Sayfa Yükleniyor...
Salgın önlemleri kapsamında müzik yayınlarının 00.00 itibariyle sona ereceğinin açıklanması müzik dünyasında tepkilere neden oldu. Müzisyenler, bunca şey serbestken önce müziğin susturulmasına isyan ediyor
ÇAĞLA GENİŞ/ÖZEL HABER
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de etkisini sürdüren koronavirüs salgınının canlı müzik dünyasında açtığı yaralar derinleşiyor. Salgının etkilerini normalleşme sürecinde bile atlatamayan müzisyenler ise yeni yasakların gelmesiyle büyük çıkmazda. Geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanlığının 81 ilin valiliğine gönderdiği genelgede, lokanta, restoran, kafe ve benzeri işletmelerin müzik faaliyetlerine kısıtlama getirildiği bildirildi. Buna göre restoran, kafe ve benzeri tüm yeme-içme ya da eğlence yerlerinde saat 24.00’ten sonra müzik yayınına hiçbir şartta izin verilmeyeceği açıklandı. Kısıtlamalardan dolayı müzik emekçilerinin artık geçimleri için alternatif iş arayışlarına yönelmek zorunda kaldıklarını dile getiren İzmir Müzisyenler Derneği Başkanı Oktay Çaparoğlu, bunca şey serbestken önce müziğin susturulmasına tepkili!
ALTERNATİF İŞ ARAYIŞINDALAR
Yasak ve kısıtlamalar nedeniyle müzisyenlerin büyük mağduriyetler yaşadığını söyleyen İzmir Müzisyenler Derneği Başkanı Oktay Çaparoğlu, “Müzik piyasası üzerinde bu kadar yasak ve engellemenin oluşması, insanların sorumsuz davranışlarının -ki hemen her alanda bu sorumsuzluklara tanık oluyoruz- müzisyenlerin geçimlerine dönük yaptırımlar ile cezalandırılması çok manidar geliyor. Düğünler dahil her türlü müzik yapılan ortam ve mekanlarda alınması gereken önlemlere uyulmamasının faturası müzik ve sahne emekçilerine çıkarıldı. 2019 Kasım ayından itibaren neredeyse 1 yıldır çeşitli yaşanan olumsuzluklar, sel, deprem ve gelen şehit haberlerinden başlayarak müzisyenler düzenli gelir elde etme imkanı bulamıyor. Salgın sonrası yasak ve kısıtlamalardan ötürü çok büyük ekonomik-sosyal yoksunluk ve mağduriyetler yaşıyorlar. Sanatı, sanatçıyı korumaya dönük bir sosyal program da uygulanmaya konmalı iken mevcut şartlarda tüm sahne sanatlarında olduğu gibi müzik emekçileri de artık geçimleri için alternatif iş arayışlarına yönelmek zorunda kaldılar” dedi.
SİYASİ BİR KARAR OLARAK ALGILANIYOR
Çaparoğlu, “Pandemi sürecinin başından itibaren İzmir’de yüzlerce müzisyenle tek tek telefon görüşmesi yaparak aciliyeti olanlara dernek gönüllülerinin desteğiyle oluşturduğumuz bütçelerden kira erzak fatura gibi yardımlar yaparak, eşi doğum yapacak olanlara aynı şekilde masraflarına destek olarak en azından bir dayanma gücü sağlamaya çalıştık. Çok zor hikayelere tanık olduk. İzmir Büyükşehir Belediyesi aracılığıyla 500’den fazla müzisyene ikişer kez erzak dağıtımı yaptık. Ancak bunlar sadece günü kurtaran, uzun vadede nereye kadar süreceği belli olmayan, bu salgında karşı karşıya kalınan maddi sıkıntılara çare olmayan çalışmalar. Sosyal devlet ilkesi gereği, ilgili resmi kurumların, sanat kurumlarını, sanat örgütlerini, il ilçe bazında oluşturulan sanatçı platformlarını dinlemesi, birlikte sanatçıların taleplerini esas alarak salgın sonuna kadar geçimlik de olsa ciddi yoksulluk ve yoksunluk yaşayan sanatçılar için bir destek programı hazırlaması elzemdir. Bu müzik yasağı müzisyen camiasında siyasi bir karar olarak algılanıyor” ifadelerini kullandı.
HİÇ BU KADAR YOK SAYILMADIK!
Salgından önce özel bir okulda müzik öğretmenliği yapan ve aynı zamanda çeşitli mekanlarda sahne alan Ersin Kuşkanat ise yasağın etkilerine dair şunları söyledi: “Hiçbir dönemde müzik emekçileri bu kadar yok sayılmadılar. Bu ülkede hala müzik emekçileri için kanunlaşan bir sigorta şekli ve işsizlik desteği yok. Adeta yok sayılan, unutulmak istenen bu insanlar ülkeyi eğlendiren her yerde çalan söyleyen kimselerken, hastalık sırasında unutulmuş gibi yapılıyor. Bunun sebebini açıkçası çok merak ediyorum. Acaba böyle davranarak müzisyenleri bıktırıp bu meslekten vazgeçirmek mi istiyorlar? Keza öyleyse, bu ölmelerini istemek ile aynı şeydir! Bir an önce ülkenin sanat politikalarını gözden geçirmesi ve kendi sanatçılarıyla savaşmak yerine barışmasını ve korumasını diliyorum.”
Haber Merkezi