- Gündem
- 30.04.2025 10:33
Hülya Mutlu “Hayal kurmamız, hedefler oluşturmamız ve hedeflerimize ulaşmak için çaba sarf etmemiz gerektiğini düşünüyorum” dedi
HÜSEYİN DEMİR/RÖPORTAJ
Eğitmen, konuşmacı ve yazar Hülya Mutlu son çıkan kitabıyla okuyucuların yoğun ilgisini çekerken enerjisi, bilgisi ve paylaşma isteğiyle kurumlarda iletişim eğitimlerine devam ediyor. İletişim, Duygusal Zeka, Z Kuşağı ve Değişen Dünya Düzeni başlıklarıyla eğitim programlarında konuşmacı olan Mutlu, toplumsal tahlilleriyle sosyal medya üzerinde yankı uyandırıyor. Eğitimci kimliğinin yanı sıra bilgisi ve öğrenme arzusuyla Hülya Mutlu röportajımızda okuyuculara önemli mesajlar verdi.
Bu bir yatırım tavsiyesidir- Psikolojik Sermaye ve Tam Üstüne Bastın kitaplarınız çok satanlar arasında yer alıyor. Eserlerinizi yazarken motivasyonunuz nasıl ortaya çıktı?
Kitaptaki amacım psikolojik sermayenin bileşenlerini geliştirmekti. ”Nasıl bir döneme denk geldik, hiçbir şey yolunda gitmiyor. Dünyanın ve ülkenin bütün talihsizlikleri bizi buldu” diye hayıflanan birçok insan var. Bu şekilde düşünen insanların olmasından dolayı kitabı yazma motivasyonum oluştu. Kitabın girişinde Epiktetos’tan “Sen seçtiğin anda doğmadın, dünyanın sana ihtiyacı olduğu zamanda doğdun. İnsan, yerküreye ve varoluşa hizmet eder. Önemli olan burada olduğun zamanda üzerine düşeni yapmaktır.” diye alıntılama yaptım... Bu röportajı okuyan okuyuculara dünyaya geliş amaçlarını sorgulayıp, varoluş amaçlarına uygun bir hayat yaşamak için çaba göstermelerini önerebilirim. Çalışmalarımda her zaman bilimsel bilgiyi ve kadim bilgiyi buluşturuyorum. Yaptığım işten keyif alıyorum. İnsanların da bu çalışmalarımdan faydalanmaları hoşuma gidiyor.
Tedx konuşmacısı ve başarılı bir eğitimci olarak kurumlarda iletişim eğitimleri veriyorsunuz. Eğitimlerde dikkatinizi çeken ne oldu?
Türkiye’de çok farklı kurum ve kuruluşlarda eğitimler veriyorum. Fark ettiğim, önemli unsurlardan biri; insanların son yıllarda giderek umutsuz olduğunu gözlemliyorum. Son üç yılda yaşadıklarımızın her birinin insanları etkilediğini düşünüyorum. Yaşanan pandemi süreci, yaslar ve kayıplar, geçime dair sıkıntılar, Türkiye’deki siyasi gündem... Bütün bunların insanların umudunu azalttığını düşünüyorum. Psikolojik Sermaye kitabımda umudun ne kadar önemli olduğuna dair bolca bilgi vermiştim. İnsanları bu anlamda umutlu olmaya davet etmenin bir vazife olduğunu düşünüyorum. Umutlu olmak için de konuşmalarımda hep şunu vurguluyorum: Bizim bir dağılmışlık ve yok olmuşluk hissinden kurtularak içimizi derleyip toplamamız, zihnimizi berraklaştırmamız, hayal kurmamız, hedefler oluşturmamız, hedeflerimizi kavramsallaştırmamız ve hedeflerimize ulaşmak için de çaba sarf etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Hayal kurmak iyileştirir…
SESSİZ İSTİFA
Sessiz istifa kavramı son dönemlerde trend oldu. Bu kavramı detaylandırır mısınız?
