- Gündem
- 30.04.2025 16:11
İBB'ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında ikinci operasyonda gözaltına alındıktan sonra tutuklanan eski İBB Zabıta Daire Başkanı Engin Ulusoy ve İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Ramazan Gülten'in Sulh Ceza Hakimliği'ndeki ifadeleri ortaya çıktı.
İBB'ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında ikinci operasyonda gözaltına alındıktan sonra tutuklanan eski İBB Zabıta Daire Başkanı Engin Ulusoy ve İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Ramazan Gülten'in Sulh Ceza Hakimliği'ndeki ifadeleri ortaya çıktı.
Engin Ulusoy ifadesinde, "Ben 37 yıl emniyet teşkilatında çalıştım. Polis başmüfettişi olarak emekli oldum. 2019 yılında İBB’de Zabıta Daire Başkanı olarak atandım. Bu süreçte kendi talebim doğrultusunda 2023 Aralık’ta başkanlık, genel sekreterlik emrinde devam ediyorum. Yaptığım görevim gereği zabıta teşkilatına disiplin ve kurumsallaşma konusunda büyük çabalar sarf ettim. Bu konuyla karşılaşmaktan dolayı üzgünüm. Branş amirlikleri rutin işlerdir ve doğru ve usulüne uygundur; bu durum mülkiye müfettişinin raporundan bellidir. Sedat Kapıdağ isimli şahıs reklam işleri nedeniyle 'Benimkileri neden indirdiniz, başkalarınınkine neden bakmıyorsunuz?' diye müracaatta bulunmuştu. Biz kıt personelle mümkün olduğunca bakıyoruz. Her kırmızı ışıkta geçen ve ya usulsüz park edenleri tespit etmemiz mümkün değildir. Emlak Daire Başkanlığı'nın kesmiş olduğu ecrimisil, Reklam Müdürlüğü’nün vermiş olduğu izinleri kontrol ederiz; indirmek bizim görevimiz değildir. Kanunen indirme görevi yoktur. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile bunlara ecrimisil kesilebilir. İndirme işlemi için orada kim ecrimisil kestiyse oraya müracaat edilebilir. Kaymakamın görevlendirdiği sivil memur aracılığıyla indirme işlemleri yerine getirilebilir. Yapılan işlemler usulüne uygundur. Eksik kalan kısımlar, eksik personel nedeniyle olmuştur. Bu sorunları çözebilmek adına personel talebinde bulunmuştum. Zabıta Daire Başkanı koordinatörlük yapar. Belediye Başkanı adına yazışmaları yapan en küçük belediye başkan yardımcısıdır. İlan Reklam Amirliği uzmanlık gerektiren bir amirliktir. Benim emekli bir polis olarak bu konuda uzmanlığım yoktur. Ben bu durumda mahkemenizde karşınızda olmaktan dolayı çok üzgün ve kırgınım. Beni göreve Ekrem başkan davet etti. Ben kendisine, göreve gelirsem kanuna, hukuka uygun hareket edeceğimi belirttim. Kendisi de zaten hukuka uygun davranmamı istedi. Bizim yaptığımız işler hukukidir. Benim 40 yılın üzerinde meslek hayatım var ve hiçbir disiplin ve adli soruşturmam yoktur. Ben kimseye hukuksuz talimat vermedim. Ben bu suçlamayla burada olmaktan dolayı çok rahatsızım. Ben rüşvet kesinlikle almadım. Böyle bir şey aklımın ucuna dahi gelmedi. Serbest bırakılmayı talep ederim" dedi.
Tutuklanan İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Ramazan Gülten ise , "Öncelikle bize suç olarak atfedilen tevdi raporundaki ihalelerle ilgili, ihale komisyonu üyesi olduğuma ilişkin sevk yazısında ibare bulunmaktadır. Bu gerçeğe aykırıdır. Ben ihale komisyonu üyesi değilim. 2024 Haziran’dan itibaren encümen üyesiyim. 2024 Haziran öncesi de amirimin izinli olduğu tarihlerde encümen üyeliği yaptım. Encümen, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda da açıkça belirtildiği üzere belediyenin yürütme organıdır. Belediye meclisinde alınan kararların uygulanmasını, birimlerden gelen uygulamaya ilişkin kararların uygulanmasını sağlar. Birimlerden gelen uygulanması istenen kararlar şunlardır: Satış kararları, ihale kararları, yıkım kararları, idari para cezaları, halrücum kararları, Kabahatler Kanunu’na göre kesilen cezalar. Belediye encümenine ilgili birim tarafından dosyası hazırlanarak gönderilir; belediye encümeni bu kararı yerine getirir. Bize suç olarak atfedilen ihaleler de ilgili birimler tarafından hazırlanarak belediye encümenine gönderilmiş kararlardır. Bu ihaleleri yine belediye iştiraki olan Kültür A.Ş. almıştır. Tevdi raporunda bahsedilen firmalara yapılan ihaleler, Kültür A.Ş. bünyesinde yapılan ihalelerdir. Belediye encümeninin veya encümen üyelerinin bu kararlara, bu ihalelere herhangi bir dahli olamaz. Kaldı ki Kültür A.