- Gündem
- 14.05.2025 00:12
Sağlıklı ve besleyici gıdalara erişim giderek güçleşirken Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Soysal, “Artık insanlara ‘Günde şu kadar porsiyon bunu tüketin diyemiyoruz. Çünkü o gıdalara ulaşamadıklarını biliyoruz. Hekimler beslenme önerilerini yutkunarak veriyor” dedi
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında sağlıklı ve besleyici gıdalara erişim giderek güçleşiyor. Sadece karın doyurmaya çalışan yurttaşlar, protein ve vitamin bazlı beslenme yerine karbonhidrat ağırlıklı beslenmeye yöneliyor. Büyüme çağındaki çocuklar ise bedensel ve ruhsal gelişimleri için gerekli gıdalara ulaşamıyor. Gıda ve beslenme güvencesizliği içinde olan insan sayısının giderek artacağına dikkat çeken Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Soysal, “Artık insanlara sağlıklı beslenmeleri için ‘Günde şu kadar porsiyon bunu, bu kadar porsiyon bunu tüketin’ diyemiyoruz. Çünkü insanların o gıdalara ulaşamadıklarını biliyoruz. Hekimler beslenme önerilerini yutkunarak veriyorlar. Gelecek kuşakları beslenme sorunları nedeniyle kaybetme durumunda kalıyoruz. Bırakın yeterli hayvansal proteine, ekmeğe bile ulaşamayan bir nesil geliyor. Bunun sonuçlarının ileride nörolojik, psikiyatrik sorunlardan kronik hastalıklara kadar geniş bir spektrumda olabileceğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
BÜYÜYEN GIDA GÜVENCESİZLİĞİ
Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Soysal, ‘gıda güvencesizliği’ kavramına dikkat çekerek, “Bugüne kadar halk sağlığı konusunda tartıştığımız en önemli konu ‘gıda güvenliği’ idi. Öğrencilerimize gıda güvenliğini anlatırdık. Ancak bütün bunlar son iki senede bağıra bağıra gelen ‘gıda güvencesizliği’ nedeniyle rafa kalktı. Artık Türkiye’deki asıl gündem gıda güvencesizliğidir. Gıda güvencesizliği açlığın kibar tanımı... Her yaş grubundan insanın gerektiği miktarda, optimal koşullarda yaşamını sürdürebileceği gıdaya ulaşabilme şansına gıda güvencesi denir. Bunun olmamasına da gıda güvencesizliği denir. Bugün Türkiye’deki ana problem giderek büyüyen bir gıda güvencesizliğine doğru gidiş olmuştur” dedi.
ŞU KADAR PORSİYON TÜKETİN DİYEMİYORUZ
Hekimlerin ekonomik yoksunluk sebebiyle sağlıklı gıdaya ulaşamayan yurttaşlara sağlıklı beslenme önerilerinde bulunurken çekindiğini söyleyen Soysal, “Artık insanlara sağlıklı beslenmeleri için günde şu kadar porsiyon bunu, bu kadar porsiyon bunu tüketin diyemiyoruz. Çünkü insanların o gıdalara ulaşamadıklarını biliyoruz. Hekimler beslenme önerilerini yutkunarak veriyorlar. 1 kilo etin kilosunun 150 TL, 1 kilo dolmalık biberin 55 TL, patlıcanın 30 TL olduğu bir ülkede yaşıyorsunuz. Bu ülkede beslenme önerileri vermek ateşten gömlek gibi bir durum. Kaldı ki birçok hastalığın tedavisinde de bu beslenme önerileri önemli yer tutuyor” diye konuştu.
EKMEĞE BİLE ULAŞAMAYAN NESİL
Büyüme çağındaki çocukların bedensel ve ruhsal gelişimi açısından, kas ve kemik sistemine uygun ve dengeli beslenmesi gerektiğini kaydeden Soysal, başta süt olmak üzere çocuk beslenmesinin ana besin kaynaklarına erişimin imkansızlaştığına vurgu yaptı. Soysal, bu durumun sağlık açısından risklerini şöyle değerlendirdi: “Böyle bir ortamda insanlar nasıl sağlıklı beslenebilir, nasıl gelişimlerini sürdürebilir? Süt fiyatları, yoğurt fiyatları... Bunlar çocuk beslenmesi için ana kaynaklar. Bunlara ulaşmak imkansızlaştı. Et, balık örneği vermekten zaten vazgeçtim! Süt, yoğurt, bakliyat ve diğer besinlere ulaşmanın zorlaştığı ortamda bir gıda güvencesizliği yaşanıyor ve bunun bugünden yarına çözülebileceği konusunda en ufak bir umut da yok. Bugün tarım yazarları ve ziraat akademisyenlerinin söylediklerine baktığınızda 2023’ün daha da zor geçebileceğini görüyorsunuz. Bu durum daha çok çocuk ve gençler üzerinde olumsuz etkileri var. Gelecek kuşakları beslenme sorunları nedeniyle kaybetme durumunda kalıyoruz. Bırakın yeterli hayvansal proteine ulaşmayı, ekmeğe bile ulaşamayan bir nesil geliyor. Bunun sonuçlarının ileride nörolojik, psikiyatrik sorunlardan kronik hastalıklara kadar geniş bir spektrumda olabileceğini söyleyebiliriz. Beyin ve sinir sistemi çocukluk yaşlarında en önemli gelişimi gösterir, bu dönemde de çocuğun kesinlikle dengeli beslenmesi gerekir gelişiminin tamamlanması için. Ama bu dönemde gelişimini tamamlayamazsa bu öğrenme güçlüğünden tutun, zeka sorunlarına kadar değişik tablolar ortaya çıkarabilir.”
KRİZ BAĞIRA BAĞIRA GELDİ
“Bu kriz adeta bağıra bağıra geldi” diyen Soysal, 2020 yılında gıda fiyatlarında yaşanan yükseliş, üretimde ise düşüşe dikkat çekerek “2020 yılının başında gıda fiyatlarında yükselme, üretimde ise düşüş var. Siz o dönem müdahale etmezseniz bugün bunları yaşamanız kaçınılmaz. Bundan sonrası daha kötü... Fiyatların giderek yükselmesinin yanı sıra satın alacak gıda maddesi bulamayabiliriz. Çünkü ülkede resmi rakamlarla enflasyon yüzde 60’lara katlanmış ama gayri resmi olarak yüzde 140’larda olduğu söyleniyor. Böyle bir ortamda üretim düşecektir. Bizde endüstriyel üretim yok, küçük çiftçi üretimleri var. Bu düşüş iç pazarı karşılamayacaktır. Bunun temelinde Türkiye’de yıllardır yanlış süren tarım politikaları var. Ülkenizde buğday yetiştiricine para vermeyip onun iki katı Rusya’dan buğday ithal ederseniz sonuçları bu olacaktır. Geçen pazarda kabak bulamadı bir vatandaş! Yıllardır insanlar konserve gıda yemeyi unutmuştu, şimdi marketlerde dikkat ediyorum herkes onlara hücum ediyor. Çünkü konservelerin fiyatları pazardan çok ucuz. Hayatımda ilk kez konserve satılan rafların boşaldığını görüyorum. Bu durum nereye gidecek bilmiyorum” açıklamasında bulundu.