İncirde jeotermal tehdidi sürüyor

Ege Bölgesi’nin en büyük ihraç kalemi olan incirin 2019 Ziraat Mühendisleri Odası raporuna göre; jeotermal; incir kalitesini ve üretimini tehdit etmeye devam ediyor


  • Oluşturulma Tarihi : 02.11.2019 12:04
  • Güncelleme Tarihi : 02.11.2019 12:04
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İncirde jeotermal tehdidi sürüyor

NURETTİN BAKİ - ÖZEL HABER
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) tarafından ‘İncir Raporu’ hazırlandı. Rapora göre Türkiye yılda yaklaşık 300 bin ton incir üretimiyle 2017 yılında 1.15 milyon ton dünya incir üretiminde yüzde 26’lık pay ile ilk sırada yer alıyor. Türkiye’nin incir üretiminin yüzde 60’ı Aydın’da yüzde 15’i İzmir’de gerçekleşiyor. Bu illerin yanında Bursa, Mersin, Hatay ve Gaziantep’te de incir üretimi yapılmakta. İncir üretimi yapılan alan yaklaşık 500 bin dekar, meyve veren incir ağacı sayısı ise 10 milyon civarında. Rapora göre dünya genelinde 2017 yılında 315 bin hektar alanda incir üretimi yapıldı. Raporda incir üreticilerini ve tüketicilerini endişelendiren bölüm ise jeotermal kuyularının oluşturduğu tehdit olarak göze çarpıyor. 



8 AYDA 690 TON İHRACAT
Rapor incirde ihracat verilerini de ortaya koydu. Buna göre 2017 yılında dünyada yaş incir ihracatı 24 bin ton, kuru incir ihracat miktarı ise 131 bin ton olarak gerçekleşti. Dünyanın kuru incir ihracatında ilk sırada yer alan Türkiye’nin ihracattan aldığı pay yüzde 60’lar düzeyinde gerçekleşti. Türkiye en fazla incir ihracatını yüzde 17 ile Almanya’ya gerçekleştirirken bu ülkeyi yüzde 12’yle Fransa, yüzde 9 ile ABD izledi. Sonrasında ise İngiltere, Hollanda, Belarus, İtalya, Vietnam ve Rusya izliyor. Türkiye en büyük incir üreticisi ve ihracatçısı olmasına rağmen az da olsa incir ithalatı da yapıldı. 2018 yılında 950 ton incir ithalatı yapılmışken, 2019 yılının ilk sekiz ayında ithal edilen incir miktarı 690 ton kadardır. Bu ithalatın karşılığında 3.4 milyon dolar ödendi. En fazla incir ithalatı ABD, Almanya ve Çin’den yapılmış durumda.
ÜRETİMDEKİ SORUNLARIN ALTI ÇİZİLDİ
ZMO raporunda Türkiye’de incir üretiminde yaşanan sorunlara dikkat çekildi ve çözüm önerilerinde bulunuldu. İncir üretiminde en büyük sorunun aflatoksin olduğunun ifade edildiği rapora göre; alfatoksinin engellenmesi için zamanında ve tekniğine uygun bir şekilde budama yapılması, temiz kullanılması, hasat döneminde yere düşen meyvelerin sık sık toplanması, kurutmanın tahta kerevetler üzerinde yapılması yönünde çiftçilerin eğitilmesi gerekiyor. Öte yandan incir üretiminin en fazla yapıldığı Aydın ilimizde ve Ege Bölgesi’nde jeotermal enerji üretimine yönelik tesislerin toprağa, suya ve havaya yaptığı olumsuz etkilerin de incir üretimini ve ürün kalitesini olumsuz yönde etkilediği ifade edildi.
JEOTERMALLER EN BÜYÜK TEHDİT
İzmir, Aydın, Manisa ve Denizli’de yoğunlaşan jeotermal elektrik santralleri, Ege Bölgesi’nin geleneksel tarım ürünleri olarak bilinen ve büyük oranda ihraç edilen incir, üzüm, zeytin, kestane ve diğer birçok ürünün geleceğini tehdit ederken, bölgede her gün yeni jeotermal çalışmaları yapılmaya çalışılıyor. Raporda, Ege Bölgesi’nde son yıllarda yoğunlaşan jeotermal enerji santralleri sebebiyle incirin tehlikede olduğu belirtildi. Raporda, Ege Bölgesi’nde jeotermal enerji üretimine yönelik tesislerin toprağa, suya ve havaya yaptığı olumsuz etkileri olduğu ifade edilerek, “Koruma önlemleri alınmadan ve denetimsiz bir biçimde sürdürülen jeotermal enerji yatırımlarının tarıma olan olumsuz etkileri şu ana kadar göz ardı edilmiş durumdadır. Su kaynakları ağır metal etkileri altındadır. Suların kirlenmesi toprağın kirlenmesi sorununu da doğuracaktır. Bu durum tarım yapılacak alanların giderek daralmasına yol açacaktır. Geleneksel ürünümüz incir tehlike altındadır” denildi.
İNSAN SAĞLIĞINI TEHLİKEYE ATIYOR
Menderes havzasında jeotermal tehdidinin boyutları gün geçtikçe büyümekte olduğu vurgulanan raporda “Jeotermal tesislerinin buharları bölgede nem oranını arttırmakta ve ürün kalitesinde bozulmalar yaşanmaktadır. Bölgede kanser ve solunum yolu hastalıkları görülmektedir. Bu sorunun giderilmesi için gerekli önlemler alınmalı, jeotermal enerji üretimine verdiği zarar göz önüne alınarak kısıtlama ve yasaklamalar getirilmelidir. İncirin gerek kuru, gerekse taze iç tüketim miktarı artırılması sağlanmalıdır” ifadelerine yer verildi.