Her 1 dakikada 1 kamyon plastik!

Dünyada yılda 500 milyar naylon poşetin kullanıldığını, dakikada 1 kamyon plastiğin denizlere döküldüğünü belirten Prof.Dr. Gökdeniz Neşer, “Bu gidişatla 2050’ye kalmadan denizlerimizde balıktan çok plastik olacak” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 30.03.2021 09:15
  • Güncelleme Tarihi : 30.03.2021 09:15
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Her 1 dakikada  1 kamyon plastik!

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER

Dünya sadece 2015’te 322 milyon ton plastik üretti. 1955-2015 yılları arasında ise 7,8 milyar ton plastik atık ürettik. Fakat bütün dünya şunu net bir şekilde biliyor ki plastik olmadan modern dünya olamaz. İlaç, bilgisayar, iletişim veya seyahat olamaz. Kısacası plastiksiz yaşayamayız, peki plastiklerle yaşayabilir miyiz? Plastikler mucize mi? Felaket mi? Plastikler denizlerimizi nasıl etkiliyor? Yok etmesi neredeyse imkansız olan ama atabileceğimiz kadar ucuz bir şeyden nasıl kurtuluruz? Tüm bu soruların cevabını Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Gökdeniz Neşer’den dinledik.

PLASTİK SADECE İNSAN YAPIMI DEĞİL!

Plastiğin nasıl oluştuğunu ve sadece insan yapımı olmadığını açıklayan Neşer, “Şunu açıklığa kavuşturmanın faydası var. ‘Plastik’ olarak bilinen, içinde tekrarlanan atomlar bulunan uzun zincir moleküllerden oluşan polimerlerle sandığımızdan, gördüğümüzden çok daha iç içeyizdir. Polimerler sadece bu alanın kimya endüstrisinin ürünü değildir, yani sadece insan yapımı değildir, doğa da polimer üretir. Brezilya yerlilerinin kauçuk ağacının öz sıvısına ayaklarını batırarak kendileri için geçici botlar yaptıklarını hatırlatalım. Zeytinyağı da her sıvı yağ gibi bir polimerdir, insan vücudu da polimer üretir. Bazı polimerler kolayca çözünürken veya düşük bir ısıda dahi geri dönüşüm olanağı bulurken -ki bunlara termoplastik polimerler diyoruz-, bazıları da karmaşıklaşan içyapıları nedeniyle neredeyse geri dönüştürülemez hale gelmektedirler. Bunlara da termoset plastikler diyoruz. Alışveriş torbalarımız, su şişelerimiz, aldığımız ürünlerin paketleri, giysilerimiz, binalarımızdaki pencere, kapı, panjur sistemleri gibi birçok yapı elemanı termoplastik polimerlerle yapılmaktadır” dedi.

YILDA 500 MİLYAR NAYLON POŞET!

Günümüzde dünyanın yılda 500 milyar naylon poşet kullandığını belirten Neşer, 2. Dünya Savaşı ile birlikte plastik üretiminin arttığına dikkat çekiyor. Neşer, “1900’lerin başında plastik teknolojisi geliştikçe araba üreticileri gibi yeni sektörler bu materyali en iyi şekilde kullandı ve kullanmaya devam ediyor. Elektrik kablolarının yalıtımında, buji başlıklarında ve armatürlerde. Bunların hepsi arabaları çok daha güvenli kılıyor. İkinci dünya savaşı plastiğin gelişimini hızlandırdı. Metal, çelik, bakır, alüminyum ve çinko kaynağı azdı. Geleneksel üretim materyallerinin yerini plastikler aldı. Petro kimya şirketleri savaşın taleplerini karşılamak için ham petrolü plastiğe çeviren devasa yeni fabrikalar kurdu. Uçak ve tanklarda kullandılar. Günümüzde dünya yılda 500 milyar naylon poşet kullanıyor. Yani dakika başı 1 milyon. Kısacası dünyanın plastiğe bağımlılığı, çevresel bir felaket oluşturmuş durumda. Bilim insanları bir plastik şişenin doğal yolla çözünmesi için yaklaşık 450 yıl gerektiğini hesap ediyor. Ama bu sadece bir tahmin, aslında bilmiyoruz. Plastik insan yapımı olduğu için diğer materyaller gibi çözünmez” ifadelerine yer verdi.

