Her yer suç mahalli: Ekokırım suç olmalı!

Ülkenin her bir noktasından patlak veren ekolojik tahribatların önüne geçmek için ekokırımın bir suç kabul edilmesi gerektiğini savunan Av. Cangı, “Çevre suçlarının kovuşturulmasını sağlayacak” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 10.08.2023 03:53
  • Güncelleme Tarihi : 10.08.2023 05:30
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Her yer suç mahalli: Ekokırım suç olmalı! haberinin görseli
Her yer suç mahalli: Ekokırım suç olmalı! haberinin görseli

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER

Muğla’nın İkizköy Mahallesi’ne bağlı Akbelen mevkiinde maden için istimlak edilen alandaki ormanda bölge halkının direnişi ve kolluk şiddetinin gölgesinde günlerce süren ağaç kesiminin yarattığı tahribat gözleri yeniden ‘ekokırım’ kavramına çevirdi. Çevre aktivistleri ve yurttaşlar, ülkenin her bir noktasından patlak veren ekolojik tahribatların önünü geçmek için ekokırımın artık bir suç kabul edilmesi gerektiğini savunuyor. Doğaya karşı işlenen suçlar için başlatılan ‘Yurttaş Ekokırım Yasasını Yapıyor’ kampanyasındaki son durum hakkında bilgi veren Avukat Arif Ali Cangı, hukukçular tarafından hazırlanan yasa teklifi ve yurttaşlardan toplanan imzaların tatile giren Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 1 Ekim’de açılmasıyla başkanlığa sunulacağını belirtti. Söz konusu kanun teklifini hazırlayan isimlerden biri olan ve Akbelen direnişi sırasında tam yanında kesilen bir ağacı jandarma güçlerine göstererek, “Yok mu içinizde bir tane köylü çocuğu yahu? Ormanda büyüyen hiç kimse yok mu sizde ya? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor?” isyanıyla hafızalarda yer eden Cangı, Akbelen’de de bir ekokırım suçu işlendiğini vurguladı. Cangı, “İçim yanıyor, koca orman göz göre göre yok edildi. İsyanıma, öfkeme rağmen mücadelenin kendisi umut veriyor. Ekokırımın suç olarak tanımlanması uzun zaman alsa da var olan çevre suçlarının kovuşturulmasını sağlayacaktır” vurgusu yaptı.

ekokırım_ilkses_ilkses2

ÇEVREYE AĞIR VE GENİŞ ÇAPTA ZARAR

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) 2019 yılında toplanan Taraf Devletler Kurulu’nda, ekokırım suçunun Pasifik Ada Ülkeleri tarafından gündeme getirilmesiyle tartışmaların yoğunlaştığını belirten Cangı, “Haziran 2021’de Stop Ecocide Foundation (Ekokırımı Durdurun Vakfı) girişimiyle uluslararası uzmanlardan oluşan bir heyet, ekokırım suçunun tanımı konusunda uzlaşıya vararak bir metin ortaya çıkardı. Heyet metinde ekokırım suçunu, ‘Çevreye ağır ve geniş çapta ya da ağır ve uzun vadeli bir biçimde zarara yol açmasının kuvvetle muhtemel olduğunun bilincinde, yasadışı veya keyfi olarak işlenen fiiller ekokırım suçunu oluşturur’ sözleriyle tanımladı. Heyet ekokırım suçunun tanımını yapmanın yanı sıra tanımda geçen kavramlara da açıklık getirdi. Uzman heyet, çalışmasının sonunda ekokırım suçunu Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) kurucu sözleşmesi olan Roma Statüsü kapsamında suç haline getirme önerisinde bulundu” dedi.

EKOKIRIM SUÇU İÇİN KANUN TEKLİFİ 

Ekokırım suçu tanımının her ülkenin hukuk sistemine göre yapıldığını kaydeden Cangı, “Türkiye hukuk sistemindeki tanımına ilk katkı ‘Yurttaş Ekokırım Yasasını Yapıyor’ kampanyası ile yapıldı. Dünyadaki çalışmalara paralel olarak ülkemizde de ekokırımın suçu yasanının düzenlenmesi için çalışmalar yapılıyor. İklim Adaleti Koalisyonu bünyesinde oluşturulan ‘Ekokırım Çalışma Grubu’ tarafından 3-4 Kasım 2022 günlerinde İstanbul’da Uluslararası Ekokırım Konferansı düzenlendi. İki günlük toplantıda dünyadaki deneyimler, UCM’nin yetkisini tanımayan Türkiye’de yapılabilecekler enine boyuna tartışıldı. Toplantı sonucunda Türk Ceza Kanunun ‘Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar’ bölümüne 77/A maddesi olarak ekokırım suçu kanun teklifi hazırlanmasına karar verildi. Bu çalışmanın en önemli yanı teklifin yurttaşın imzası ile Meclis’e verilecek olmasıydı. Hukukçuların çalışması sonucunda yasa teklifi hazırlandı. 22 Ocak 2023 Pazar günü İstanbul’da yapılan toplantı ile ‘Yurttaş Ekokırım Yasasını Yapıyor’ kampanyası başlatıldı” ifadelerini kullandı.

