarla “Yeşil şehirlerin, yeşil organize sanayilerin kurulması, permakültür ve rejeneratif tarımla yenilikçi üretim modellerinin oluşturulması, kompost ve bakteriyel zenginleştirme ile toprağın yeniden zenginleştirilmesi, geri dönüşümden yüksek katma değerli ürünlerin elde edilmesi, yağmur hasadı gibi suyun muhafazasını sağlayan yöntemlerin geliştirilmesi, yapay zeka teknolojilerinin tarımsal alanda yaygın şekilde kullanılması... Tüketilebilir ve kültüre edilebilir mantar türlerinin artması ve beslenme zincirine eklenmesi, benzer şekilde vitamin ve mineralce zengin filizlerin beslenme zincirinde eklenmesi, fonksiyonel gıdaların çığ gibi büyümesi, normal et ve süt ürünleri yerine yapay et ve süt ürünlerinin almasını” amaçlıyor.
 




 

Haber Merkezi