- Gündem
- 11.05.2025 19:23
Geri gönderilmeleri sık sık siyasi tartışmalara konu olan ve sosyal medyada nefret söylemlerine maruz kalan Suriyeli mülteciler, toplumdaki önyargılara ve geri dönüş için güvenli koşullara vurgu yapıyor
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
“Gurbete sığınmak kolay değil! İnsan geride neler bırakıyor. Kim ister ki bunu?”
“Dönmemizi istemelerine gerek yok. Bunu zaten yapacağız. Savaşın bitmesini bekliyoruz.”
“Toplum mültecileri bir yük olarak görüyor. Bu da yanlış bilgilerden kaynaklanıyor.”
“Dönebileceğimiz koşullar oluşsa bir gün durmayız. Diken üstünde yaşıyoruz.”
Bu sözler ülkelerindeki şiddet ortamı nedeniyle Türkiye’ye sığınan Suriyeli mültecilere ait... Mültecilerin geri gönderilmeleri sık sık siyasi tartışmalara konu olurken, bu tartışmalar sosyal medyada çoğunlukla nefret söylemlerine dönüşüyor. Gündemdeki gelişmeleri büyük bir üzüntüyle takip eden mülteciler ise toplumdaki önyargılara ve geri dönüş için güvenli koşullara vurgu yapıyor.
GURBETE SIĞINMAK KOLAY DEĞİL
İzmir’de yaşayan Suriyeli Cuma Baluş, 25 yaşında. Bundan tam 5 yıl önce, ülkesinden ayrılmak zorunda kaldığında inşaat mühendisliği okuyan bir üniversite öğrencisiydi. Kendi deyimiyle, ‘bombalarla yıkılan ülkesini yeniden inşa edebilmek’ istiyordu. Ama giderek kötüleşen savaş ortamına ve hayat şartlarına daha fazla dayanamadı. Ailesiyle birlikte Türkiye’ye sığındı. Baluş, artan nefretten duyduğu üzüntüyü şu sözlerle dile getirdi: “Türkiye’de olduğum süre içinde kimseye muhtaç olmadan, alın terimle para kazanıyorum. Kendi imkanlarımla üniversite kazanıp eğitim alıyorum. Ülkemi terk etmek zorunda kalmamla birlikte mahrum kaldığım bu temel haklarımı burada almaya çalışıyorum. Burası ikinci ülkemiz gibi. ‘Mülteciler geri gönderilsin’ şeklindeki tartışmalar maalesef çok üzücü. İnsanlar biraz empati kurmayı bilmeli. Her şeyden vazgeçip gurbete sığınmak kolay değil! İnsanlar geride neler neler bırakıyor. Kim ister ki bunu? Mültecilerin çoğu kendilerine yeni bir hayat kurmuş durumda. Çocukları okullarda eğitim almak durumunda. Bu mültecileri geri gönderirken canlarının güvende olup olmadığı düşünüldü mü? Çocukları eğitim sıralarından koparıp geri gönderirken bu çocukların travması düşünüldü mü? Bir an önce kendi vatanına kavuşmak isteyen Suriyeli mülteciler burada çok rahat ve keyifli bir hayat yaşamamaktadır. Ancak aynı zamanda hayatını ve çocuklarını tehlike atacak şekilde de hiçbir yere geri gidemezler.”
TÜM MÜLTECİLERE YANSITILMASI YANLIŞ
Yaşananların üzücü olduğunu söyleyen Baluş, “Gün geçtikçe maalesef artan bu tartışmalar ve ayrımcılıklar mültecileri psikolojik baskı altında bırakıyor. Ne yazık ki ayrımcılık yüzünden mülteciler hep dışlanmış durumda. Bu da mültecinin toplum içinde nasıl yaşaması ve davranması gerektiğini bilmemesine neden oluyor. Ayrıca ayrımcılıktan dolayı iş hayatında da haklarını alamıyorlar. Toplum mültecileri bir yük olarak görüyor. Bu da yanlış ve eksik bilgilerden kaynaklanan bir sorun. Mültecilerin toplumun devlete ödediği vergilerden geçindiği düşünülüyor. Ancak mülteciler kendi alın teriyle, ekmeğini kazanıp geçinmektedir. Bunun dışında sağlık merkezleri gibi bazı kurumsal yerlerde mültecilere sağlanan hizmetler Avrupa Birliği fonları ile finanse edilmektedir. Suriyeli mültecilerin Türkiye ekonomisine katkılarını da unutmamak gerekir. Mülteciler sayesinde tarım sektörü gibi birçok sektör canlandırıldı. Mültecilerin toplum tarafından kabullenilmemesinin başka bir nedeni de mülteciler arasında az sayıda da olsa suça karışmış ve kanunlara uymamış kişilerin bulunmasıdır. Bu her toplumda var olan bir durumdur. Ceza hukukunun en önemli ilkelerinden biri olan ‘suç ve cezanın şahsiliği’ ilkesi gereğince suça karışmış kişilerin ancak kendileri gerekli cezaya muhatap olmalıdır. Bunun tüm mültecilere yansıtılması yanlıştır” ifadelerini kullandı.
SAVAŞIN BİTMESİNİ BEKLİYORUZ
Miran Diler, 23 yaşında Suriyeli bir genç. Ülkesindeki savaşın Kobane’ye sıçraması sonucu 6 yıl önce ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etti. Hayat şartlarından dolayı üniversite okuyamayan ve inşaatlarda ter dökerek hayatını kazanan Diler, son dönemde daha da artan mülteci düşmanlığının sebebini önyargılara ve bilgi kirliliğine bağlıyor: “Ailem ve Suriye şehirlerindeki savaştan kaçan birçok mülteci için güvenli bir sığınak oluşturan yer burası. Türkiye’ye göçün başladığı ilk günlerden itibaren mültecilerin kucaklanmasına karşı çıkan insanlar vardı ve bu küçük bir yüzdeydi. Ama yıllar geçtikçe bu oran artıyor. Bizden geri dönmemizi istemelerine gerek yok. Bunu zaten yapacağız! Savaşın bitmesini bekliyoruz... Bizim orada bir hayatımız, evimiz var zaten. Türklerin büyük bir kısmı fiyatların artması, maaşlarının düşürülmesi, Türk lirasının değer kaybetmesinin yanı sıra iş olanaklarının azalması gibi sebeplerden dolayı bizi suçluyor. Ama aslında bu durumun bizim varlığımızla ilgisi yok. Maalesef Türklerin bir kısmı enflasyonun Suriyelilerin Türk hükümetinden aldığı yardımlardan kaynaklandığını düşünüyor. Bu yanlış. Türkiye’nin sağladığı yardımlar Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nden Suriyelilere yardım olarak geliyor. Bu konuda bilgi kirliliği var.”
DİKEN ÜSTÜNDE YAŞIYORUZ
Pek çok mülteci gibi Nesrin de, son dönemde yaşananlardan büyük endişe duyuyor: “İnsanlar botlarla o tehlikeli yolculuklara boşuna çıkmıyorlar! Bu son yaşanan olayları gördükçe endişemiz daha da artıyor. Sürekli ‘Ülkenize dönün’ diyorlar. Dönebileceğimiz koşullar oluşsa zaten bir gün bile durmayız. Biz burada gün yüzü görmedik, her an diken üstünde yaşıyoruz.”