ekokırım_ilkses_ilkses3

Fotoğraf: Berkcan Zengin

KAMPANYA SÜRESİ UZATILDI

Söz konusu kanun teklifini hazırlayan isimlerden biri olan Cangı, süreç hakkında şu bilgilendirmede bulundu: “Yurttaştan yurttaşa yapılacak çalışmalarla ıslak imzalı yasa teklifi metinleri, seçim sonrasına kadar toplanacak ve yeni oluşacak Meclis’in Başkanlık Divanı’nın oluşmasından sonra TBMM Başkanlığı’na kayıtlı olarak verilecekti. Ancak araya deprem girmesi, seçim süreci ve sonrasındaki gelişmeler, kampanyanın süresinin uzatılmasına yol açtı. Şimdiki öngörüm, Meclisin 1 Ekim’de açılmasından sonra Meclis başkanlığına verilmesi. Bu kampanyanın iki yönü var, birincisi ilk kez yurttaşlar meclise doğrudan yasa teklifi veriyor, asılların vekillerinden doğrudan talepte bulunması bu. Demokratik toplumun oluşmasına ciddi katkısı olacaktır. Diğer yanı ekokırım kavramının meclis dışında ve içinde tartışılmaya başlanması, ekokırımları önleme etkisi olacaktır. Ekokırımın suç olarak tanımlanması uzun zaman alsa da var olan çevre suçlarının kovuşturulmasını sağlayacaktır.”

AKBELEN’DE EKOKIRIM SUÇU İŞLENİYOR

2021 yılından bu yana ağaç kesimine karşı direnen İkizköy halkının avukatlığını üstlenen Cangı, Akbelen’de bir ekokırım suçu işlendiğini vurgulayarak “Akbelen’de bir ekokırım suçu işleniyor. Ekli teklifte yer alan ‘Doğal veya kültürel çevrede insan veya diğer canlıların hayatını tehlikeye atmak, doğal veya kültürel varlıklar üzerinde ağır tahribata yol açabilecek davranışlarda bulunmak yahut hukuka aykırı diğer bir fiili işlemek suretiyle bütün bir ekosistemde kısa vadede telafisi mümkün olmayacak zarara yol açma tehlikesi doğuran’ bu eylemin büyük bölümü gerçekleşti, Akbelen ormanının yaklaşık dörtte üçlük kısmı yok edildi, kesilen ormanın yerine maden ocağı açılması halinde suç tamamlanmış olacak. Çünkü bir orman ekosistemi tamamıyla yok ediliyor. Işıkdere’yi ve ovasını kaybeden, taşındaki yerlerinden de edilmek istenen İkizköylüler, 2019 yılından itibaren yeter artık dediler, anayasal ve yasal dayanaklarını öğrendikleri haklarına sahip çıkmaya karar verdiler, davalar açtılar, Akbelen Ormanı’ndaki kesim girişimlerini fiilen önlediler. İkizköylülerin avukatlığını 2021 başından itibaren Adana Barosu’ndan Av. İsmail Hakkı Atal ile birlikte üstlendik. Mahkemelerin yavaş işlemesi üzerine 17 Temmuz 2021 tarihinde orman girişinde nöbet eylemi başlatıldı. O sayede Akbelen Ormanı 24 Temmuz sabahına kadar yurttaş tarafından korundu” dedi.

ekokırım_ilkses_ilkses4

Fotoğraf: Berkcan Zengin

MÜCALENİN KENDİSİ UMUT VERİYOR

Akbelen’de yaşananlar için, “İçim yanıyor, koca orman göz göre göre yok edildi. Üstelik ormanı korumakla görevli olan Orman İdaresi tarafından. Orman İdaresi adeta şirketin kesim işini üstlenen taşeronu, jandarma da özel güvenlik ekibi oldu” ifadelerini kullanan Cangı, mücadelenin ise umut verici olduğunu söyledi. Cangı, sözlerini şöyle sonlandırdı: “En çok da bilime, maddi gerçekliğe aykırı, vicdana sığmayan raporu düzenleyen 3. bilirkişi heyetine kızıyorum. Onların raporu yüzünden Mahkeme yürütmeyi durdurma kararını 1 Aralık 2022 tarihinde kaldırdı. Bu yıkım karşısında o raporda imzası olanlar acaba ne hissediyordur acaba? Koca bir orman yok oldu, içinde yaşayan canlıların yaşam alanları ortadan kalktı. Acaba içlerinde pişmanlık duyanlar, özeleştiri yapacaklar çıkar mı? İkinci olarak da mahkemenin yürütmeyi durdurma müessesesini işletmemesi beni isyan ettiriyor. Kesin başladığı andan bir iki saat içinde kesimi durduracak yürütmeyi durdurma talep ettik, mahkeme ret kararını cuma akşam üzeri verdi. Artık buna itiraz zamanı kalmamıştı, cumartesi kesim bitmişti. İsyanıma, öfkeme rağmen mücadelenin kendisi umut veriyor. Haklı direniş ülke sınırlarını aştı. Yaşamdan yana, gelecekten sorumlu hissedenlerin duyarlılığı devam ederse kesilen ağaçların yerine maden ocağı açılmasına engel olabiliriz, Akbelen Ormanı yapılacak destek çalışmalarıyla bir süre sonra orman halini alır. Bu, yaşanabilir bir geleceğin müjdesi olacak.”