Ş., İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir iştiraki olması nedeniyle yaptığı karlar İBB’nin karı sayılır. Dolayısıyla tevdi raporunda ve tutuklama sevk yazısında bahsedilen milyarlarca liralık zarar, bizim encümen üyelerinin ya da şahsımın neden olduğu bir zarar değildir. Kaldı ki bu ihaleler soruşturmaya tabi tutulur, hakkımızda müfettiş kararları yazılmış, soruşturma izni kararı Danıştay 1. İdare Dairesi’nde görülerek karar kaldırılmıştır. Yani ihalelerde herhangi bir usul ve esas hatasının olmadığı, bir yüksek yargı olan Danıştay 1. Dairesi’nce kabul edilmiştir ve karar kesinleşmiştir. Bu karara rağmen tevdi raporunda ve bize yöneltilen sorularda her ne kadar 'ifadesiyle' suçlama yapılamaz. Başka bir taraftan İBB ve bağlı iştirakleri her yıl Sayıştay denetimine tabi tutulur. Ne İBB’nin Sayıştay raporunda ne de Kültür A.Ş.’nin Sayıştay raporunda bize suç olarak atfedilen ihalelerle ilgili herhangi bir bulgu bulunmamıştır. Ülkemizin iki yüksek yargısı tarafından suç olarak ya da kusur olarak herhangi bir şey bulunmayan bu ihalelerle tarafıma yöneltilen suçlamayı reddediyorum. Bize yapılan bir diğer suçlama, çalışma arkadaşlarımızla İBB yöneticileriyle görüşme kayıtlarımızdır. Yakın çalışma arkadaşlarımızla görüşmemiz, toplantılar yapmamız doğaldır. İBB, birkaç bakanlığı çıkartırsak ülkenin en büyük kamu kuruluşudur. Burada çalışan insanların birbiriyle konuşması, görüşmesi, aynı binada bulunması, toplantılar yapması suç olarak atfedilemez. Bizler İBB yöneticileri olarak İstanbul halkının daha mutlu, daha dayanıklı, daha ulaşılabilir bir İstanbul’da yaşaması için gecesini gündüzüne katan, ailesinden, kendi özel hayatından fedakarlık yaparak çalışan insanlarız" dedi.
Gültekin savunmasının devamında, "Bize bu suçlamayı yapmak, en hafif deyimle insafsızlıktır. Bana yapılan bir diğer suçlama, ne olduğu belli olmayan, kim tarafından ifade edildiği bilinmeyen ve Yargıtay’ın içtihat kararlarına göre delil olarak kabul edilemeyecek gizli tanık ifadesidir. Savcılıkta ve polis ifadesinde bahsettiğim Mimari ve Estetik Komisyonunun kuruluş aşamasını kısaca size de aktarmak isterim. 2011 yılında bir fotoğrafçının Tarihi Yarımada’da çektiği bir fotoğraftan, Ayasofya’nın minareleri arasında görünen bir yeni yapının olduğu anlaşılmış, bu yeni yapılar bu fotoğraf kamuoyu tarafından çokça tartışılmıştır. İstanbul’un ve Tarihi Yarımada’nın siluetini bozan Zeytinburnu ilçesindeki 16/9 projesine ilişkin hem Zeytinburnu Belediyesi, hem Büyükşehir Belediyesi, hem de dönemin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da eleştirdiği ve ilgililer tarafından işlem yapılmasını talimat verdiği projedir. Bu projeden sonra Başbakanın talimatıyla ilgili idarelerde gerekli çalışmalar yapılmış, Tarihi Yarımada’ya görüntü verecek çevre ilçelerde yüksek yapıların siluet onayı alması zorunluluğu getirilmiştir. Bu kararla bu ilçelerde yapılacak olan yüksek yapılar, belirli formüllerle İBB tarafından incelemeye tabi tutulmaktaydı. Ancak verilen kararlar bir heyet tarafından değil, ilgili makam sahipleri tarafından verilmekteydi. Bu kararlar tartışmaya açık kararlar halindeydi. 2019 yılından sonra bizim bu sorunu tespit etmemizle birlikte, İmar Kanunu’nda ve İstanbul İmar Yönetmeliği’nde bahsedilen Mimari Estetik Komisyonu kurularak bir çalışma yönergesi oluşturularak bu kararların, konusunda uzman bir heyet tarafından verilmesi sağlanmıştır. Dolayısıyla aldığımız her karar, ne bir kişinin kararı halinde olmuş ne de yargı denetiminden kaçınılan bir karar olmuştur. Dolayısıyla Mimari Estetik Komisyonu kararları, yetkinin paylaşıldığı, konusunda uzman insanların görüş bildirdiği, yargı denetimine açık kararlardır. Gizli tanık ifadesiyle, mesnetsiz, ne olduğu belli olmayan, suçumuzun ne olduğu ifade edilmeyen gizli tanık ifadesi akla ve izana aykırıdır. Ben Anadolu’nun küçük bir kentinde büyümüş, bir işçi ailesinin çocuğuyum. Ne ailemden ne de ben, kendi ailemden herhangi bir haram lokma yemedik, yedirmedik. Görevimi layıkıyla yapmaya çalışıp, gerekirse bu görev uğrunda zarar görmeyi göze almış bir insanım. 8 yıllık imar müdürlüğüm süresince kamusal alanlardaki işgallerin kaldırılması halkın saldırısına davetiye çıkartmış, bu dava aradan geçen 1,5 yıla rağmen henüz sonuçlanmamışken, böyle mesnetsiz bir davada hakkımızda verilecek bir karar, beni ve toplumu hukuka, adalete ve vicdana olan inancını ya yeşertecek ya da solduracaktır. Hakkımda ifade edilen suçlamaların tamamını reddediyorum" dedi.