SADECE YÜZDE 19,9’U DÖNÜŞÜYOR!

Geri dönüşümün de artık çok fazla işe yaramadığını bildiren Neşer, “Büyüyen soruna karşı olarak 1980’lerin sonlarına doğru geri dönüşüm hareketlenmeye başladı. Sadece tek bir plastik şişe 60 vatlık ampulü 3 saat yakacak kadar enerji barındırıyor. 19 pet plastik şişe büyük bir tişört yapmaya yetecek kadar lif barındırıyor. Bir ton plastiği geri dönüştürmek 3 bin 800 litreden fazla benzin kurtarıyor. Geri dönüşüm bu avantajlarının yanında istihdam da sağlıyor. ABD’de 700 binden fazla insan geri dönüşüm alanında çalışıyor. Ama geri dönüşümün en büyük faydalarından biri ham madde kullanmaktansa bu şekilde plastik üretmenin yüzde 88 daha az enerji gerektirmesi. Ama işin aslı şu geri dönüşüm işe yaramaktan çok uzakta. Küresel çapta, atılan plastiklerin sadece yüzde 19’9u geri dönüştürüyor. Plastik hala kurtulamadığımız bir bağımlılık” diye konuştu.

DAKİKADA BİR ÇÖP KAMYONU

Bir dakikada bir çöp kamyonu plastiğin denizlere döküldüğünü ifade eden Neşer, “Ağır metaller, petrol ve türevleri yakıtlar, atmosferik kirleticiler gibi plastik atıkların nihai olarak ulaştığı yerlerden biri de denizlerimiz. Denizlerdeki plastik kirliliği ve bunun denizel ekosisteme, insan sağlığına etkileri de bilim insanlarının güncel araştırma konularından biri. Yapılan araştırmalar, üretilen plastiğin yüzde 5 kadarının denizlere atık olarak ulaştığını söylüyor. Plastikleri toprağa gömmekle kalmıyoruz ki bu yeterince kötü, denizlerimizi de plastikle dolduruyoruz. Her sene denizlere 8 ila 12 milyon ton plastik atılıyor. Yani hemen her dakika bir çöp kamyonu plastik denizlerle buluşuyor. Denizlerde gelgitin ve akıntıların yüzen, devasa plastik çöp atıkları oluşturduğu beş büyük bölge var. En büyüğünün adı Büyük Pasifik Çöp alanı, Teksas’ın yüz ölçümünün iki katı. Sadece bu bölgede 80 bin ila 100 bin ton plastik olabilir. Bu durum çirkin olmanın ötesinde aynı zamanda ölümcül de. Plastik her sene yüz binden fazla deniz canlısını, bir milyon deniz kuşunu öldürüyor. Bazı canlılar plastiği yiyecek olarak görüp yiyor. Ama denizlerde o kadar çok plastik var ki bu canlılar kaçamıyor. Bu gidişatla 2050’ye kalmadan denizlerimizde balıktan çok plastik olacak” ifadelerine yer verdi.

HAYATIMIZDAN ÇIKARAMAYIZ!

“Plastikleri hayatımızdan çıkarmak gibi bir seçeneğimizin olmadığı kabul etmemiz gereken bir gerçektir” diyen Neşer, “Ne dünyanın tüm metalleri, ne de tüm ağaçları bizim bugünkü yaşam tarzımızı sürdürmeye, yaşam kalitemizi korumaya yetecektir. Plastikler, ağacın korunduğu, metalin hammaddesini elde etmek için doğanın tahrip edilmediği, o hammaddeyi işlemek ve daha sonra geri dönüştürmek için milyarlarca ton karbonun atmosfere salınmadığı daha çevreci bir dünya için vazgeçilmezlerimizdir. Tabii tek şartla, yeter ki çok değerli bir malzeme olan plastiği bilinçli kullanalım, o değeri kendi ellerimizle doğaya zarar veren bir atığa dönüştürmeyelim. Plastik üretimi 1950’de 1,5 milyon tonluk bir kapasiteden, yıllık neredeyse yüzde 5,5’luk bir artışla günümüzde 400 milyon tonluk bir kapasiteye ulaşmıştır. Sürdürülebilir bir gelecek uygarlığımızın temelini teşkil eden plastik malzemeye karşı durmakla değil, onun her türünün geri dönüşümünün koşulsuz sağlanmasıyla mümkün olacaktır” şeklinde konuştu.