Sessiz istifa kavramı, son 1 yılda popüler olmaya başladı. Türkiye’de ve Dünya’da eski olan bazı kavramlar, Amerikan ambalajıyla önümüze geldiğinde bir anda trend gibi algılıyoruz. Oysa sessiz istifa kavramı, çok eski bir kavram… Kamuda ve özel sektörde önümüze çıkan bir grup insan var. Bu kişiler iş yerlerinde bir şekilde bedenen var olan fakat kendisini oraya ait hissetmeyen oldukça kısıtlı bir ekip diyebilirim. Çalışanın kendine ve yeteneklerine karşı da bir ihanettir çünkü insan tercih ve seçim yapabilen bir varlık. Otonom insan seçimler yapar, seçimlerin de sonuçlarına katlanır. Ben burada mutlu değilim diyen kişinin alternatif oluşturması, başka bir iş arayışı yapmasıyla ilgili sorumluluğunu hatırlaması gerektiğini düşünüyorum. Kurumların da aynı şekilde sessiz istifa kavramına sessiz kalmamalarına, çalışanın işe yabancılaşmasının altındaki nedenlerini, tedavi edilecek unsurlar varsa bunları iyileştirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Kurumlarda çalışanlar, kural koyucular, kültür oluşturanlar arasında ciddi bir iletişim problemi var. Dolayısıyla insanlar kurum içinde iletişime geçmek yerine sessiz istifayı tercih ediyorlar.
TOKSİK POLARİZASYON
Postmodern toplumlarda yalnızlaşmaya yönelik neler söylemek istersiniz?
Son yıllarda pandemi ile birlikte iş dünyasının dinamiklerinde büyük değişiklikler oldu. Birçok firma uzaktan çalışmaya başladı, bu da insanları yalnızlaştırmaya başladı. Türkiye’de toksik polarizasyon hayatımızda… Hep bizim gibi olan değil bizden olmayana yönümüzü çevirmemiz de iyi olabilir. Yunus Emre’nin “72 millete aynı gözle bakmayan, halka müderris olsa Hakk’a asidir” sözü farklı insanların olduğu güzel insanlar yaratmak yalnızlığımıza iyi gelecektir. Prof. Dr. Engin Gençtan hocamız “Bize benzemeyenden korkarız “ diyor çünkü bu bir tehlike içerir. Yalnızlıkla ilgili bu önemli bir unsur. Belki bunu sorgulamamız gerekebilir
Kitaplarınızda “otodidaktik” kavramından bahsediyorsunuz. Okuyuculara buradan mesaj vermek ister misiniz?
Kitaplarımda yer verdiğim “otodidaktik insan” diye bir kavram var. Yani kendi kendine öğrenen ve öğrenmenin sorumluluğu bilen insan. Bu röportajı okuyan herkesin öğrenmeyle ilgili kaslarını güçlendirmesini hararetle tavsiye ederim. Öğrenen insan motivasyonunu kolay kolay yitirmiyor. Kendine ve hayata dair farkındalığı oluyor. Gelecekten umutlu olmak dışında bir seçeneğimiz yok. Albert Camus “Sanat ve edebiyatla uğraşan kişinin hayatında umutsuzluğa yer yoktur” diyor. Okuyuculara şunu öneriyorum; bir kâğıt ve kalem alın ve "Ben bu hayattan ne istiyorum?" Buna dair haya kurabilirsiniz. Hemen arkasından şu soruları sorabilirler: Ben neye karşı tutkuluyum? Bana bahşedilen beceri ve yetenekler neler? Beni ben yapan değerler neler? Hangi çevrede ve kimlerin olduğu ortamda içimdeki en iyiyi ortaya çıkarıyorum? Tabi bunlar cesur sorular. Bu sorularla bazen yüzleşemiyoruz. Yeteneklerimizin ve becerilerimizin farkında olmak her zaman önemli.