Sayfa Yükleniyor...
Cumhur İttifakının Çeşme adayı Mustafa Cenger ve bağımsız aday Fatma Esen Kabadayı, ‘Çeşme’nin Reçetesi’ başlığıyla yaptığımız haberi değerlendirdi, STK’ların Çeşme’ye ilişkin önerilerini ele alarak birçok soruna ilişkin önemli açıklamalarda bulundu
SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER
Günler öncesinde sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte ‘Çeşme’nin Reçetesi’ başlıklı bir haber yayınlayarak, Çeşme’nin sorunlarına ve bu sorunların çözümüne ilişkin taleplere yer verdik. Bir çoban tarafından keşfedilen ancak tescil altına alınmayan Roma Köprüsü, hemen yakınında bulunan ve Büyükşehir Belediyesinin bütçe yetersizliği nedeniyle kazı çalışmasını durdurduğu yeraltı manastırı, 2009 yılında mühürlenen Tarihi Termal Havuz, Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyonu tamamlanan ancak yıllardır halka açılmayan tarihi hamam, yeni inşa edilen evlerin altından çıkan ve korunma altına alınmayan antik kent bulguları, Kutlu Aktaş Barajı’nın kurumayla karşı karşıya kalması ve artan nüfus / artan yazlık konut nedeniyle Çeşme’de yaşanan su sorunu, kaplıca sahalarının terk edilmesi, aquaparkların artması ve bu işletmelerde suni termal suların elde edilmesi gibi daha pek çok konu STK’lar tarafından gündeme getirildi. AK Parti ve MHP’nin Çeşme’de ortak aday olarak çıkardığı Mustafa Cenger ile bağımsız aday Fatma Esen Kabadayı’ya belirlenen sorunları ve önerileri sunduk. Cenger, tarihi eserlerin varlığına, Ovacık’ta yaşanan kaçak çöp dökümüne ve su kaynaklarının yetersizliğine değinerek, “Büyükşehir’ e bağlandıktan sonra Çeşme’de yetki kavram kargaşası yaşandı. Bu yarımadayı bir master planla yeniden planlamak lazım” dedi. Kabadayı ise Çeşme’nin en büyük sıkıntısının ‘hedef kitlesiz’ turizm olduğunu vurgulayarak termal suyu esas aldı. Kabadayı, “Hapis edilmiş bir termal suyumuz var. Demir parmaklıklar ardına alınmış bir sıcak su” diye konuştu.
CENGER’DEN STK’LARA DESTEK
Sivil toplum kuruluşlarını her zaman desteklediklerini ve alanında uzmanlaşmış STK’ ların var olduğunu kaydeden Mustafa Cenger, “Çeşme’nin dediğiniz gibi müthiş bir tarihi var. 12 Antik İyon Kenti Ildırı’mız var. Ildırı Köy’ü başlı başına bir tarih ve yaşam alanı. Buradaki kazı çalışmaları çok yavaş ilerliyor. Benim hayallerimden biri oradaki amfi tiyatroda bir klasik müzik konseri düzenlemek. Bu tarz kültürel aktiviteleri yapabilecek duruma getirilmeli. Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyonu tamamlanan hamamın ise şu an neden halka açılmadığını bizler de bilemiyoruz. Diğer tarafta Çeşme kültürünü yansıtan medreselerimiz var. Onları restore edip tekrardan hayata geçirme planlarımız var. Çeşme adını çeşmelerinden almış. Onları artık su akar hale getirmemiz lazım. Hatta güzel bir meydan düzenlemesi yapmak istiyoruz. İnsanların hatıra fotoğrafı çekebileceği alanları daha fazla arttıracağız” yorumunda bulundu.
‘KAÇAK SU’ TEHTİDİ
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte yarımadayı bir master planla yeniden planlamak gerektiğini vurgulayan Cenger, en önemli sorunlardan biri olan kaçak döküme değindi. Cenger, “Çöpün tekrardan geri dönüşüme uğrayabileceği projeler geliştireceğiz” dedi. Sudaki en büyük problemin kayıp kaçak olduğuna da dikkati çeken Cenger, şöyle devam etti: “İnanılmaz derecede kaçak suyumuz var. Barajımız ise yeterli. Baraj da bir sıkıntı yok. Ben önümüzdeki yıllarda yarımadada su sorunun olmayacağını düşünüyorum. Büyükşehire bağlandıktan sonra yetki kavram kargaşası yaşandı. Hepimiz şahidiz. Sokakta aylar öncesinde patlayan sulara günlerce müdahale edilmediğini gördük. Hatta suyun kaynağından vatandaşa ulaştırılması esnasındaki döngü görmeyen kaçaklarında çok olduğunu gözlemledik. Neredeyse yarı yarıya kayıp kaçağımız var.”
“KAYNAR SU RÜSVA OLMUŞ”
“Çeşme gerçekten öz kaynakları anlamında çok zengin bir yer. Hakikaten doğala dair her şeyimiz var” ifadelerini kullanan bağımsız aday Fatma Esen Kabadayı da, şöyle konuştu: “Benim annem ve sülalesi Şifneli’dir. Yıllar sonra annem demiş ki, ‘Patates eksem olmaz, soğan eksem çıkmaz. Ben ne yapacağım sıcak suyu?’. Oraları bu düşünceyle bırakmış. Şimdi ise orada doğrudan yerden çıkan bir sıcak su kaynağı ve çamur var. Bizler oralarda çamur banyosu yapardık. Ancak Ilıca’da biliyorsunuz ki ‘hapis edilmiş’ bir termal suyumuz var. Demir parmaklıklar ardına alınmış bir sıcak su. Yıldız Burnu Mendireği’nde çıkan ama rezil rüsva olmuş kaynar su var. Gidiyoruz ancak giremiyoruz bile. Ne şekilde insanların oraya nasıl bir biçimde girdiğini görmek istemezsiniz. Böyle bir mezbelelik durumu var. Bir kere ne turizmden anlıyoruz, ne termalden, ne kaynaktan, ne de plandan.”
“MANTIKLI BİR AÇIKLAMASI YOK”
Çeşme’de son yıllarda ardı ardına inşa edilen aquaparklardan ve bunları yapan şirketten bahseden Kabadayı, “Tetusa meselesine gelecek olursak… Şu an ki başkan adaylarından biri şirketin kurucularından. Daha doğrusu Çeşme’de bunlarla ilgilenen 10-15 kişi var, her şeyin altından da bunlar çıkıyor. Memleketin en yüksek rakımına ne hakla hizmet aquapark konulur. Benim kızım üç tarafı denizlerle çevrili coğrafyada yüzme öğrenecek havuza sahip değil. Siz gidiyorsunuz dağ başına, halkın suyuyla, 3-4 tane kuyu açıyorsunuz, su yok, millet yazın evlerini terk etti susuzluktan, bir ayağı da belediye olan bu su kuyularıyla halkın suyunu alıp günde kaç ton su harcıyorsunuz. Haddi hesabı olmayan paralar. Orada ev satın alanlar da mağdur durumda. Yazın her gün aquaparktan yükselen sesleri duymak zorunda kalacaklar. Kimse buna tahammül etmek zorunda değil. Memlekette hiçbir planlama, vizyon olmayınca geldiğimiz nokta bu oluyor. Gerekiyorsa aquaparklar yapılsın ama aquaparka gelene kadar bizim önümüzde o kadar yol var ki. Bir de diyorlar ki ‘bu aquapark alanına termal tesisi’ yapalım. Bu rehabiliteyi nasıl yapacaksınız? Bu planlamanın mantıklı bir açıklaması yok” dedi.
“SUYU KAYNAĞINDAN UZAKLAŞTIRIYORLAR”
Termal suyun kaynağından uzaklaştırıldığını aktaran Kabadayı, şunları söyledi: “Farzedelim ki Çeşme’nin doğal termal suyunu kullanacaklar. Bu suyun alana gidip tekrar geri gelmesi lazım. Ancak suyun bu geri dönüşümünü sağlayacak sistemler yok. Tamam, Çeşme’de sıcak su var. Fakat tahmin edilen suyun sıcaklığı çok yüksek derecelerde değil. Sen bu suyu alıp çok uzak noktalara götürmek istersen suyun sıcaklığı zaten 0 dereceye düşer. Onu bir daha tüple ısıtmayı falan mı düşünüyorlar? Çeşme’de böyle bir termal turizm elbette yapılabilir. Hali hazırda Şifne’deki otellerde de yapılabilir. Fakat su kaynaklarını bilmiyoruz. MTA raporlarını alıp incelemek lazım. Ben kesinlikle üstü örtülü kaynakların Ilıca’da var olduğuna eminim. Ama bunları adını sanını bilmediğin rantçı şirketler kullanıyor. Ülkenin gerçekleri bunlar. Suyu kaynağından çok uzaklaştırmamak lazım. O suyu Balçova’daki gibi ısıtma amaçlı kullanmak da çok mümkün değil. Suyun muhteviyatı, derecesi, içeriği, kimyası hepsi önemli bilgiler. Değerlendirip halka açılmalı. Varsa bir kaynak tabi ki termal turizme katkı sunsun. Benim Çeşme’de yaşayan arkadaşlarım yazın başka yerlere gidiyor. Onları göndermemek için bu kaynakları elbette koruyacağız. Çamurumuz dahi var. Yani sağlık turizmine kadar her şey yapılabilir.” Çeşme’nin en büyük sıkıntısının ‘hedef kitlesiz’ turizm olduğunu vurgulayan Kabadayı, “Kim gelsin bilmiyorlar. Hedef kitleniz kim? Turizmin envai çeşidi var burada. Biri dahi değerlendirilse Çeşme ihya olur. Bir otelle mi bütün kış termal turizm sağlanacak? ‘Yapalım bir otel, uçalım 12 ay’ mantığıyla olur mu? Kimsenin Çeşme’den, Alaçatı’dan haberi yok. Ben kişisel olarak ne gerekiyorsa yapmaya hazırım! Kavgaysa kavga, davaysa dava” dedi.
Haber Merkezi