İran- İsrail ateş hattı Türkiye’yi de sarsacak

İran- İsrail arasında tırmanan tansiyonun Türkiye’ye etkilerini değerlendiren Dr. Sönmez, “Türkiye, göç krizleri, ekonomik baskılar, toplumsal çatışmalar ve jeopolitik zorunluluklarla sınanacaktır” dedi

  • Oluşturulma Tarihi : 16.06.2025 09:02
  • Güncelleme Tarihi : 16.06.2025 09:02
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İran- İsrail ateş hattı Türkiye’yi de sarsacak haberinin görseli

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER  / Tarihçiler tarafından 1979 yılına kadar stratejik açıdan oldukça yakın görülen İran ve İsrail, İran İslam Devrimi sonrası değişen yapı ile de birlikte günümüze kadar süren bir çekişmeye sahne oldu. İki ülke arasında her geçen yıl daha da artan tansiyon neticesinde; geçtiğimiz günlerde İsrail’in İran’a düzenlediği hava saldırısı gerçekleşti. İran’da üst düzey birçok asker ve bilim insanının hayatını kaybetmesine neden olan saldırı ardından, tüm gözler Orta Doğu’ya çevrilirken, iki ülke arasında jeopolitik açıdan köprü konumuna sahip olan Türkiye’nin nasıl bir yol izleyeceği merak konusu oldu. Bu atmosferin bölgeyi sarsan bir kriz doğurabileceğini belirten Siyaset Bilimci Dr. Zekiye Seda Sönmez ise, “Çünkü İran-İsrail arasında çıkabilecek bir savaş, sadece iki ülkeyi değil, bölgeyi ve ötesini sarsacak çok boyutlu bir kriz doğurur. Türkiye bu denklemde hem bir hedef hem de bir arabulucu potansiyeli taşımaktadır” diye konuştu.

BU DURUMDA TÜRKİYE MERKEZİ KONUMDA

İran-İsrail çatışmasına ek olarak, bu durumda Türkiye’nin bölgesel etkileri ve tarihsel arka planı üzerine değerlendirmede bulunan Sönmez, “Orta Doğu yüzyıllardan beri istikrarsız bir jeopolitik içerisinde var oldu. Son süreçte yaşanan İran ve İsrail arasındaki bu gerilim de yeni bir savaş senaryosu ile karşılaşma ihtimalini doğuruyor. Bu çatışmanın sadece bu iki ülkenin arasında yaşanan bir gerilimdir demek pek de doğru olmaz. Tarihsel arka planında olan politik ve stratejik ittifaklar da göz önünde bulundurulduğunda bölgesel bir yıkım ve küresel anlamda da güç dengelerinin değişmesine neden olacak bir niteliktedir. Türkiye, bu senaryoda coğrafi, politik ve sosyolojik olarak elbette ki merkezi bir konumdadır. Bu açıdan, İran-İsrail çatışmasının Türkiye üzerindeki potansiyel etkilerini tarihsel arka plan, göç, ekonomi, yapısal kırılganlıklar ve toplumsal tepkiler ekseninde analiz edilmekte fayda var” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN HAVA SAHASI TEHDİT EDEBİLİR

Hissedilen olumsuz havaya bakıldığında Türkiye için olası riskleri ele alan Sönmez, “Türkiye, İsrail ile diplomatik ilişkilerini bazı belli başlı dalgalanmalarla beraber sürdüren; İran ile ise sadece ekonomik olarak değil aynı zamanda da ideolojik olarak da karmaşık ilişkiler yürüttü. Bu nedenle çatışmanın büyümesi durumunda şu riskler söz konusudur: İlk olarak hava sahası ve lojistik açıdan bakacak olursak, Türkiye’nin hava sahası ve askeri üsleri, ABD/NATO unsurlarınca kullanılmak istenebilir ki bu da önceki yıllarda yapılan anlaşmalar dahilinde mümkündür, böyle bir olası senaryo ise Türkiye’yi hedef haline getirebilir. Burada İran’ın misilleme stratejisini de düşünmek gerekir. Türkiye’nin Batı ile olan ilişkileri ve NATO üyeliği, İran tarafından potansiyel bir tehdit olarak algılanabilir. İran ve İsrail arasındaki doğrudan bir savaş; özellikle Irak, Suriye ve Lübnan üzerinden yürütülecek operasyonlarla Türkiye sınırlarında doğrudan tehdit oluşturabilir. İran’ın desteklediği Şii milis grupların Türkiye sınırına yakın bölgelerdeki hareketliliği artabilir. Aynı şekilde İsrail’in hava saldırılarının Suriye üzerindeki etkisi, Türkiye’nin hava sahası güvenliğini tehdit edebilir” dedi.

PETROL FİYATLARINDA ARTIŞ

“Bu durum Türkiye’de petrol ve doğal gaz fiyatlarında ciddi artışa sebep olur. Kaldı ki İran Hürmüz Boğazı’nı kapatırsa ya da İsrail’in enerji altyapısına saldırılar gerçekleşirse, küresel petrol ve doğalgaz fiyatlarında artışa neden olur.” diyerek sözlerine devam eden Sönmez, “Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler bu durumdan ciddi şekilde etkilenir. Ticaret rotalarına da bakınca İran üzerinden Orta Asya’ya uzanan ticaret yolları kesintiye uğrayabilir. Türkiye’nin “Doğu’ya açılım” politikası da böylece zarar görür. Ekonomik açıdan Türkiye gibi kırılgan ekonomilerde de döviz kuru artacağı için enflasyon da artar ve yatırım olanakları belirsiz bir hal alır. Ayrıca bu durum domino etkisi yaratarak tüm sektörleri olumsuz manada etkiler. Sonuçta Türkiye: Denge politikası ile Batı ve Doğu arasında sıkışma riski taşır. Özellikle Erdoğan yönetiminin çok yönlü dış politikası, bu süreçte sınanabilir. Çünkü İran-İsrail arasında çıkabilecek bir savaş, sadece iki ülkeyi değil, bölgeyi ve ötesini sarsacak çok boyutlu bir kriz doğurur. Türkiye bu denklemde hem bir hedef hem de bir arabulucu potansiyeli taşımaktadır. Ancak bu potansiyel, göç krizleri, ekonomik baskılar, toplumsal çatışmalar ve jeopolitik zorunluluklarla sınanacaktır. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde uygulayacağı politikaların istikrarı ve çok taraflı diplomasisi, bu krizin kendi sınırları içinde bir savaşa dönüşmesini engellemede kritik rol oynayacağı kanaatindeyim” açıklamasında bulundu.

Kabul Ediyorum
İlkses Gazetesi olarak sistemimizde sadece sizin izinleriniz doğrultusunda bilgilerinizi kullanıyoruz. Detaylı Bilgi cookie script