İki işçinin hesabı soruldu: “Halkapınar’ın gerçeğiyle yüzleşin!”

Metro vagonları için yapılan yer altı park istasyonu çalışmaları sırasında göçük meydana gelmiş, iki işçi hayatını kaybetmişti. İzmir’de yaşanan deprem sonrasında ise Halkapınar’ın hesabı soruldu


  • Oluşturulma Tarihi : 07.12.2020 07:47
  • Güncelleme Tarihi : 07.12.2020 07:47
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İki işçinin hesabı soruldu:  “Halkapınar’ın gerçeğiyle yüzleşin!” haberinin görseli

‘Vagon otoparkı perişan etti’ başlığıyla 08 Temmuz 2018 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, sayıları giderek artan metro vagonlarının park ihtiyacını karşılamak için Halkapınar semtinde inşaatına başladığı 2 katlı yeraltı parkını ve beraberinde getirdiği sorunları duyurmuştuk. Aynı yıl içerisinde Halkapınar Yeraltı Depolama Tesisi inşaat alanında göçük meydana gelmiş, iki işçi enkaz altında kalarak hayatını kaybetmişti. O dönem sivil toplum kuruluşları ve odalar tarafından büyük bir ihmalin yaşandığı belirtilmiş, altında su kaynayan Halkapınar’ın bilinen tüm gerçeklere rağmen yapılaşmaya açılması tartışılmıştı. Yıllar öncesinde betonlaştırılarak katledilen ve günümüzde üzerine İZSU yeni hizmet binası inşa edilen ‘Halkapınar Gölü’ ise bunun en büyük örneği. 28 Şubat 2019 tarihinde yayımlanan ‘Halkapınar’a büyük tahribat’ ve 11 Temmuz 2018’de kamuoyuna duyurduğumuz ‘Halkapınar’da bir göl vardı’ başlıklı haberlerimizle de semtte yaşananlara karşı duyduğumuz hassasiyeti gözler önüne sermiştik… 30 Ekim Cuma günü kentte yaşanan şiddetli deprem ise her noktasından su çıkan Halkapınar’ı tekrardan gündeme getirdi; yok yere ölen 2 işçinin hesabı soruldu.

SORUŞTURMA SIRRA KADEM BASTI

Yıllar önce Halkapınar’ı birlikte keşfe çıktığımız ve sorunlarını gün yüzüne getirdiğimiz Ekinoks Kültür ve Çevre Derneği Başkanı Başak Yasemin Kumaş, 2017 senesinin Ocak ayında Halkapınar’a ilişkin bir dilekçe vererek bu bölgenin hem arkeolojik, hem de yer altı dinamikleri anlamında incelenmesini istediklerini hatırlattı. Burada yapılacak büyük tonajlı planların askıya alınmasını, hatta bu çalışmalardan vazgeçilmesini talep ettiklerini söyleyen Kumaş, “2 ay sonra metro vagonları için yapılan inşaat alanında göçük yaşandı ve iki çalışan hayatını kaybetti. O iki işçiden halen bir haber yok. Devam eden bir soruşturma var mı, inşaattan vazgeçildi mi, yeni bir yer seçildi mi, metro yeraltı vagonlarından vazgeçildi mi? Bu konu sanki sırra kadem bastı. ‘Bir varmış bir yokmuş’ gibi oldu. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Evet, bugün burada o göçük altında kalan iki işçinin hesabını soruyorum. Bile bile bu insanları ölüme ittiniz. Kasten ölüme sebebiyet vermektir bu. Yeraltı su havzasında, o kazının yapılmaması gerektiğini bilmesi gereken kurumdan hesap soruyorum. Siz bilemezsiniz, ben bilemem ama o kurumlar bilmek zorunda. Odalara danışmakla mükellefsiniz” dedi.

SADECE BELEDİYENİN DEĞİL…

Sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin değil, Devlet Su İşleri, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve Jeoloji Mühendisleri Odası’nın da ilgilenmesi gereken bir konu olduğunu aktaran Kumaş, “Buralarda Melez Su Havzası, Halkapınar Gölü ve daha nice yer altı su kaynaklarının olduğu bir bölge var. Bu oldukça büyük bir delta. Biliyorsunuz ki Bayraklı’nın tamamı ve Bornova’nın büyük bir kısmı alüvyonlarla oluşmuş bir bölge” şeklinde konuştu. İzmir’in Türkiye rekoru kırarak İmar Barışında 811 bin kaçak yapısını kayıt altına aldığını bildiren Başkan Kumaş, “İstanbul 1 buçuk milyon kadar, İzmir ise neredeyse 1 milyon kadar yapı kayıt almış. Hâlbuki İstanbul İzmir’in kaç katı nüfusa sahip. Korkunç derecede bir kaçak yapılaşmanın kayıt altına alındığını görüyoruz. Biz burada insan sağlığını, yaşamı hedef alıyorsak bir kez olsun doğrusunu yapmalıyız. İnsan ve çevre odaklı düşünmeliyiz. Riskli ve yıkım tehlikesi olabilecek binaların yapı kayıtlarını iptal edebilmeliyiz… İzmir hatalarından ders almayı ve süratle sağlıklı yaşam alanlarına kavuşmayı beklerken, İmar Barışı gibi hata üzerine binen hatalar silsilesi ile şehirleşmekte, inşaatlar olması gerektiği gibi denetlenmemekte; daha büyük felaketlerin olmamasını ‘sadece’ dileyerek, inşaat-rant-çimento ekonomisi kıskacında yaşama tutunmaktadır” cümlelerini kullandı.

KENT, GERÇEKLERİ İLE YÜZLEŞMELİ

“Buna rağmen, İzmir her adımda daha büyük açmazın kucağına düşürülmekte, her yeni bina ile kaotik bir ortama dönüştürülmektedir” ifadelerini kullanan Kumaş, “15 yıldan uzun zamandır, insan eliyle doldurulmuş alanda, çökme tehlikesi bulunduğu kati olarak bilinen İzmir Büyükşehir Merkez binası ve depremden sonra acilen boşaltılması, İzmir’in yaşamakta olduğu trajedinin apaçık göstergesiydi. Büyükşehir başka bir tarihi hatası olan Halkapınar’daki ısrarını bırakmak zorundadır. Yeraltı su havzası üzerine yapılmaya çabalanan metro vagonları yeraltı depolama sahası inşaatlarında 2 vatandaş akıntılara kaybolup gitmişti. 30 Ekim 2020 depremi sonrası, bölgenin sismik, tektonik, jeolojik durumu hakkında üniversiteler, bilim insanları ve akademisyenlerin seslerine kulak verilmeli. İzmir gaflet uykusundan uyanmalı ve bir an önce kendi gerçekleri ile yüzleşmelidir” çağrısında bulundu.

İlginizi Çekebilir...

Kabul Ediyorum
İlkses Gazetesi olarak sistemimizde sadece sizin izinleriniz doğrultusunda bilgilerinizi kullanıyoruz. Detaylı Bilgi cookie script