Sayfa Yükleniyor...
İzmirde Memur-Sen Konfederasyonunun çağrısı ve birçok sivil toplum örgütünün katılımıyla gerçekleşen basın açıklamasında Esad rejiminin İdlibde gerçekleştirdiği kimyasal saldırıları protesto edildi
ASİYE ARSLAN
Memur-Sen Konfederasyonunun çağrısı ve birçok sivil toplum örgütünün katılımıyla Konak Meydanında bir araya gelen İzmirli Müslümanlar Esad rejiminin İdlibde gerçekleştirdiği kimyasal saldırıları protesto etti. Konak Meydan Camiinde kılınan cuma namazı sonrası yapılan basın açıklamasına İzmir Valisi Erol Ayyıldız ve İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi de katıldı. Saldırıda ölen ve yaralanan savaş mağduru insanların fotoğraflarının yanı sıra Esed Gitmeli Zulüm Bitmeli, Müslüman Susma Kardeşine Sahip Çık, Katledilen Suriye Ölen İnsanlığımız sloganları atıldı.
SUSARSAK KALBİMİZ KURUSUN
Grup adına basın açıklamasını okuyan Memur-Sen İzmir İl Temsilcisi Ali Musa Bina, Yine Suriye, yine katliam. Yine ölümün kucağındaki bebek ve çocuklar Ortadoğunun yeni vahşet üçlüsü: Esed, Putin, Hamaney. Ölüm kusmaya devam edecekler biz sustukça. Ya haykırıp ses vereceğiz ya da onursuzca çocukların katlini seyredeceğiz. Biz ses vermek için buradayız. Putine, Elini Orta Doğudan çek! İrana Esedi desteklemekten vazgeç! uyarısını yapmak için buradayız. Esed gitmeli zulüm bitmeli iradesini ortaya koymak için bu alandayız. İdlib ne ilktir; engellemezsek ne de son olacak. Hamada, Halepçede, Halepte yaptıklarını İdlibde tekrar ettiler. İnsanlık, Baas rejiminin vahşetini boş gözlerle izledikçe, İran, Rusya ve Esed soykırımı da aşan vahşetlerine devam ediyor. Vahşetin üç atlısı, üç maymunu oynayan uluslararası toplumdan güç alarak vahşet galerisini büyütüyorlar. Esedin yaşaması için kardelenleri kanla suluyorlar. Barış ve huzur güvercinlerini kanatlarından vuruyorlar. Susmayacağız. Susarsak kalbimiz kurusun diye konuştu.
BMNİN DEFOSU
Rusya ve İran başta olmak üzere rejimi destekleyen bütün unsurların son kimyasal katliamdan da, öncekilerden de Suriye rejimi kadar sorumlu olduğunu savunan Bina, Rusya, rejimin Doğu Gutada gerçekleştirdiği kimyasal katliamdaki tavrını bugün de yineliyor. Esedi ve rejimini temize çıkarmanın peşinde koşuyor. Güvenlik Konseyine sunulacak tasarıyı veto edeceğini ilan ediyor. Rusyanın ve Çinin vetosu; ölümü seyretmekten ve ölü saymaktan başka bir işe yaramayan BMnin defosudur. İnsanlık, vahşete karşı birleşip hem Rusyayı ve İranı hem de Esedi veto etmelidir. İran, Hama katliamında Hafız Esede verdiği desteği bugün de zulüm varisi Beşşar Esede vermektedir. İran, mazlum ümmetin Selahaddini olabilecekken, Brutusu olmayı tercih etmiştir. Suriye, emperyalizmin kapitalist ortaklarının yeni paylaşım sözleşmesini yazacakları ve imzalayacakları kanlı masasıdır. En çok kan akıtanın en çok payı aldığı bir kanlı sofradır. Kirli dünya düzeni, kendi hesaplaşmasını masumlar ve mazlumlar üzerinden yürütüyor ifadelerini kullandı.
TRUVA ATI OLMAYI TERCİH EDİYOR
Son üç yılda Suriyede gerçekleştirilen 162 kimyasal saldırı karşısında BMnin sessiz kaldığını kaydeden Bina, şunları söyledi: BM, İslam dünyasında kurulan sistematik kan tezgâhının hem sorumlusu hem de sürdürücüsüdür. Küresel vesayetin kurucu iradesi BM, taşıyıcı unsuru Güvenlik Konseyidir. Filistine, Bosnaya, Arakana göz kapatan vetolar bugün Suriye için sahaya sürülüyor. Güvenlik Konseyi, insanlığın güvenliği için değil, kapitalizmin ve emperyalizmin güvencesi için varlığını sürdürüyor. BMnin varlık nedeni olan tüm ilkeler, vetoya dayalı vesayet sistemi nedeniyle, bizzat BMnin gözetiminde ve korumasında çiğneniyor. BM bu sistemle, insanlık için Nuhun gemisi olmayı değil, insanlığa karşı bir Truva atı olmayı tercih ediyor. Bu nedenle Dünya 5ten büyüktür iradesi, insani trajedilerle her geçen gün daha çok sarsılan insanlığın geleceği için umuttur.
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ İRADESİ
Memur-Sen olarak, çağın vicdanı olma sorumluluğunu omuzlarında taşımanın bilinciyle yaptıkları yardımlar, eylemler, programlar ve dualarla Suriye halkını desteklemeye devam edeceklerini açıklayan Bina, BMnin yapısının değişmesi için her platformda Dünya 5ten büyüktür! iradesini savunduk, savunacağız. Eğer Çanakkale geçilmez iradesini Suriyeye taşıyamazsak daha uzun zaman çocuk tabutları taşımak zorunda kalacağız. BMden, ABden, NATOdan himmet beklemenin, kendi ellerimizle başımızı giyotine sokmaktan farksız olduğunu biliyoruz. O halde, Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Arapı ile bir araya gelip; nasıl ki Çanakkalede destan yazdıysak, nasıl ki 15 Temmuzda işgal girişimini çöpe attıysak, coğrafyamızın ve insanlığın kanayan yaralarını da aynı ruhla saracağız. İşte o zaman çocuk tabutları değil, umut taşıyacağız dünyaya. İşte o zaman bu tabutların içinde çocuk bedenleri değil, uluslararası dünyanın kirli tezgahları, BMnin suskunluğu, ABnin tel örgüleri, emperyalizmin paylaşım planları, mezhep asabiyeleri, ulusal çıkar putları, Şebbiha medyasının algı operasyonları ve ümmetin sessizliği olacak şeklinde konuştu.
Haber Merkezi