- Gündem
- 22.04.2025 21:35
Yurtdışından ithal ettiğimiz ürünler 28 milyar dolara ulaştı. Dış Ticaret Uzmanı Dr. Yılmaz, “Bu yöntemle aslında enflasyon ithal etmiş oluyoruz ama farkında olan yok” dedi
NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin ihracat rekorlarını kırarken, ithalatındaki rekorlar ve dış ticaret açığında yaşanan artışlar göz ardı ediliyor. Dış Ticaret Uzmanı Dr. Mutlu Yılmaz’a göre geçtiğimiz Ocak ayında Türkiye’nin ihracatı rekor kırarak yüzde 17,3 artarak 17 milyar dolar olarak gerçekleşirken, ithalatında da ciddi bir artış yaşandı. Dr. Yılmaz, Türkiye ithalatında yaşanan artışa şu şekilde dikkat çekti: “İhracatımız gibi ithalatımız da rekor bir artışla yüzde 55,2 artarak 28 milyar 32 milyon dolar oldu. Ayrıca dış ticaret açığı ise yüzde 240,7 oranında olumsuz bir değişim oranı ile 10,4 milyar dolar olarak gerçekleşti” dedi. “İhracatta ucuza mal satarsanız kendinizi değil ithalatçıyı zengin edersiniz” diyen Dr. Yılmaz, dış ticarette yapısal reformların yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
İHRACAT REKORUNA SEVİNDİK AMA…
İhracat rekorlarına sevinirken, rekor kıran ithalatın ise gözden kaçırıldığını dile getiren Dr. Mutlu Yılmaz, olumsuz yönde değişen dış ticaret açığına da dikkat çekti. Yılmaz, “Yeni yılın ilk ayı olan ihracat değerleri geçen hafta itibariyle açıklandı. Manşetlere geçen ilk cümle ise ocak ayı itibariyle tüm zamanların ihracat rekoru kırıldı. Şeklindeydi. Bu duruma sevindik. Evet, ihracatçımız, geçen yılın ocak ayına göre yüzde 17,3 artarak 17 milyar 593 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Oldukça sevindirici ama manşetlere yansımayanlarda var. İhracat yüzde 17,3 oranında artarken, ithalatımız ise rekor bir artışla yüzde 55,2 artarak 28 milyar 32 milyon dolar olmuş. Ayrıca dış ticaret açığı ise yüzde 240,7 oranında olumsuz bir değişim oranı ile 10,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Tırnak içerisinde bahse konu olan ekonomik model, dış ticaret dengesinde yılın ilk ayında şiddetli bir değişime neden olmuş. Açıkçası bu konu ‘ihracat rekoru kırdık’ cümlesi ile geçiştirilmez” diye konuştu.
ENFLASYON İTHAL EDERSİNİZ…
Yaşanan olumsuz değişimlerin nedenlerini de sıralayan Yılmaz, Türkiye ithalatı için yüksek kurun yarattığı tehlikeye vurgu yaptı. Yılmaz, “Rekabetçi kur denilen unsurun, ülkemiz için uygulanabilmesi için önce rekabetçi kur düzeyinin ne olacağının hesaplanması lazım ve ayrıca bilinmeli ki ithalata dayalı bir ihracat kompozisyonu gösteren ülkemiz ithalatı için yüksek kur çok tehlikeli bir unsurdur. Tüm bunları tespit ettikten sonra illaki uygulayacağım diyorsanız kuru kontrol etmeniz lazımdır ki bu da ancak ve ancak sabit kur rejimi ile mümkün olabilir. Konuyu daha fazla açmam gerekirse; ülkemiz ihracatı ortalama yüzde 70 oranında ithalata dayalıdır. Aşırı yüksek kur görece olarak ihracatı artırır gibi gözükür ama ihracatçının rekabet gücünü kırar ve rekabetçi fiyat vermekten uzaklaşır ve ucuza mal satmaya başlar, ithalat ise pahalanır. Ayrıca bir de üzerine ülke olarak enflasyon ithal edersiniz. Ayrıca enerji girdilerinde de eğer ki dışa bağımlıysanız ve maalesef ki ülkemiz enerji ithalatçısı bir ülke o zaman vay halinize biraz evvel bahsettiğim ihracat için yaptığımız ithalattaki yüzde 70’lik oran hammadde ve ara malı ithalatının üzerine bir de üretim maliyetlerindeki enerji girdilerine koyarsak yüzde 70 üzerine ihracat yapabilmek için ithalat gerekliliği yüzde 90’lar seviyesine çıkar” ifadelerine yer verdi.
UCUZA SATMAK MODEL OLAMAZ
“Pahalıya üretip ucuza satmak model olamaz” diyen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: “Ucuza mal satıp pahalıya mal aldığımızı görebileceğimiz parametre ise dış ticaret hadleridir. Buradan hareketle, Dış ticaret hadlerinde yayımlanan son veri 2021 Kasım ayı olduğu için; 2021 yılının ilk 11 ayı dış ticaret haddi ise sade ve sadece yüzde 89 (2023 yılından beri en düşük seviye) Kasım ayı dış ticaret haddi ise yüzde 81,6 olarak gerçekleşmiş. Unutmayalım ki dış ticarete hadleri 100’den aşağıya doğru inmeye başladığı andan itibaren ihraç ürünlerini ucuzluyor, ithal ürünler ise pahalı hale geliyordur. Ayrıca toplam ithalat içerisinde hammadde ve ara malı ithalatının oranlarına da bakmak gerekir. 2021 yılı ara malı (hammadde) ithalatının toplam ithalat içerisindeki payı; yüzde 78 iken, Ocak 2022 ayı içerisinde ara malı (hammadde) ithalatın toplam ithalat içerisindeki payı ise yüzde 84 olarak gerçekleşti. Buradan hareketle ÜFE son 12 aylık yani (yıllık) yüzde 93,5, ÜFE son 12 aylık yani (yıllık) ara malı yüzde 106,4,ÜFE son 12 aylık yani (yıllık) enerji yüzde 142 düzeyinde gerçekleşmiş. Tüm bu verilerden yola çıkarsak İhracatımızda ucuza mal satarsanız, ihracatçı olarak kendinizi değil, mal sattığınız ithalatçıyı zengin edersiniz. Bir de bunun üzerine ithalatı pahalı yaparsanız o zaman ülke olarak gerilemeye ve fakirleşmeye gidersiniz. Avam tabirle ithalatçının ameleliğini yaparsınız. Böyle bir ortamda ihracat rekoru kırmak çok da anlamlı olmasa gerek. O kadar ihracat artsın diye uğraştığımız ve ülke olarak fedakârlıklarda bulunduğumuz ihracat buysa, o kadar maliyet üslendiğimize değmez gibi geliyor.”
YAPISAL REFORMLAR ŞART!
Dış ticarette yapısal reformların yapılması gerektiğini de sözlerine ekleyen Yılmaz, cümlelerini şu şekilde tamamladı: “Dış ticarette yapısal reform adına henüz hiçbir şey göremedik. Göremediğimiz gibi telaffuzu bile yok. Ama bence dış ticarette yapısal reform zihinsel değişiklikle başlamalı ki, onun da ön koşulu; nicelik yerine niteliği konuşmamızdır.”