İklim krizi belediyeleri harekete geçirdi!

İklim krizinin belediyeleri depolama konusunda harekete geçirdiğini söyleyen Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Kınay, “Yağmur sularını tutan kentleşme kavramı önem kazanıyor” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 01.03.2021 08:08
  • Güncelleme Tarihi : 01.03.2021 08:08
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İklim krizi belediyeleri  harekete geçirdi!

NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER

Küresel iklim değişikliği ile su kısıtlılığının artması, kaynakların tükenmesi, kirlilik, aşırı doğa olayları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’yi de tehdit etmeye devam ediyor. Türkiye su fakiri olma yolunda ilerliyor. Kullanımının tarihi 4 bin yıl öncesine dayanan yağmur suyunun, Türkiye’deki kullanım örnekleri kısıtlı kalıyor. Yağmur suyunun geri kazanımı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Helil İnay Kınay, “Yağmur suyunun değerlendirilmesi noktasında sadece bina ölçeğinde kalmadan, kentlerin yeşil altyapı ve doğa esaslı çözümler kapsamında yağmur suyunun kontrol edileceği, değerlendirileceği alternatif uygulamaların kentlerin ekolojik planlamasının da göz önünde bulundurulması gerekiyor” dedi.

YEŞİL ALTYAPI VURGUSU

Kentleşme ile birlikte doğal varlıkların tüketimi sürecinde artış olduğuna dikkat çeken Kınay, yeşil altyapı ve dirençli kent kavramların ortaya çıktığına vurgu yaptı. Kınay, “Nüfusumuzun yüzde 70’i kentlerde yaşıyor. Bu süreçte kentler bu nüfusun ihtiyacı olan sağlıklı yaşam koşullarını sağlayacak yeterli altyapıya sahip değil. Kentleşme ile birlikte doğal varlıkların tüketimi sürecinde de artış var. Bu noktada kentlerin planlanması ve yönetiminde ihtiyaç duyulan kaynakların doğru yönetilmesi, planlanması yaşamsal öneme sahip. Bu noktada doğa esaslı çözümler, yeşil altyapı, sürdürülebilir, dirençli kent kavramları ortaya çıkıyor” diye konuştu.

SON 90 YILIN EN KURAK KASIM’I

İzmir’de 24 saatlik en yüksek yağışın 29.09.2006 tarihinde 145,3 mm kaydedildi ve yaşanılan süreçte yağış miktarının ortalamanın üzerinde olduğu görüldüğünü dile getiren Kınay, “Benzer yağışlarla geçmiş dönemde de karşılaşıldığı ve iklim değişikliği nedeni ile önümüzdeki yıllarda da sıklıkla karşılaşabileceğimiz gerçeğine göre hareket edilmesi gerektiği önem kazanmaktadır. Ülkemizde ve kentimizde de sonbahar dönemi ve kış başını mevsim normallerinin üzerinde hava sıcaklıkları ve kuraklıkla geçirdik. Meteorolojik verilere göre Ekim ayı yağışları yüzde 36, Kasım yüzde 40 Aralık yüzde 16 azaldığına dair veriler ile birlikte son 90 yılın en kurak kasım ayını yaşadığımız bilgisi paylaşıldı. Bir yandan kuraklık ve barajlarda azalan su miktarları, kentlerde su yönetimi, yağmur sularının kullanımı süreçlerini değerlendirirken, ülkemizde ve kentimizde farklı zamanlarda kısa aralıklarla yaşanan sağanak yağışlarla birlikte meydana gelen sel ve su baskınları ile karşı karşıya kaldık. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 1938-2019 yılı iklim verilerine göre ocak ayı aylık toplam yağış miktarı ortalaması 136,1 mm, şubat ayı aylık toplam yağış miktarı ortalaması 102,3 mm olarak belirtilmektedir” ifadelerini kullandı.

BİLİM VE MÜHENDİSLİK IŞIĞINDA

Kentleşmenin, kentlerin altyapı ve planlama sürecinden daha hızlı ilerlediğine vurgu yapan Kınay, “Kentlerimizde geçmişten bugüne baktığımızda da sıcaklık, kuraklık ve yağış miktar ve şiddetindeki değişikliklerin artarak devam ettiğini görüyoruz. Kentleşme politikalarımız, plansız yapılaşma, ormansızlaşma, yeşil alanların kaybı, betonlaşma, altyapı eksiklikleri gibi süreçler yağışların sel ve afete dönüşmesi sonucunu oluşturuyor ve bu etki kentlerin altyapı ve planlama sürecindeki gelişimden çok daha hızlı ilerliyor. Bu süreci daha keskin yaşayacağımız gerçeği ile kentlerimizin dirençli kent kavramı üzerinden acil olarak gerekli çalışmaları yürütülmesi ve kentleşme sürecinin bilim ve mühendislik ışığında planlanması gerekiyor” değerlendirmelerinde bulundu.