10 YILDIR ÇALIŞIYORUZ!

Neşer, “Dokuz Eylül Üniversitesinde bizler, gezi teknelerinde yaygın olarak kullanılan ve termoset polimerler içeren elyaf takviyeli kompozitlerin geri dönüşümü üzerine 10 yılı aşkın bir süredir çalışmaktayız. Örneğin ısıyla geri dönüştürülemeyen bu malzemeleri öğüterek yol asfaltlarına, bitüm esaslı çatı kaplamalarına –hatta ‘tekneler dama çıktı’ mottosuyla ilgi çekmişti-, betonlara katkı malzemesi olarak koyarak anılan bu malzemelerin ısıya karşı duyarlılıklarını, ısıl ve ses izolasyonlarını iyileştirmeyi başardık. Uluslararası literatürde de önemli atıflar alan bu çalışmalar, dünyadaki termoset polimerlerin geri dönüşümüne olan duyarlılığın da bir yansımasıydı. Bilim insanları metaller kadar güçlü bir geri dönüşüm ekonomisi kurulamadığı ve gelecekte de kurulmasının oldukça güç olduğunun görüldüğü plastik ömür sonu ürünler için çözümler üretmeye yoğunlaşmışlardır. Doğada çözünebilir plastikler, doğal malzemelerden yararlanılarak üretilen biyoplastikler, termosetlerin yerini alabilecek güçlü termoplastikler, termoplastiklerin maliyet-uygun çözümleri sürdürülebilirlik adına başlıca araştırma konularıdır” diye konuştu.

BİREYDEN BAŞLAYARAK…!

Plastik atık konusunun bireyden başlayarak çözülmesi gereken bir problem olduğunu belirten Neşer, “Bireyden başlayan uluslararası düzenlemelere kadar uzanan bir sorumluluklar silsilesi vardır plastik atıklar konusunda. Birçok ülke bu konuda yasal düzenlemelerini çoktan uygulamaya geçirmiştir. Bununla ilgili en iyi örnek, Avrupa Birliği’nin Ömür Sonu Araçlar Direktifi’dir. Bu direktif uyarınca, ekonomik ömrü tamamlanmış araçların geri dönüşümü üreticinin sorumluluğundadır. Böylelikle çok güç olan, pahalı bir yatırım gerektiren termoset plastiklerin geri dönüşümü konusunda bir ekonomik sistem de devreye girebilmektedir. Geri dönüşüm sigortası uygulamalarının da AB’de tartışıldığını belirtmek isterim. Yani satın aldığımız ürüne ödediğimiz belli bir prim ile bu ürünün geri dönüşümünü sağlayacak sistemlerin çalışmasına yardımcı olacaksınız. Yani bunun maliyetini üretici ile birlikte tüketici de üstlenmek durumunda olacak” değerlendirmelerinde bulundu.

DEĞERLİ AMA YETERLİ DEĞİL!

Türkiye’de plastik atıklara karşı hayata geçirilen projelerin değerli ama yeterli olmadığını da sözlerine ekleyen Neşer, “Bizde alışveriş torbalarının geri dönüşümü konusundaki yasal düzenleme, Sıfır Atık Projesi toplumda bir farkındalık yaratmak için oldukça değerli, fakat yeterli değil. Üreticiye ve tüketiciye sorumluluk yükleyen yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç var, özellikle termoset plastik endüstrisi alanında” diye konuştu.

HEPİMİZE SORUMLULUK DÜŞÜYOR!

Neşer, “Çalıştığım bir Avrupa Birliği projesinde, yeni satın alınmış tekstil ürünlerinin üzerindeki apre işlemlerinden kalan ve ilk yıkamada suyla atılan mikroplastiklerin giderilmesi konusunda bir çamaşır makinesi filtresi geliştirilmişti, zira kentsel atıksu arıtma sistemleri mikroplastikler konusunda yetersizdir. Tekstillerden kaynaklı mikroplastiklerin giderilmesi çabaları, bu örnekten de görüldüğü gibi hem tekstil üreticilerini, hem tüketicilerini, hem çamaşır makinesi üreticilerini, hem arıtma tesisi işletmecilerini ilgilendiren çok geniş bir alan. Sürdürülebilirliğin her alanında olduğu gibi, herkese, hepimize sorumluluk düşüyor” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi