- Gündem
- 20.05.2025 00:58
Salgına karşı ön cephede mücadele verenlerden İzmirli hekim Kamile Kurt, biriken korku, yorgunluk ve çaresizlik atmosferinden kurtulmak için tutkusu olan fotoğraf sanatına sarıldı
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Tüm dünyayı etkisi altına alan salgın nedeniyle sokaklar, caddeler, meydanlar, toplu taşımalar, sahiller ve tarihi mekanlar daha önce tanıklık etmedikleri tarihi bir sessizliğe bürünmüştü. Salgının yayılmasını önlemek için alınan tedbirler kapsamında yurttaşlara ‘evde kal’ çağrıları yapılırken, sağlık çalışanları ise bu mücadele için canları pahasına ön cephede savaşıyordu. Onlardan biri olan İzmirli hekim Kamile Kurt, “Büyük bir yükün altındaydık. Sürekli kabuslar görüyordum” diye anlatıyor o dönem yaşadıklarını. Üzerinde biriken korku, yorgunluk ve çaresizlik atmosferinden kurtulmak için salgının etkisini azalttığı günlerde yeniden tutkunu olduğu fotoğraf sanatına döndü. Pandemi sürecinin görsel belleğini oluşturmak amacıyla bir grup fotoğrafçı tarafından başlatılan ‘Korona Günlerinde Fotoğraf’ adlı editöryal çalışmaya katılarak iki ay boyunca pandeminin yansımalarını fotoğrafladı. Hastanede, dışarıda, evde, yüzlerce fotoğraf çekti. Umuda, insanlığa ve belgesel fotoğrafa katkısı olmasını dileyerek: “Proje sayesinde neredeyse tüm sıkıntılı düşüncelerimden arındım. Beni bir iç yolculuğa çıkaran fotoğraflar, yaşama daha bir gayretle tutunmama vesile oldu. Bu fotoğraf projesi beni iyileştirdi diyebilirim. Ayrıca yaşadığımız bu zorlu günlerin birileri tarafından belgelenmiş olması insanların çok hoşuna gitti.”
FOTOĞRAF ÜRETMEK BİR TANIKLIK!
İzmir’de yaşayan Patoloji Uzmanı Dr. Kamile Kurt, yaklaşık 8 yıldır fotoğraf sanatına ilgi duyduğunu belirterek, “Manisa Şehir Hastanesi’nde çalışıyorum. Yoğun iş mesaimden arda kalan zamanın çoğunu fotoğrafa ayırıyorum. Özellikle belgesel fotoğrafçılığa ilgim var. Daha önce Türkiye Fotoğraf Federasyonu’nun düzenlediği ‘Göç-men-lik’ ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği ‘Siz Uyurken’ projelerinde çalıştım. Son olarak Türkiye Fotoğraf Federasyonu desteğiyle gerçekleşen, editörlüğünü Özcan Yurdalan, Aykan Özener ve Yusuf Aslan’ın yaptığı ‘Memleketimden Görsel Hikayeler’ projesinde çalıştım. Fotoğraf üretmenin bir tanıklık olduğu inancındayım. Fotoğrafı kendimi anlatmanın bir yolu olarak görüyorum. Çektiğim fotoğrafın anlamı, amacı olsun istiyorum; gelecek kuşaklara bir bellek oluşturma gayreti içerisindeyim. Belgesel fotoğrafın toplumsal hassasiyet ve farkındalık yaratarak siyasi ve ekonomik birçok etkisinin olabileceğine, bir şeyleri değiştirebileceğine inanıyorum. Fotoğraf, bu rolüyle hayatımın önemli bir parçası haline geldi diyebilirim” dedi.
BÜYÜK BİR YÜKÜN ALTINDAYDIK
Salgın sürecinde yaşadıklarını anlatan Kurt, “Zihinsel olarak kendimi çok yorgun hissediyordum. Hastanede idari nöbetlerim ve korona polikliniğim devam etti. Bu yeni hastalığı tanımak için sürekli okuyordum. Dikkatimi bu konu dışında hiçbir şeye odaklayamıyordum. Evde alışveriş, temizlik, yemek yapma gibi işlerin çoğu benim üzerime kaldı. 73 yaşındaki annem dışarı çıkamadığı için onun da tüm ihtiyaçlarını ben karşılamak zorunda kaldım. Oğlum, online derslerine evde devam ediyordu. Adeta 7 günü bitirmiş 8. güne geçmiştik ve onu yaşıyorduk. Astım hastası oğluma ve anneme virüs bulaştırır mıyım diye çok korkuyordum. İlk korona polikliniğinden sonra 15 gün odamdan çıkamadım. Çevremdeki sağlıkçı arkadaşlarım evlerine bile gidemediler. Yurtlarda, öğretmenevinde kalanlar vardı. Arada hekim arkadaşlarımızın hasta olduğunu duydukça üzülüyor ve panik yaşıyorduk. Tüm hastane personeli olağanüstü bir çabayla çalışıyordu. Tulum, maske gibi koruyucu ekipmanla çalıştığımız için oldukça zorlanıyorduk. Büyük bir yükün altındaydık. Evde hiçbir hobimle ilgilenemiyordum. Çok sevdiğim halde kitap bile okuyamaz hale gelmiştim. Sürekli kabuslar görüyordum” ifadelerini kullandı.
PANDEMİNİN YANSIMALARINI FOTOĞRAFLADI
Yoğun ve zorlu mesainin getirdiği olumsuz etkilerden fotoğraf üreterek kurtulduğunu söyleyen Kurt, ‘Korona Günlerinde Fotoğraf’ adlı projeye katılma sürecinden şöyle bahsetti: “Bu hastalıklı ruh halimden sıyrılabileceğimi daha önceki deneyimlemelerimle biliyordum. Pandemi sürecinin görsel belleğini oluşturmak amacıyla bir grup fotoğrafçı tarafından ‘Korona Günlerinde Fotoğraf’ adlı ortaklaşa bir editöryal fotoğraf çalışması başlatıldı. 33 fotoğraf editörünün görev aldığı, 360 fotoğrafçının katılım talebinde bulunduğu çalışma, 3 Mayıs’ta başladı. Türkiye’nin 31, Almanya, Azerbaycan, Finlandiya, Fransa, İngiltere, Kanada ve Kosova’nın 10 farklı şehrinden katılımda bulunan 360 fotoğrafçı iki ay süresince pandeminin yansımalarını fotoğrafladı. İçinden geçtiğimiz ‘tecrit’ zamanlarına fotoğrafla bakmak, kaygılarımızı, umutlarımızı ve heyecanlarımızı kaydetmek, yaşama tutunma irademizi, dayanışma hallerimizi görünür kılmak, bir görsel bellek oluşturmak, yaratıcılığımızın ve özgür ifadenin önünü açmak amacıyla uygulamaya konulan ‘Korona Günlerinde Fotoğraf’ çalışmasında üretilen tekil fotoğraflar ve görsel hikayelerin önemli bir kısmı, www.koronagunlerindefotograf.com sitesinde yayınlanmaya başladı. Çalışma, yaklaşık 6 bin tekil fotoğrafı ve 200’ü aşkın görsel hikayeyi içeriyor.”
FOTOĞRAF PROJESİ BENİ İYİLEŞTİRDİ
“Proje sayesinde neredeyse tüm sıkıntılı düşüncelerimden arındım” diyen Kurt, “Tecrit altına alınan hastalar, koruyucu ekipmanlarıyla çalışmak zorunda kalan sağlık çalışanları ve muayene olmak için hastaneye gelen hastaların fotoğraflarını özellikle öğle tatillerimde çekiyordum. Beni bir iç yolculuğa çıkaran çektiğim fotoğraflar, yaşama daha bir gayretle tutunmama vesile oldu. Evde ise her değişik durumumuzu fotoğraflıyordum. Markette, sokakta çok sayıda fotoğraf çekerken bir taraftan da yaptığım işten keyif alıyor, espriler üretiyordum. Bu da beni mutlu kılıyordu. Sahilevleri’nde yürüyüş yaparken Parçalanmış Düşünce Heykeli’nin kendi parçalı ruh halime ne kadar uyduğunu gördüm. Nesnelleşen bir dünyanın insanı sorgulayışıydı galiba görünen. Gelip gittikçe heykelle insanlar arasındaki ilişkileri fotoğraflayıp duygu durumlarına ortak oldum. Aslında minimalist yaşamın değerini daha iyi kavradım bu sayede. Yaşamımdaki koşturma nedeniyle ne kadar çok şeyi atladığımın farkına vardım. Hayatımıza kendi perspektifimizle ve kendi penceremizden bakarak yaratıcılığımızı ortaya koymamızı ve tekil kareler halinde ya da bir seri/hikaye halinde anlatılar kurmamızı öneren bu çalışmada ortaklaşa bir proje hazzını da almış oldum. Fotoğrafla uğraşırken ruh halimin düzelmesiyle hobilerimle tekrar uğraşmaya başladım. Birkaç kısa öykü yazdım. Hatta yıllar önce başladığım ancak yarım kalan bir romanımı tamamladım. Bir taraftan da tekrar resim yapmaya başladım. Bu fotoğraf projesi beni iyileştirdi diyebilirim. Çok değerli editörlerimiz sayesinde fotoğrafa yaklaşımıma farklı bakış açıları ve yeni görme biçimleri ekledim. Benim üç projemin editörü Özcan Yaman’dı. Pozitif tavırları ve destekleriyle projemin oluşmasında iyi bir yol göstericiydi. Kendisine ve bu projeye katkıda bulunanlara teşekkür ederim bu vesileyle” şeklinde konuştu.
‘Korona Günlerinde Fotoğraf’ projesinin web sayfası ve sosyal medya hesaplarının linkleri şöyle:
https://www.koronagunlerindefotograf.com
https://www.facebook.com/koronagunlerindefotograf
https://www.instagram.com/koronafotograf