SARNIÇ TEKRAR ÖNEM KAZANIYOR

Yağış ve sel ile birlikte toprağı ve su kaynaklarımızı beslemesi gereken yağmur suyunu da kaybettiğimize vurgu yapan Kınay, “Diğer taraftan yağış ile gelen suyun bir miktarı toprağı ve su kaynaklarını beslerken bir miktarını buharlaşma ile yüzeysel akış ile kaybediyoruz. Yağmur suyunun sarnıçlarda toplanarak çeşitli amaçlarla kullanımı tarihi su yapılarında sarnıç olarak gördüğümüz bir uygulamadır. Su kaynaklarının azaldığı günümüzde, bu yöntem tekrar önem kazanmış, özellikle az yağış alan bölgelerde tercih edilmeye başlanmıştır. Kırsal alanlarda, kentlerde, yapılarda; yağmur sularının farklı çözümlerle toplanıp, depolanarak kullanılması yağmur suyu hasadı olarak tanımlanıyor. Yapılarda; Çatı ve yüzeylerden akan yağmur suyunun toplanarak, depolanması ve basit bir arıtma sistemi kullanılmak sureti ile tüketim amacı ile sulama, binalarda rezervuar, çamaşır yıkama vb. kullanım amacı ile kullanılması ve su kaynaklarına yönelik tüketim baskısının azaltılmasına yönelik alternatif bir yöntem” diye konuştu.

DEPOLAMA SİSTEMLERİ KURULUYOR

Belediyelerin yağmur suyu geri kazanımı ile ilgili olarak hayata geçirdiği uygulamaları paylaşan Kınay, şu bilgilere yer verdi: “Ankara Büyükşehir Belediyesi, 40 parka yağmur suyu depolama sistemi kuracağını ve park, bahçe ve rekreasyon alanlarını bu depolardaki suyu kullanarak sulayacağını açıkladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise İmar Yönetmeliği’nde değişiklik yaptı ve 1000 metrekarenin üzerindeki parsellerde, kamu yapılarında, alışveriş merkezi ve inşaat alanı 5000 metrekareyi geçen ticari yapılarda binaları zemin suyundan korumak, bahçe sulamak, oto yıkama, tuvalet rezervuarları vb. yerlerde kullanılmak üzere bir drenaj sistemi oluşturularak, çatı ve zemin sularının yer altında oluşturulacak sarnıçta toplanması zorunlu hale getirildi. Zonguldak Çaycuma Belediyesi, benzer bir uygulamayı 2 yıl önce hayata geçirdi ve minimum 200 metrekare taban alanı olan yapılarda yağmur suyu toplama sistemi kurmak zorunlu hale getirildi. 500 ile 1000 litreye kadar yağmur suyu depo alanı yapmayan yeni binaya ruhsat verilmemesi kararlaştırıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan; Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile 2 bin metrekareden büyük parsellerde yapılacak yapılarda mekanik tesisat projesine; çatı yüzeyi yağmur sularının, tabii zemin altında tesis edilecek yağmur suyu toplama tankında toplanması, gerekmesi halinde filtre edilerek yeniden kullanılması amacıyla yağmursuyu toplama sistemi projesinin de eklenmesi, İlgili idarelerce daha küçük parsellere ilişkin de zorunluluk getirilebileceğine yönelik düzenleme yapıldı.”

OLUMLU BİR ADIM!

Gelişmeleri, yağmur suyunun depolanması ve kullanılması sürecine ilişkin olumlu bir adım olarak değerlendiren Kınay, “Yönetmelik uygulaması sürecinde uzman mühendislik disiplini ile doğru projeler ile yürütülmesi, izlenebilirliği ve uygulama süreci de sistemin bir parçası olarak karşımızda. Kentlerimizde suyun yönetimi sürecinde yukarıda da ifade ettiğimiz yönetimsel uygulamalar kapsamında suyu doğru kullanmak, tasarruf etmek, yönetebilmek için tüm alternatiflerin sağlıklı olarak değerlendirilmesi artık zorunluluk haline gelmiş durumda. Bu noktada kentlerimizde kent yönetiminde su ihtiyacının karşılanması, binalar ve sulama ihtiyaçlarına ilişkin süreçlerde de suyun geri kazanımı, yeniden kullanımı, yağmur suyunun etkili ve verimli değerlendirilmesi önemli aktörlerden” dedi.

Haber Merkezi